Kaç saattir buradayım hiçbir fikrim yoktu. Bu daracık odada daha ne kadar nefes alabilirim onu da bilmiyordum. Fakat Taehyung'un beni kurtaracağına inanıyordum.
Odadnın kenarına çekilmiş ve düşüncelere dalmıştım. Gözlerim açılan kapıya çevirdiğimde Taehyung'u görmek istedim ama karşımda Jin Kyun duruyordu.
Yaklaştı ve eliyle yüzümü kavradı. Kafamı geri çektim ama o çenemden tuttu ve gözlerini gözlerime sabitledi.
"Ah, Eun Mi. Taehyung tarafından mühürlenmiş olman ne acı. Oysaki bu güzelliği ben mühürlemek isterdim."
"Lütfen bırak beni, ne istiyorsun benden? Vampir Rerberi'ni sana veririm, yeter ki beni bırak..."
Sesim titriyordu ve buna engel olamıyordum.
"Sadece o değil isteğim. Taehyung'dan öc almak."
"Taehyung sana ne yaptı?!"
"Sevdiğim kadını elimden aldı! Şimdi de ben onun sevdiği kadını elinden alacağım ama bunu yapmam mümkün gibi görünmüyor! Bu yüzden de senin hayatına karşılık kendi hayatını verecek bana!"
"Asla! Taehyung'a hiçbir şey yapamazsın seni pislik!"
O öfkeliyken böyle bir şey dememeliydim biliyorum ama kendime engel olamamıştım. Yüzüme bir tokat da o geçirdi ve odadan dışarı çıktı. İyice şamar oğlanına döndüm...
Taehyung'un ağzından
Jin Kyun denen pisliğin nerede olduğunu biliyordum. Hemen hazırlandık ve yola çıktık. Ga In ve Ga Yeon'a gelmemelerini söylesem de inat ettiler ve peşimize takıldılar.
Jin Kyun'un yerine yaklaştığımızda ben, Yoongi, Jin ve Namjoon arabadan indik. Diğerleri ise kızlara göz kulak olmak için kaldı.
Kulübenin önüne geldiğimizde Jin Kyun kapıdaydı. Geleceğimizi biliyordu şerefsiz.
"Ooo... kimler gelmiş."
"Gevezelik yapma ve Eun Mi'yi bırak! Senin işin benimle!"
"Ah, evet öyle. Fakat o kız hoşuma gitti. Hem güzel hem de kanı efsane kokuyor. Muhteşem bir vampir olabilir ve onu mühürlersem bana mükemmel bir eş olabilir."
Sakin ses tonu ve söyledikleri sinirlerimi zıplatmıştı. Jin Kyun'a saldırdım. Tabiki yalnız değildi ve yanındakiler de bizimkilere saldırdı. Büyük bir dövüş vardı ve Jin Kyun beni kolay lokma görüyordu ama ben hazırlıklı gelmiştim.
Aldığım sert darbeyle yere düştüm. Zaferle üstüme gelirken hızlı bir hamleyle hançeri kalbine sapladım. Bir anda donup kalmıştı. Ebedi hayatının son noktasıydı. O can çekişirken kavga da son bulmuştu. Adamları korkudan kaçıp gitmişti. Jin Kyun'un öldüğünden emin olduktan sonra içeri girdim.
İçeride Jiyong vardı ve acı çeker gibiydi. Şu an onunla zaman kaybedemezdim. Kulübedeki tek odaya girdim. Eun Mi kenara çekilmiş dalgın dalgın yere bakıyordu. İçeri girmemle beraber gözlerini bana çevirdi. Suratında ufak bir morluk vardı ve dudağının kenarı patlamıştı.
Hızla el ve ayaklarındaki ipleri çözdüm ve sıkıca sarıldım. O da ellerini belime sardı ve göz yaşlarını göğsüme akıttı.
Bir süre sonra onu kucakladım ve odadan çıktık. Jiyong'un yanından geçerken Eun Mi çok daha şiddetli ağlamaya başladı.
"İyi misin Eun Mi?"
"Hayır, değilim. Bu pislik herif beni öpmeye kalktı. Kendimi iğrenç hissediyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Vampire Love | kth
FanfictionGerçek olmadığına kendimizi inandırdığımız varlıklar, gerçekten yoklar mı? • • • • • Yıllar önce yazdığım bir kitap. Çok büyük beklentiye girmeyin. Cringe oluyorsanız okumak zorunda değilsiniz. Sizi diğer kurgularıma davet ediyorum🤗💜