Duygu'nun Ağzından,
Joe'nun sesini duyduğum anda birden irkildim. Acaba annemle konuştuklarımı duymuş ve anlamış mıydı? Keşke ona Türkçe öğretmeye çalışmasaydım. Ne gerek vardı ki..
''Duygu!''
Bana tekrar seslenmesiyle birlikte kaçmanın bir anlamı olmadığını düşündüm ve annemle konuşmayı bitirip tekrar Joe'ya döndüm.
''Evet. Ne oldu?''
''Mutfağa gidiyordum da içecek bir şeyler ister misin diye soracaktım.''
''Aslında bir bardak suya hayır demem. Gerçekten çok susadım.''
''Peki hemen getiriyorum.''
Konuşmayı duymamasına çok sevinmiştim çünkü eğer duysaydı arkadaşlığımız bundan kötü etkilenebilirdi. Ne de olsa ben ona aşık sayılırdım değil mi?
Saçma düşüncelerimden kendimi kurtardığımda Joe bana suyu getirmişti.
''Bir şey düşünüyor gibisin.''
''Yok bir şey düşünmüyordum.''
''Peki o zaman senin odan üst katta kendin bulursun herhalde. İstediğin zaman oraya gidebilirsin. Dediğim gibi her şey hazır. Benim düzenlemem gerek bir tane videom var sonra da yiyecek bir şeyler hazırlarım beraber akşam yemeği yeriz ne dersin?''
''Bana uyar.''
Joe'nun Ağzından;
Konuştuklarını duymadığımı sanması daha iyi bir şeydi. Ben onu arkadaş olarak seviyordum ama o aslında bana karşı bir şeyler hissediyormuş. Bunu duyunca içimde garip bir şeyler oldu çünkü gerçekten onun beni arkadaştan öte sevmesini beklemiyordum. Duygu'yu sevemezdim. Ya da herhangi bir kızı... Kendimi hazır hissetmiyordum ve ne zaman bir ilişki için hazır olabileceğimden de emin değildim. Bu yüzden de aramızdaki dostluğu en iyi şekilde tutmayı bir şekilde sağlamalıydım.
Acaba benim hakkımda her şeyi biliyor muydu? Sanırım uğurlu sayımı biliyordu çünkü bunun tesadüf olacağını sanmıyordum. Kapı numarasını gördüğü halde sormuştu. Sanki bir anlam yüklemeye çalışıyor gibi...
Ne diyorum ben? Kendi kendime bu kadar konuşup bir şeyler düşünen birisi değildim ve hayır olmayacaktım. Kimse beni değiştirmeyecekti.
Yaklaşık 1 saatlik bir uğraştan sonra videoyu yüklemeyi başarmıştım. Şimdi sırada yemek yapmak vardı. Saat yediye geliyordu ve yemek yapmak için biraz geç kalmıştım.
Aşağı kata inip mutfağa girdim ve yemek yapmama gerek kalmadığını gördüm.
''Duygu sen yemek yapabiliyor musun?''
''Herhalde yemek yapabiliyorum. Yemek yapamıyorum diyenler sırf üşendikleri için öyle diyorlar, hiç fark etmediysen söyleyeyim.''
''Hayır, yani öyle demek istemedim.''
''Ne demek istedin?''
''Çok güzel olmuş ama inşallah tadı da güzeldir. Zehirleme bizi?''
''Çok komik! Ye de öyle konuşalım seninle.''
Acıkmıştım ve açıkçası yemek yapmama gerek kalmadığı için sevinmiştim. Hemen oturup yemeye başladım. Yaptığı şeylerin tadı inanılmazdı ama çok yetenekli olduğunu bilmesine gerek yoktu bence.
''Duygu bu ne? Sen buna yemek diyorsan bir de benimkileri ye.'' diyerek yüzümü buruşturdum.
''Ne ciddi misin?'' dedi ve gerçekten morali bozuldu. Oysa ki ben sadece şaka yapmıştım. Onu öyle masum masum ve üzgün bir şekilde bakarken dayanamadım ve hemen oturduğum yerden kalkıp ''şaka yapmıştım.'' dedim ve Duygu'ya sarıldım.
Bir dakika bunu cidden yapmadım dimi? Evet şimdi her şeyi yanlış anlayacaktı. Beni zaten seven birine kendimi daha da çok sevdirmiştim üstelik bunun tam tersini yapmam gerekirken...
Benim için yaptığım şey normaldi ama acaba o da aynı şekilde mi hissetti?
Duygu'nun Ağzından;
Joe yemeğimi beğenmediğini söyleyince gerçekten yıkılmıştım çünkü bu konuda kendime çok fazla güveniyordum. Anında moralim bozuldu ve bunu da saklama gereği hissetmedim... Hem neden yemek yapmıştım ki? Neden olacak ona kendimi beğendirmek için. Aptal kafam! İngiltere'de milyonlarca güzel kız varken neden sana baksın ki? Ne özelliğin var? Yemek yapmak mı işe yarayacaktı? Onu da beceremedin işte aferin sana!
Bana sarılınca kendime geldim. Bu cümleyi kuracağım aklımın ucundan geçmezdi. Joe ve ben sarılıyoruz. Yok artık! Mutluluktan zıplayıp dans edebilirdim ama benim moralim bozuktu değil mi? İşte çocukken gittiğim tiyatro kurslarının işe yarayacağı an bu andı. Oyuncu olmamıştım ama al sana bal gibi fırsat. İfademi hiç bozmadım ama gerçekten ona sarılmak beni hiç olmadığım kadar güvende hissetmişti. Buradan kızlara sesleniyorum. Asla umudunuzu kaybetmeyin... İngiltere'ye psikopat bir katil ile buluşmaya geldiğinizi düşünebilirsiniz ama bir bakarsınız Joe Sugg'ın kollarında bulmuşsunuz kendinizi...
''Duygu özür dilerim. Yemekler harika! Affettin mi?'' bunu söyledikten sonra geri çekildi ve bana bakmaya başladı. Cidden üzgün gözüküyordu oysa yaptığı hiçbir şey yoktu. Türkiye'de olsak böylr bir erkek bulmak ömrünüzü alır ve büyük ihtimal yine de bulamazsınız ama şimdi o hayellerimdeki çocuk karşımda duruyor ve benden özür diliyor.
''Bir düşüneyim'' diyerek en şirin halimi takınmaya çalıştım (ne kadar şirin olabilirse artık). Joe da bana o muhteşem gülüşüyle güldü. Eee haklı tabii rezil bir durumdayım şuan.
''O zaman yarın ben sana burayı gezdiriyorum ve sen de beni affediyorsun. Anlaştık mı?''
''Yarın güzel bir gün olacağa benziyor.'' dedim ve hafif bir tebessümle sandalyeye oturdum.
Yazarın Notu: Bölümü beğendiysen oy vermeye ne dersin? :D
![](https://img.wattpad.com/cover/97738877-288-k381019.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnternet Aşkı | Joe Sugg
Fiksi PenggemarHayatımda yolunda giden tek bir şey bile yoktu, ne kadar çabalarsam çabalayım kendimi hep uzay boşluğundaymışım gibi hissediyordum. Elimi tutan, bana yardım eden tek bir kişi bile yoktu şu koca dünyada... Güneş her sabah yüzünü göstermeye başladı...