Taehyung'dan
Beynimi oyarcasına ağaran baş ağrısıyla sabaha karşı uyandığımda Hoseok'un kolları arasındaydım. Etrafa bakındığımda kendi odam olduğunu anladım.
Belimde sarılı olan ellerini yavaşça kaldırdım ve yataktan kalkıp onu örttükten sonra siyah kısa bir şort mor sıfır kol iki üç beden büyük bir tişört ve adım attığımda ses çıkmaması için siyah bir çorap aldım. Herkes uyuyordu ve ses çıkartmak istemiyordum. Yavaşça odadan çıkıp alt kattaki banyoya girdim.Saçlarımı havluyla kuruladıktan sonra üzerimi giyindim ve yavaşça prova odasına inip kapıyı kapattım.
"Sevdiğin gibi sev beni
Sevdiğin gibi sev beni
Dokunduğun gibi dokun bana
Neyi bekliyorsun?"Şarkının sözleri o kadar güzeldi ki...
Her kelimesi Hoseok'u aklıma getiriyordu.
Şarkıyla kutsanmış ve tanrının katında huzur içinde gibiydim. Şarkının melodisi, yavaşlığı ve aniden hızlanışı, sözleri..." Karanlığa kadar takip et beni
Seni uydularımızdan uzağa çıkarmama izin ver
Yaşamaya geldiğin dünyayı görebilirsin
Öyleyse sevdiğin gibi sev beni
Sevdiğin gibi sev beni
Dokunduğun gibi dokun bana
Neyi bekliyorsun?"Kapıya doğru eğildiğimde (Ç/N: videonun 1:08'inci dakikası) Hoseok ile göz göze geldik. Uykulu ve yeni uyanmış haliyle dağınık saçlarını karıştırırken kirişe yaslanmış beni seyrediyordu. Gülümseyip devam ettiğimde yandan güzel bir gülümseme attı ve olduğu yere oturup bağdaş kurdu. Kafasını kirişe yaslayıp gülümseyerek beni izlemeye devam etti.
Şarkı biterken karşısına oturdum ve kafamı kirişe yasladım.
"Neyi bekliyorsun ?"
Kıkırdadı ve yaklaşıp burnumdan öptü.
"Günaydın bitanem."
Bu öpücük deli gibi ağaran baş ağrıma iyi gelmişti. Hâlâ burnumun üzerinde olan dudakları istiyordum. Onları istiyordum. Çenemi az yukarı kaldırdığımda dudaklarımız birleşmişti.
Sanki bu anı bekliyormuş gibi dudaklarımız birleştiği gibi beni geri iterek üstüme tırmandığında kıkırdadım.
"Sakin ol evde küçük biri var."
Kıkırdadı.
"Bahane bulacağına hazır hissetmiyorum desene sen şuna."
Nasıl olurda her şeyi bilebilirdi biri. Gözlerine baktım. Çok derin ve karanlıktılar. Kahvenin en koyu tonuydu gözleri.
"Fazla güzel bakıyorsun bakma."
Gülümsedim.
"Fazla güzel olduğun içindir."
Utanmış, bakışlarını kaçırmıştı.
Çenesinden tutup kendime çevirdim.
"Utanmayınız öğretmenim."Öğlendi. Evde oturmuş televizyon izliyordum. Hoseok bugünde olula gitmişti. Pazar pazar okulda işleri varmış.
Telefonuma bildirim geldiğinde ekrandaki Honey yazısı bile gülümsememe neden oluyordu ama... ama beni sevmemeliydi. Beni severse sonunda üzülen olacaktı. Ben o üzülsün istemiyordum. Başımda gözyaşı döksün istemiyorum.
Mesajı açtığımda sanki içimden geçenleri biliyormuş gibiydi.Honey: Seni seviyorum.
TaeTae: Sevme.
Honey: Ama ben seviyorum.
TaeTae: Sevilicek bir yanım yok.
Honey: Sevilmeyecek taraflarından seviyorum.
Sevme Hoseok. Yalvarırım sevme. Evet geç fark ettim. Evet hatam büyük ama yapma bunu kendine Hoseok yalvarırım yapma. Beni sevmeni istemiyorum. Bir ara neden hiç ağlamadığını merak eder seni ağlatmak isterdim ama artık istemiyorum Hoseok. Sakın ağlama. Sakın o güzel yaşların akmasın. Göz pınarların bırak kuru kalsın ıslanmasın Bal'ım. Ben öldüğümde mutlu ol istiyorum. Başımda ağlamanı istemiyorum Öğretmenim.
Keşke öğretmenim olarak kalsaydın hyung.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sunday meetings || Vhope
Fanfic"Beni düşünmesi hoştu. İlk defa düşünülen taraf olmuştum. Anne rolünü ilk defa üstlenmiyordum. Bu hoştu. Güzel hissettiriyordu ama fazla alışılmamalıydı. Yoksa gülü koparan olabilirsin... Aşk çok tehlikeydi... Aşk tehlikeli bir oyundu. Rulet gib...