Mayıs 2009
Baekhyun, boğazındaki ağrıyla gözlerini açtı. Kafasını eğdiği yerden kaldırdığında birkaç dakika boyunca nerden olduğunu idrak etmeye çalıştı. Sonra onu gördü, yatakta ölüymüş gibi yatan Jongdae'yi, panikle tuttuğu eli iyice sıktı "ya ölüyse?"
Jongdae, acıyla inleyerek gözlerini açtı "Yah... Baekhyun napıyorsun?" Baekhyun, derin bir nefes aldı bir an için onu tamamen kaybettiğini sanmıştı. Baekhyun azönce sıktığı eli bu sefer şevkatle tuttu "S-sen iyi misin?" Jongdae, bu kadar zaman içinde kaybetmediği gülümsemesiyle Baekhyun'a bakıp gülümsedi "Ben iyiyim Baekkie asıl sen nasılsın? Benim uyku ilaçlarımdan mı verdi sana kötü hemşire ne zaman uyansam uyuyordun ve" Jongdae, serum takılı olan kolunu zoraki oynatarak Baekhyun'a dokundu "NEDEN ISLAKSIN SEN?!" diye bağırdı.
Baekhyun, bu bağrışla kendine geldi. Yaptığı aptallığı bir kez daha hatırladı. Jongdae yaptığı şeyi öğrenir ve onun kötü bir arkadaş olduğunu düşünüp, ondan uzaklaşır diye gözlerini kaçırdı hızla, gözlerinden her şeyi anlardı Jongdae, çünkü o en yakın arkadaşıydı.
Baekhyun bir kez daha kendine kızdı bunca zaman Jongdae burada acı çekerken o nerdeydi?
Arkadaş olmayı beceremiyordu, ne kötü arkadaştı o?
Ve bir kez daha en az Baekkie kadar kötü olan gözleri(!) ona hainlik edip uzun süredir tuttuğu tuzlu suları dışarıya attı.
Jongdae, zor da olsa yatakta kıpırdanmayı başarıp arkadaşının gözyaşlarına ulaşabilmişti. "Baekhyun'a KTÜB'ye seni söylemek lazım" dedi. Baekhyun, gözyaşlarını silmeden arkadaşına baktı. "O ne demek Jongdae?"
Jongdae, bir kez daha o sıcak gülümsemesiyle bir yandan arkadaşının gözyaşlarını silerken söylendi. "Kore Tuz Üretim Bakanlığı senin gibi sürekli tuz üreten biri varken bu kadar çalışmalarına gerek yok bence." Baekhyun arkadaşının bu dediğine gülmüştü. Tuttuğu elin soğukluğunu hatırlayıp "Asıl senin gibi biri varken Kore Buz Üretim Bakanlığı'na gerek yok" dedi ve dediği an söylediği şeyden pişman oldu.
Çünkü Jongdae bunu isteyerek yapmıyordu. O hastaydı, geçici bir hastalık değil, o kanserdi. Ne yapmıştı bir kez daha?
Jongdae, hiçbir şey olmamış gibi sohbeti devam ettirdi. "Eskiden sobamı kıskanmıyor muydun Baekkie senin için söndürdüm işte"
Baekhyun büyük bir hıçkırıkla arkadaşının tuttuğu eline doğru eğilerek ağlamaya başladı. Ağlamasına ve hıçkırıklarına engel olamıyordu.
"Üzgünüm, beceremiyorum, beceremiyorum işte yine de benimle arkadaş olur musun Jongdae? Lütfen olur musun? Seni bunca zaman yalnız bıraktım, yanına gelmedim, sana hikayeler anlatmadım, yeni çıkan mangadan bahsetmedim. Affet beni Jongdae, ben çok kötü biriyim beceremiyorum iyi olmayı ama yine de benimle arkadaş olur musun?"
Baekhyun kendi hıçkırıkları kesildiği zaman başka bir ses duydu, bir ağlama sesi. Yıllardır arkadaşı olan Jongdae ağlıyordu, Jongdae gülümsemek dışında ilk kez bir şey yapıyordu. Onun dinozoru ağlıyordu, onun en yakın arkadaşı ağlıyordu.
Baekhyun, ıslak kıyafetlerini umursamadan yatağa oturup Jongdae'ye sarıldı. Jongdae fısıltı halinde konuştu.
"Sen bu hayatta ki en iyi kişisin Baekkie, seni yalnız bıraktığım için özür dilerim. S-sen benimle arkadaş kalır mısın? Artık kel olsam da bu yataktan çıkıp bisiklet süremezsem de benimle arkadaş kalır mısın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Best Friend Forever
Fanficİlk kez biriyle arkadaş olunca 'sonsuza' kadar beraber olacaksın sanırsın. Zamanla araya mesafeler girer 'unutulur' onlar ve bir kaç anıda 'çocukluk arkadaşım' diyerek anımsarız. Tüm bildiklerinizi unutun. Ayrılmayan bu arkadaşlara bir kaç dakik...