Best Friend Forever

-16- "Çünkü yakışıklı çocuklar buluşmalara papyonla gelir."

Şubat 2010

Baekhyun, Cuma günüde okula gitmemişti. Bütün gece yorganı tüm yüzüne çekip, yorganın sebep olduğu karanlığa sığınıp düşünmüştü. Ne yapması gerektiğini, nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu. Ne  yapmalıydı?

Kyungmi'ye olan hislerinden emin olamıyordu, evet güzeldi, evetşansı olsa onla sevgili olmak istiyordu. Peki ya arkadaşlığından daha önemli miydi? Jongdae'den daha önemli miydi Kyungmi? Onları beraber görmek Jongdaesiz yaşamaktan daha mı çok acı verici olurdu? 

Jongdae'yle neler yaşamıştı bir kız için bunları çöpe atmaya değer miydi? En önemlisi aşık mıydı Kyungmi'ye? Peki Jongdae o neler hissediyordu. Jongdae Kyungmi'ye gerçekten aşık mıydı? suçu neydi ki? Baekhyun ona hiçbir zaman Kyungmi'den hoşlandığından ya da onu beğendiğinden bahsetmemişti. 

Baekhyun, sonunda bir karara varmıştı. Bu karar onun canını acıtsa da yapacaktı. Hala Jongdae'ye sonsuz öfkesi olsa da bunu yapacaktı. Son kez kendisini hiç düşünmeden Jongdae'yi düşünecek sonrasında kendi hayatına bakacaktı. Son kez bu aptal arkadaşlık oyununda verdiği sözü tutup Jongdae'nin iyiliği ve onun hayatı için her şeyi yaptıktan sonra kendi hayatına bakacak ve bir daha asla kendi haricinde kimseyi düşünmeyecekti. Bu oyunu Jongdae gibi oynayacaktı. Onun gibi hem arkadaş olacaktı hem de kendi hayatı için her şeyi yapan biri olacaktı başka birisinin hayatı için değil.

Baekhyun dolabı açtı. Ne giymeliydi ki? Bir başkasının buluşmasına üçüncü kişi olarak giden biri ne giyebilirdi. Ah bir de bu buluşma hoşlandığı kız ve en yakın arkadaşının buluşması ise? Baekhyun dolaba göz gezdirdikten sonra geçen sene kuzeninin düğününde giydiği siyah takım elbiseye giymeye karar verdi. Gururu ve hisleri yerle bir edilmiş olabilirdi ama yakışıklılığından ödün veremezdi.

Baekhyun o an bütün gün fark etmediği kutuyu o anda  farketti. Kırmızı bir minik kutu vardı. Kutuya yaklaştı ve açtığında içinden siyah bir papyon çıkmıştı. Üstünde Jongdae'nin el yazsıyla 

"Bunu takmadan gelmemelisin Baekkie, düğündeki gibi boynun boş kalmamalı çünkü yakışıklı çocuklar buluşmalara papyonla gelir :3 " yazıyordu.  Baekhyun, Jongdae'nin onu iyi tanıdığını bir kere daha anımsadı ve papyonu taktı. Gerçekten yakışıklı çocuklara papyon çok yakışıyordu.

Baekhyun, siyah saçlarına hızlı bir fön çektikten sonra aynadan son kez kendisine baktı. Gözlerinin altı ne kadar mor olursa olsun siyah alnını örten saçlarına bu morluklar bile ayrı bir hava katmıştı. Son zamanlarda iyice çökmüş olduğunu farketti. Bu arkadaşlık ona neden bu kadar zarar veriyordu. Herneyse bunları yeterince düşünmüştü. Son bir gece Baekkie, sonra her şey bitecek diyerek derin bir nefes aldı. Bugün onu abisi bırakacaktı. Nedense hiçbir zorluk çıkarmamış ve hemen kabul etmişti.  Baekhyun ve abisi tüm yol boyunca hiç konuşmamışlardı. Evlerine yaklaşık yarım saatlik mesafede olan restorana sonunda varmışlardı. 

Baekhyun, derin bir nefes alarak giriş kapısına doğru ilerlemeye başladı. İçeri girdiği anda Kyungmi'yle göz göze geldi. Saçlarını dağınık bir şekilde topuz yapmıştı. Yanaklarında ki pembelik allık mıydı bilmiyordu ama kıpkırmızıydı. Gözlerine sürdüğü kalem onu her zamankinden daha güzel yapmıştı. Şuan Kyungmi hayatında gördüğü tüm kızlardan daha güzel olabilirdi. Hayır kesinlikle gördüğü en güzel kızdı! Baekhyun, hemen gözlerini kaçırdı. O artık arkadaşının sevgilisiydi. Masaya baktığı zaman iki kişilik servis açılmıştı. Tabi ya! Baekhyun üçüncü kişiydi acaba resimlerini çekmek için mi çağrılmıştı? Jongdae neredeydi? Saatine baktığında kendisinin beş dakika önce geldiğini farketti. Tabi ki ondan daha erken gelen biride vardı. Yavaş adımlarla gözlerini Kyungmi'den kaçırarak masaya doğru ilerledi. Kyungmi ise ayağa kalkmış gülümseyerek Baekhyun'a bakıyordu. Kyungmi titreyen elini Baekhyun'a uzattığında Baekhyun kendisine ne kadar engel olmaya çalışsa da bakmıştı gözlerine. Yakından daha güzeldi. Kesinlikle. Siyah bir elbise giymiş, elbise dümdüzdü ama taktığı kolyeyle sanki bunlar bir prensese ait gibiydi. Baekhyun uzatılan eli sıktığında ellerinin .ok yumuşak olduğunu hissetti. Ve onun ellerini tutarken hissettiği hiç çok ama çok farklıydı.