Geldiğimiz hayvanat bahçesinde arabayı park ettikten sonra inerek girişe doğru ilerledik.
Elimi sanki kaçacakmışım gibi tutuyordu.
Girişte bizi kuşlar ve türleri karşılarken onlara bakmak için elimi Jimin'den kurtarmaya çalıştım ama elimi bırakmıyordu aksine daha da sıkıyordu.
"Jimin, bıraksana elimi ya. Yapıştın mı bana?"
"Böylede gezebilirsin. Bırakmıyorum elini."
Ofladığımda beni aslanların olduğu yere götürdü. Ben aslanlara bakarken elimdeki el çekilmişti ama bu seferde kollarını belime dolamıştı.
Boynumdan öptüğünde yüzüm yanarken kendimi çektim ama beni bırakmadı.
"Etrafta tek biz yokuz, çocuklarda var Jimin."
"Ben tüm gün boyunca böyle gezebilirim."
"Saçmalama. Yanlış anlarlar."
Omuz silkerek tek kolunu boynuma dolayarak yanıma geçti ve yanağımdan öptü.
"Neden yanlış anlasınlar? Biz sevgili değil miyiz?"
Gülümseyerek saçımı kulağımın arkasına koydum.
Beni çekiştirerek getirdiği yere baktım ve karşımda pandaları görünce şaşkınca baktım.
İlk kez hayvanat bahçesine gelmiştim ve yakından panda görünce şaşırmıştım. Ayrıca pandalar benim en sevdiğim hayvandı.
"Çok şirinler~"
Jimin'e baktığımda o oraya değil bana bakıyordu. "Sen aynada kendine çok dikkatli bakmadın galiba?"
Anlamazca bakarken açıklamasıyla yine utanmıştım. "Sen daha şirinsin."
Başımı eğdiğimde çenemden tutup geri kaldırdı ve dudağıma dudağını bastırdığında onu itmeye çalıştım.
Neyse ki bu alanda pek kimse yoktu.
Dudağıma son kez bastırıp gülerek geri çekildi. "Sen ilk tanışmamızda asla böyle birşey yapmayacağını söylemiştin değil mi?"
Dudaklarımı birbirine bastırıp koluna sertçe vurdum. "Senden nefret ediyorum."
"Bende seni seviyorum aşkım~"
Kollarını çektiğinde sırıtıp boş yolda hızlıca koşmaya başladım. Arkamdan bana seslenerek yetişmeye çalışıyordu ve sesi gittikçe yaklaşıyordu.
Kimsenin olmadığı bir yere girince lanet okuyup kolumu tutan Jimin'e baktım. "Demek benden kaçıyorsun ha?"
"Yo-yok ne kaçması?"
Gözlerini kısarak güldü ve beni arkamdaki duvara yaslayarak yüzüme yaklaştı. Parmaklarını yüzümde gezdirerek baş parmağını dudağıma bastırdı.
"Şey, ben acıktım. Gidelim mi artık?"
"Bende acıktım ama yemek değil, seni yemek istiyorum."
Yutkunduğumda parmağını çekti ve dudaklarıma baktı. Nefesi yüzümü yakarken dudağıma yapıştı.
Gözlerimi kapatıp ellerimi ensesine koydum ve öpmesine izin verdim. Sonuçta etrafta kimse yoktu.
Dudağımın üstünden gülüşünü hissettiğimde bende gülümsedim.
Bir elini belime diğer elinide duvara yaslayarak üstüme eğildi. Belimdeki eli kalçama doğru giderken dudağımdaki hareketimi durdurup gözlerimi açtım.
Geri çekilip bana baktığında kafamı salladım. "Burada olmaz."
Gülerek dudağını yaladı ve elimden tutarak yaslandığım duvardan kaldırdı beni.
"Bizde evde devam ederiz öyleyse?"
Kaşlarımı çatıp kafamı salladım. "Yok, hem daha yeni geldik. Acıktım da ben."
"Kaçıyorsun işte." Yüzünü asarak kafasını başka yöne çevirdiğinde elimi yanağına koyarak bana bakmasını sağladım.
"Küstün mü?"
Ona dudak büzerek baktığımda kafasını çocuk gibi sallamıştı.
Kollarımı ona sararak sıkıca sarıldım. "Sen bana küsemezsin ki~"
Kıkırtısını duyduğumda o da sarılışıma karşılık vermişti ve boynuma minik minik öpücükler kondurmasına izin verdim.
Duyduğum kırılma sesiyle irkilerek kafamı kaldırdım ve sesin geldiği yöne baktım. Gördüğüm kişi bize yumruklarını sıkarak bakarken Jimin'in küfür ettiğini duymuştum.
Kimdi bu kız?
***
Sizce kim? 💁
Hiç yorum yapılmıyor hikayeye..
Birkaç bir şey yazsanız bile benim için yeterli. 💕Voteyede basmayı unutmayın. 🙅
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Find Me | Park Jimin
Fanfiction"Seni bu zamana kadar farketmediğim için kendime kızıyorum."