8. Bölüm

38 9 2
                                    

  ''Vayy, bizim ufaklık sevgili mi yapmış?''

  O güzel günbatımı manzarası arkamdan gelen tanıdık ses ile bozuldu. Arkamı döndüm ve karşılaşmak isteyeceğim son kişinin bize doğru baktığını gördüm. Joe benim telaşlandığımı görünce;

''O kim? Ne dedi?'' diye sordu.

''Mutluluğumu önceden de yaptığı gibi elimden alan çocuk.'' dedim. 

  Bunu sessiz söyleme ihtiyacı duymamıştım çünkü karşımdaki varlık ondan tiksinmeme sebep oluyordu. 

''Cevap vermeyecek misin?'' diye sorunca ondan kurtuluş olmadığını anladım. 

''Cenk ne işin var burada?''

''Adımı unutmayacağını biliyordum. Oysaki ben senin ismini yıllar önce unuttum bile...'' diyerek her zamanki egoist gülüşlerinden birini attı.

''...sahi neydi adın? Yağmur mu? yok o eski sevgilimdi. Buldum! Ezgi değil mi? Hayır, hayır o da değil. Ezgi seninleyken çıktığım kişiydi. Beni o kadar çok seviyordun ki aynı anda başkasıyla çıkmam umurunda bile olmamıştı Duygu.''

  İsmimi hatırladığını zaten biliyordum. Listesi uzun olabilirdi ama en çok üzdüğü ve dalga geçtiği kız ben olduğum için benim adımı unutması mümkün değildi. 

''Bak unutmamışsın. Lafı dolandırmana gerek yoktu.'' bunu olabildiğince soğuk bir şekilde söylemiştim. 

  Joe azıcık Türkçe biliyordu ve bu konuşmadan hiçbir şey anlamadığından emindim ama bunun iyi mi kötü mü olduğunu da pek bilmiyordum. Ne olursa olsun garip şeyler olduğunu anlamıştı ve bizi anlamaya çalışır gibi kaşlarını çatarak bir ona bir bana bakıyordu.

  ''Bizim fakir kız adam bulmuş ve bir anda zengin olmuş anlaşılan. Londra sana göre bir yer değil biliyorsun dimi? Hem bu adam mı kurtaracak seni. Şuna bak tam bir salağa benziyor. Bu arada sen kesin merak etmişsindir o yüzden ben sen sormadan söyleyeyim. Okulu bitirince buraya taşındım muhteşem bir villa da oturuyorum. İki tane arabam var ve daha bir sürü şey... Sen seversin zenginleri.'' dedi ve Joe'ya havalı olduğunu sandığı bir bakış attı ve bana dönüp göz kırptı.

''Bu kadar iğrenç olmak zorunda mısın? Ayrıca o benim sevgilim değil arkadaşım. Hem bundan sana ne ki? Sen kim olduğunu sanıyorsun?'' 

  Artık çıldırmıştım. Cenk amacına ulaşmıştı ama bu sefer o kazanamayacaktı. Ona bir şekilde gününü gösterecektim. Ortaokuldaki ilk yılımı çalmanın bedelini çok ağır ödeyecekti. 

''Yıllar geçtikçe daha da manyak biri olup çıkmışsın. Yakında hastane ziyaretine gelirim artık. Neyse ben sizi bırakayım da güneşin tadını çıkarın. Gerçi senin geveze çenen yüzünden gün batımını da kaçırdınız. Tuh yaa. Bir daha ki sefere ben de katılırım aranıza. Numaramı silmemişsindir sen ararsın.''

''Öyle bir arayacağım ki, göreceksin sen!''

''Merakla bekliyorum.'' dedi ve gitti.

  Zaten biraz daha burada durmaya kalksaydı ağzını burnunu dağıtacaktım. Öyle havalı havalı geziyordu ama onu dövmeye kalksam ''anneciğim, anneciğim..'' diyerek kaçardı. 

  Beni güçsüz sanıyordu ve beni tekrar paramparça edebileceğini düşünüyordu ama şimdi mutluydum o eski kız yoktu. 

  Ne kadar güçlü olduğumu düşünsem de daha fazla dayanamadım ve Joe'ya sarılıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Ağlarken hiç güzel gözükmüyordum ve Joe şuanda benden iğreniyordu ama kendimi durduramıyordum. 

  ''Joe lütfen götür beni buradan.''

  ''Tamam sakin ol.'' derken sesi huzur vericiydi ama bu durumuma o bile fayda etmiyordu.

  Koluna girdim ve beraber arabaya doğru gittik. Kapıyı açtı ve beni ön koltuğa bindirdi. 

********************************************************************************

  Joe'nun evine gelir gelmez ben koridorun sonundaki misafir odasına gittim ve kapıyı arkamdan kitledim. Joe peşimden gelmişti ama bana yetişememişti. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum, çok çaresiz hissediyordum. Joe'ya olanları, Cenk ile yaşadıklarımı anlatmak istiyordum ama nedense biraz çekiniyordum. Onun da bu konu hakkında endişe duyduğunu ve neler olduğunu bilmek istediğini hissedebiliyordum. En doğrusu gerçekleri bilmesiydi çünkü bir şeyleri saklamak işime yaramazdı üstelik bana yardım edecek birisine ihtiyacım vardı. 

  Ev sessiz olduğundan Joe'ya seslenir seslenmez beni duydu ve birkaç saniye sonra yanıma geldi. Ağlamaktan gözlerim şişmişti ve rezil bir haldeydim ama benim bir suçum yoktu ve bundan utanamazdım. 

  Joe yatakta karşıma oturdu ve şefkat dolu gözlerle bana baktı. 

  ''Eğer konuşmak istemiyorsan bana bir şey anlatmak zorunda değilsin bunu biliyorsun değil mi?''

  ''Zorunda olmadığımı biliyorum ama kendimi çok dolu hissediyorum bunu birileriyle paylaşmak zorundayım ve güvenebileceğim tek kişi sensin.''

  ''Merak etme konuştuklarımız aramızda kalır. Sadece bu konuşma için geçerli değil bu. Gizli kalmasını istediğin her şey benimle güvende.''

''Teşekkür ederim Joe...'' dedim ve olanları anlatmaya başladım.

Yazarın Notu: Yorumlarınızı bekliyorum :)

İnternet Aşkı | Joe SuggHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin