24. Bölüm - Prens | Part II

14.5K 759 18
                                    

Multimedia da teknede çekildikleri resim var. Fazla mı tatlılar ne? Artık bölümü yazarken ne kadar zorlandığımı bilemesiniz. Onun için bu kadar geç ve kısa bölüm yayımlıyorum. Yanlışlarım olabilir hiç kontrol etmedim.

●●●●●●●

"Hadi bakalım sulu göz. Elini yüzünü yıka da üstünüzü giyinin. Tüm gün bu odada oturmak istemiyorsun değil mi? " başımı omzundan kaldırıp gülümsedim. Yanağıma düşen gözyaşlarımı koluma silip burnumu çektim.

" Peki. " kucağımda oturmuş sıkıca bana sarılan oğluma çevirdim gözlerimi. Basını göğsüme yaşamıştı her zamanki gibi. Dudaklarımı saçlarının arasına kaldırıp öpücük koydum muhteşem kokusunu içime çekerken.

" Hadi anneciğim. Mayolarımızı giyinelim havuza gireceğiz. " söylediğimle başını kaldırıp ışıltı dolu gözlerini bana dikti.

"Hadi giyinelim!" Gülümseyerek oturduğum yerden doğrulup Barlas'ın az önce getirdiği valizlerin yanına ilerledim. Üçümüz içinde ayrı bir valiz hazırladığım için neyin nerede olduğunu çok iyi biliyordum. Sarı renkli valizden kendi bikinimi ve lila renkli salaş elbisemi aldıktan sonra Yağız uzerinde Miki Mouse olan şortunu üstüne de askılı bir tişört aldım.

Önce Yağız'ı hazırlayıp şapkasını taktıktan sonra bende giyinip güneş gözlüğümü saçlarımın arasına geçirdim. Barlas da şortunu giymişti fakat üstünde hiç bir şey yoktu . Saçları duş aldığı için ıslaktı ve çıplak bedenine düşen şu damlalarıyla fazla nefes kesici görünüyordu. Bir an havuzun etrafında mayolu kızların onu süzdüğünü hayal edince kıskançlık duygunun içime yayılmasına engel olamadım. Bu durumla bir çok kez karşılaşıyordum aslında. Özellikle özel bir yere gideceğimiz veya aynı şimdiki gibi tatile çıktığımız zamanlarda kızların  bakışları - sanki ben yanında yokmuşum gibi- onun üstüne oluyordu ve ben bu durumdan fazlaca rahatsız oluyordum. Ama aynı şeyi onunda yaşadığına emindim. Yanımızdan bir erkek grubu geçerken tuttuğu elimi daha fazla sıkıyor , beni kendine doğru çekiyordu. Hoşuma gitmiyor değildi aslında. İkimiz de birbirimiz konusunda fazlaca kıskançtık ve bunu hiç çekinmeden gösteriyorduk da.

" Bu elbise.. " bir kaç saniye beni süzdükten sonra gözlerime çevirdi bakışlarını. " Fazla.. Neden böyle açık giyiyorsun bebeğim? Beni ne kadar zor durumda bıraktığını farkında mısın? " dudaklarımdan kısık sesli bir kıkırtının dökülmesine engel olamadım.

" Havuza girip çıkarken kaç tane kızın seni süzeceğinden haberin var mı? " eliyle ensesini kaşıdıktan sonra aramızdaki iki üç adımlık mesafeyi kapatıp elini belime koydu.

" O zaman asla yanımdan ayırmam seni."

" Senin yanından ayrılmak isteyen mi var?" kelimeler ağzımdan fısıltı şeklinde çıkmıştı ve bu onun bakışlarının dudaklarıma kaymasına sebep oldu. Bunun nereye gidecegini bildiğimden ondan önce davranıp dudaklarına küçük bir buse kondurup geri çekildim.

" Gitmemiz gerekli." Bir şey söylemesine izin vermeyip dikkatle bizi izleyen oğluma döndüm. Elimi tutması için uzattığımda hiç tereddüt etmeden küçük elini uzattı o da. Odadan çıkıp bir kaç kapı ilerideki abimlerin de çıktıklarını gördüğümde yanlarına doğru ilerlemeye başladık.

Aşağı inmeden önce karnımızı doyurmak için bir üst kata çıkıp restorantlardan birine girip saat daha erken olduğu için kahvaltı yapmaya karar verdik. Klasik kahvaltı isteyip açık alana çıktık. Rahatlıkla aşağıyı görebileceğimiz bir masa seçip oturduktan sonra kısa bir süreliğine alt kata baktım. Tam da havuzun olduğu bölümü görüyorduk. Fazlaca büyük olan alanın tam ortasında kare bir havuz  ve hemen yanında onunla yapışık küçük bir çocuk havuzu duruyordu. Etrafına arka arkaya üçer tane şezlonglar dizilmişti ve hepsinin arasında küçük kare bir sofa duruyordu. Bütün şezlongları üzerlerinde duran şemsiyeyeden dolayı göremesemde tahminimce öyleydi. Zaten şemsiyesi açık olanda insanlar olmalıydı.   Garip bir şekilde havuzda çocuklar dışında kimse yoktu. Büyük ihtimalle mola verdiğimizden kısa da olsa gemiden ayrılmışlardı.

PrensHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin