Parlak, beyaz ışıklardan dolayı gözlerimi açmakta çok zorlanıyordum ama birkaç saniyelik uğraşmamdan sonra etrafı net bir şekilde görebilmiştim. Hastane odasındaydım. Bir an neden buradayım diye düşündükten sonra bayıldığım an gözümün önüne geldi. Acaba beni buraya Joe mu getirmişti?
Joe'nun Ağzından,
Duygu beni gördüğü ilk saniyede bayılmıştı ve gerçekten çok endişelenmiştim. Yere düşmesini yaptığım hamle ile son anda yakalamıştım. Onu hemen kucağıma alıp hastaneye götürmüştüm. Doktorlar iyi olduğunu söyledikleri zaman rahatlamıştım ve şimdi de ayılmasını bekliyordum. En yakın arkadaşımla buluşmamın ilk gününün bu şekilde geçmesini hiç beklemiyordum ama olmuştu işte ve elimden gelen hiçbir şey yoktu.
Duygu'nun kıpırdamaya başladığını görünce hemen yanına gittim ve nasıl olduğunu sormaya başladım.
''Kendini nasıl hissediyorsun?''
''Sanırım iyim. Beni buraya getirdiğin için teşekkür ederim. Eğer beni görmeseydin daha kötü bir durumda olabilirdim.''
''Duygu bunun lafı mı olur? Ne yani sen orada bayılacaktın ve ben de boş gözlerle sana bakıp hiçbir şey yapmayacak mıydım? Sanırım sen gerçekten benim bir psikopat olduğuma ikna olmuştun ama fikrinin değiştiğine sevindim.''
''Fikrimin değiştiğini kim söyledi sana?''
''Ne yani ben bir psikopat mıyım?''
''Bilmiyorum belki. Ama ben psikoloji okuyacağım yani ilk hastam sen olabilirsin.'' diyerek gülümsedi.
''Sanırım sen gerçekten kendine gelmişsin. Londra'da ilk günün hastanede geçsin istemiyorsan hadi buradan gidelim.''
Duygu'yu yattığı yerden kaldırdım ve her ihtimale karşı onu kolundan tuttum ve öyle yürümeye başladık ta ki Duygu sinirlenene kadar.
''O kadar da kötü değilim altı üstü bayıldım.''
''Bayılmaya çok alışık gibi gözüküyorsun.''
''Aslında doğru söylüyorsun. Rutin olarak haftada en az bir gün bayılıyorum.''
''Nasıl yani? Şaka filan yapıyorsun değil mi?''
''Hayır Joe ben ciddiyim. Hani sana bahsettiğim şu saçma ilaçlar var ya, depresyon için olan... Onların bu tarz yan etkileri var ve doktorlar bunun normal olduğunu söylüyorlar.''
''O ilaçları bir gün tamamen bırakacaksın sana söz veriyorum. İhtiyacın olmayacak.''
''Umarım...''
''Bu arada sanırım artık ismimi biliyorsun?''
''Hayır! O da nereden çıktı?''
''Duymadığımı mı sandın? Joe dedin bana...''
''Yani sonuçta Youtube'da popüler birisisin. Çoğu kişi ismini biliyor. Normal bir şey bu bence.''
''O zaman neden ismimi bilmediğini inkar ettin?'' diyerek pis bir şekilde güldüm.
''Tamam biliyorum işte uzatma JOE''
''Peki, peki. Kızma, bir şey demiyorum...''
Hastanenin kapısından çıkıp benim arabama bindik. Duygu hayranlık ile arabaya bakıyordu ama onu kızdırmamak için bir şey söylemedim çünkü çok sinirli bir yapısı vardı.
''Nereye gidiyoruz?''
''Benim evime.''
''Senin evine mi? Gerek yok ki bana bir otel buluruz.''
''Seni böyle bırakacağımı mı sandın. Zaten evde yalnız yaşıyorum, yani kimseyi rahatsız etme gibi bir durum da söz konusu değil. Yani endişelenmene gerek yok. Misafir odası hazır zaten, hem otel odasından daha rahat olur güven bana.''
''Peki ama sadece bir günlük sana yük olmak istemiyorum.''
Evin önüne geldiğimizde Duygu bu sefer şaşkınlığını gizlemeden bana sordu.
''Burası senin evin mi?''
''Evet beğendin mi?''
''Gerçekten çok güzel, böyle bir yer beklemiyordum.''
''Hala bir gün kalmak istediğine emin misin?''
''Evet Joe saçmalama.''
Arabadan inip Duygu'nun kapısını açtım. Sonra da arabayı kitleyip evin anahtarlarını kapının deliğine taktım ve içeri girdik.
''Burası sekiz numara mı?''
''Evet neden ki?''
''Hiiiç merak ettim. Sekiz benim uğurlu sayımdır da...''
''İşte o yüzden sekiz numara.''
''Anlamadım?''
''Benim de uğurlu sayım da ondan..''
''Aaa ne tesadüf.''
Duygu'nun telefonu açılınca bir çığlık attı.
''Olamaz! Uçaktan inince annemi arayacağıma söz vermiştim ama aramayı unuttum. Beni çok merak etmiştir.''
''Şurası salon. Orada rahat rahat konuşabilirsin.''
Duygu dediğim yere gitti ben de tam yukarı çıkacakken konuşma biraz ilgimi çekti ve duyduğum şey üzerine gülsem mi yoksa bunun altında bir şey mi arasam çözemedim.
Birazcık da olsa Türkçe biliyordum. Bir sene içinde basit şeyleri anlayabilecek kadar Türkçe konuşmayı Duygu bana öğretmişti.
''Anne onun büyük bir fanı olduğumu duyarsa ben biterim! En yakın arkadaşım Joe Sugg çıktı buna inanabiliyor musun? Ona birazcık Türkçe öğrettim ve o yüzden seninle sessiz konuşmaya çalışıyorum. Beni duyarsa biterim ben. Joe'ya delice hayran olduğumu kimse bilmemeli sen de bilmiyorsun unut bunu!''
Duyduğum şey üzerine ''Duygu!'' diye seslenip içeriye girdim.
Yazarın Notu: Biliyorum çok çabuk tanıştılar ama asıl olaylar şimdi başlıyor o yüzden bence böylesi daha iyi oldu... Yorum kısmına görüşlerinizi yazarsanız hikayeyi daha güzel yapma şansım olabilir. Sevgiyle kalın... :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnternet Aşkı | Joe Sugg
FanfictionHayatımda yolunda giden tek bir şey bile yoktu, ne kadar çabalarsam çabalayım kendimi hep uzay boşluğundaymışım gibi hissediyordum. Elimi tutan, bana yardım eden tek bir kişi bile yoktu şu koca dünyada... Güneş her sabah yüzünü göstermeye başladı...