Şubat 2010
Jongdae, okula başlayalı bir kaç gün olmuştu. Bazı günler okula geç geliyor, bazen erkenden ayrılıyordu ama gelmeyi asla ihmal etmiyordu. Jongdae, okulda artık popüler denilebilirdi ne yazık ki bu popülerlik sevgiden çok "acıma" üstüne kuruluydu.
Baekhyun, her sabah büyük mutlulukla okula gidiyor ve en değerlisi olan arkadaşıyla vakit geçiriyordu. Teneffüste basketbol oynamak yerine Jongdae'yle vakit geçiriyordu. En büyük sorunu ise Jongdae'ye acıyan gözlerle bakan o insanlardı. Onlar koridordan geçerken arkalarından gelen fısıltılar, öğretmenlerin acıyan gözlerle Jongdae'ye bakması ve derste sürekli onu izlemeleri...
Baekhyun buna dur demek istiyordu, hepsine bağırıp onunda normal bir insan olduğunu hatta hepimizden daha güçlü olduğunu söylemek istiyordu. Asıl acınması gereken onlardı. Jongdae değildi! Jongdae'yi sevmek için binlerce sebepleri vardı ama hiçbirinden lanet olası "kanser" yoktu.
Baekhyun bugün derse geç kalmıştı. Sınıfa gittiğinde Jongdae'yi yerinde otururken buldu ve Jongdae'nin yanında saçlarını balıksırtı örmüş Kyungmi'yi farketmesi bir kaç saniyesini aldı. Onun Jongdae'yle ne işi vardı? Bu iş her neyse Jongdae, Baekhyun'u bile fark etmeyecek kadar koyu bir muhabbetteydi. Baekhyun konuşulanları duyma umuduysa sessizce yaklaştığı sırada Jongdae onu farketti ve gülümsedi. "Günaydın Baekkie" sırtı Baekhyun'a dönük olan Kyungmi arkasını döndü, yanakları kızarmıştı. 'Nasıl bir konu konuşuyorlardı ki yanakları kızardı' diye düşündü. Kyungmi gözlerini Baekhyun'dan olabildiğince uzaklara dikerek "Günaydın" dedi ve aceleyle sıradan kalktı.
Baekhyun hiçbir şey sormamaya karar verdi. Çünkü Jongdae ona her şeyi söyler ve anlatırdı. Ama bu sefer öyle olmadı. İlk ders başlamış ve bitmişti. Her konuyu konuşmalarına rağmen Jongdae, Kyungmi konusunu açmıyor ve anlatmıyordu.
Tenefüste Baekhyun Jongdae'ye baktı. "Eee Jongdae-şi nereye gitmek istersin?" Jongdae, sırt çantasının içinden bir poşet çıkardı.
"Bugün kahvaltı yapacağız Baekkie" poşete bakarak gülümsedi Baekhyun,
"Harika o zaman arka bahçede çöp manzaralı çimenlerde yiyelim ne dersin?"
"Harika olur derim!" Baekhyun, kolunu Jongdae'nin omzuna attı ve beraber arka bahçeye doğru yürümeye başladılar.
Uygun bir yer bulup oturdular, havada kar soğuğu vardı. Kış, Jongdae'nin en sevdiği mevsimdi, bu yüzden mutluydu. Baekhyun ise Jongdae'yle bir kış geçirdiği için mutluydu. Jongdae elindeki poşette olan yemekleri çıkardı ve özenle dizdi. Annesi sabah erkenden kalkıp ikisi için kahvaltı hazırlamıştı çünkü Jongdae bunu istemişti.
"Biliyor musun Jongdae, bir daha hiç okula gelmeyeceksin sandım." Baekhyun çubukları kırarken itirafta bulunmuştu. Jongdae tebessüm etti.
"Biliyor musun Baekkie bende bir daha hiç okula gelemeyeceğim sandım." kıkırdadılar.
"Aslında benim böyle bir şansım olsa ben hiç gelmezdim."
"Orayı kesin Baekkie sen gelmezdin ve sen gelmediğin için bende gelmezdim."
"Senin sayende uzun süre okula gelmeme bahanem oldu teşekkür ederim Jongiee"
"Rica ederim muhterem köpecik sizinle okul dışında geçirdiğimiz vakitler çok eğlenceliydi."
"Kesinlikle! Ama bir daha ki zaman mekanımızı değiştiririz."
"Ben oradaki hemşirelerden memnun olduğunu düşünüyordum oysaki"
"Hemşireler tercihimi değiştirebilirim geceleri onlardan nefret ediyordum çünkü acımasızca benim biricik arkadaşıma ışın kılıçlarıyla saldırıyorlardı."
"Beni tüm o ışın kılıçlarından demir yumruğunla kurtardığın için teşekkür ederim."
"Ne demek sende kulak zarını patlatan sesinle onlarda tedavi edilmez bir hasar bıraktın!" Jongdae gülümsedi ve alkışlamaya başladı Baekhyun da ona eşlik etti.
"O zamaaaan biz biriz!"
"Biriz!"
---
Ertesi gün geldiğinde Baekhyun sınıfta Jongdae'yi göremedi ama çantası oradaydı tuvalete gitmiş diye düşünürken bir şey fark etti. Kyungmi'nin çantası ordaydı ama o da arkadaşlarının yanında değildi.
Baekhyun hızlı adımlarla ikisini aramaya başladı. İkisini bir arada görmek istemiyordu. Jongdae'nin hastanede dediklerini hatırladı. "Aşık olmak istiyorum." hayır olamazdı! Olacağı kişi Kyungmi olamazdı. Çok güzel olabilirdi. Fazlasıyla güzel olabilirdi. Ama Jongdae ona aşık olamazdı. Çünkü Baekhyun bu hissini Jongdae için geriye doğru itmiş olsa bile Baekhyun ondan hoşlanıyordu. Jongdae iyileştiği zaman onunla olabilirdi. Hayır Jongdae, ona aşık olamazdı.
Baekhyun bahçeye çıktığı zaman onları gördü. Bankta oturmuş konuşuyorlardı samimi bir şekilde. Kyungmi, elini uzatıp Jongdae'nin elini tuttu ve sıktı. Sonrasında gülümsedi ve Jongdae gülümsemesine samimiyetle karşılık verdi. Baekhyun o an içinden bir şeylerin koptuğunu hissetti. Uzaktan onları izlemeye devam etti. Kyungmi elini bırakmış olsa bile hala konuşuyorlardı. Zil çaldı ve yerlerinden kalktıkları zaman farkettiler Baekhyun'u. Jongdae gülümseyerek el salladı. Baekhyun görmemiş gibi yaparak sınıfta yerine geçti. Biraz sonra Kyungmi ve Jongdae yanyana içeri girdiler. Jongdae, Baekhyun yerine yerleşti.
"Sana bir haberim var." gülümsüyordu, mutluydu.
"Nedir?" dedi Baekhyun oldukça soğuk bir sesle.
"Cuma günü bir randevum var ve sende geliyorsun."
Cuma günü diye düşündü Baekhyun, tamda sevgililer gününde. İşte o zaman anladı her şey buraya kadardı. İçinde büyük bir öfke vardı.
***Finale son bir- iki yorumlar lütfen :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Best Friend Forever
Fanfictionİlk kez biriyle arkadaş olunca 'sonsuza' kadar beraber olacaksın sanırsın. Zamanla araya mesafeler girer 'unutulur' onlar ve bir kaç anıda 'çocukluk arkadaşım' diyerek anımsarız. Tüm bildiklerinizi unutun. Ayrılmayan bu arkadaşlara bir kaç dakik...