-"Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür."(Necip Fazıl)-✔
Merhaba canlar.Dördüncü bölümü yazdım inşallah beğenirsiniz...
Multimedia: Doğukan😍
Telefonu açtığımda sesi çok endişeli geliyordu.Benim için endişelenmesi son derece normaldi çünkü Doğukan benim büyük acılara dayanamadığımı iyi bilirdi.
"Çağla iyi misin? Bir saattir aklımdan çıkmadın nasıl acaba şu anda durumu iyi mi diye düşünmekten kafayı yiyecektim."dedi Doğukan sesi daha çok endişeli çıktı.
"Sence? Annem ölmüş benim nasıl iyi olabilirim..."diyebildim bunu derken gözlerimden yaşlar süzülüyordu.Ağlamam daha da uzun sürecekti bunu biliyordum çünkü bu acı en büyük acılardan bir tanesi.Hele annenizin eceli yerine babanız tarafından öldürülmesi daha çok üzüyor.
"Haklısın kusura bakma Çağla ben senin için bayağı bir endişelendim de Baran Altıntaş karısını öldürmüş dediklerinde."
"Anlıyorum ama kapatmam lazım Doğukan sonra görüşürüz." dedim ilk defa bir konuşmamızda sık sık kullandığım sevgi sözcüklerini kullanmamıştım.O değilde mahallelinin olaydan ne çabuk haberi olmuştu ya?
"Tamam eve geldiğinizde hemen bana haber ver.Bu kötü gününde yanında olmazsam ne zaman olacağım?"dedi sesi sanki ona sevgi sözcükleriyle hitap etmediğimden dolayı üzgün çıkmıştı.
"Tamam Doğukan hoşça kal."dedikten sonra telefonu kapatıp deri ceketimin cebine koydum. Ayakta duracak gücüm kalmadığından sandalyelerin birine oturdum. Ağlamam durmak bilmezken on yedi yıldır baba dediğim o lanet herife yine belkide bu gece bininci kez küfür ettim. Baş Komiser Orhan'ın buraya doğru geldiğini görünce gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim.
"Çift yumurta ikiz kardeşin Uzay ile konuştuk.Verdiği ifade hem senin hemde babanın ifadeni doğruladı.Bu yüzden baban en az yarım saat içinde mahkemeye çıkacak."dedi Baş Komiser Orhan yanıma oturduğunda.
"Umarım müebbet yer çünkü o benim bu yaşımda hiç unutamayacağım bir şeye sebep oldu..."dedim çaresiz bir şekilde.Kulağıma silahın sesi gözümün önünde de annemin kanlar içinde yerde yatması gelince gene ağlamaya başladım.Baş Komiser elini dizimin üstüne koyduktan sonra bana acıyla baktı.
"Seni anlayabiliyorum bu acıya katlanması gerçekten çok zor onu da biliyorum.Ben ne dersem diyeyim sen yine ağlamaya devam edeceksin ama güçlü olmaya çalış.Senin annen güçlü bir kadınmış hastanede gerçekten çok dayanmış ama maalesef olmadı işte.Sen o pislik herifin değil de annenin kızı olduğun için güçlü olman lazım."dedi Baş Komiser Orhan.Söyledikleri daha çok canımı acıtınca daha çok ağlamaya başladım bunu durduramıyordum resmen yüreğim yanıyordu.Göz yaşlarım her zaman olduğundan daha sıcak akıyordu,daha çok ve daha sıcak...
"Olmuyor Baş Komiserim.Yüreğim sanki bir yangında cayır cayır yanıyor..."diyebildim zorlukla. Baş Komiser Orhan kafasını sallayarak onayladı ve cebinden telefonunu çıkarttı.
"Alo? Evet,ben Baş Komiser Orhan.Karakolumuza bir adet taksi gönderir misiniz? Teşekkürler." dedikten sonra telefonu kapattı.
"Böyle durumlarda en iyi gelen şey evde olmaktır.Sende kardeşine söyle birlikte eve gidin aksi takdirde zor durumda kalacaksınız."dedi Baş Komiser Orhan,gerçekten çok düşünceli bir adamdı.Kafamı salladıktan sonra Baş Komiser Orhan ayaklandı.
"Tekrardan başınız sağ olsun.Biliyorum atlatılması zor bir olay ama her gün daha çok güç toplayarak bu acıya yavaş yavaş alışacaksınız buna emin olun."dedi bana bakarken.Yine sessizce kafamı sallayıp gözümden bir damla yaş süzülürken Baş Komiser Orhan benden uzaklaşmaya başladı. Arkasından bakarken iç çektim acaba dediği gibi olacak mıydı? Yani biliyorum alışması gerçekten çok zor ama bu acıya alışacak mıydım? O evin salonuna her gittiğimde beynimde silah sesleri tekrar sanki bir bomba patlıyormuş gibi şiddetli bir şekilde yankılanacak ve annemin kanlar içinde çaresiz hali gene gözümün önüne gelecekti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASAK
Teen FictionYASAKLARI SEVER MİSİNİZ? ÖZELLİKLE DE ÇEKİCİ GELEN YASAKLARI? Biraz melankolik,acı ama bir o kadarda okunmalık bir havası var bu kitabın.Diğer kitaplardan tek farkı ise acıyı okuyana çok iyi bir şekilde hissettirmesi. Herkes hayatında bir kerede ols...