5 gün sonra134. Pazar
Keskin baş ağrısıyla yine sabaha karşı uyandım.
Yataktan çıkmamak için debeleniyordum. Telefonumu alıp baktığımda Hoseok'tan mesaj vardı.Honey: Günaydın <3
İki saat telefona baktıktan sonra fazlaca yayılmış olan gülümsememi kısıtlamaya çalışarak ;
TaeTae: Sana da Günaydın Honey :3
Sırıtarak kalktım ve gidip yüzümü yıkadıktan sonra üzerime bir tişört geçirip aşağı indim.
"İyi günler bitanem."
Başka bir kadın daha...
Günaydın bile demeden yanından geçtim.
"Günaydın Taehyung."
Dolaptan ilaçlarımı aldım ve bardağa su doldurduktan sonra ilaçlarımı içtim.
"Hasta mısın ?"
Cevap vermek yerine salona geçtim. Arkamdan geldi.
"Ciddi bir durum mu ?"
Televizyonu açıp koltuğa yattım.
"Tae artık cevap verecek misin ?"
"Vermeyi düşünmüyordum ama başım zaten ağrıyor seni dırdırını çekemeyeceğim. Evet hastayım ve evet ciddi bir durum."
Yanıma oturdu.
"Hastalığın ne ?"
Kahkaha attım.
"Bakıyorum da acıdın."
"Ne yapmayı düşünüyorsun ? Okulun bitti. Evde böyle yatacak mısın ?"
Güldüm.
"Baba parası yiyeceğim demek isterdim ama kendi paramı yiyeceğim o yüzden. Sa-na-ne"
"Fazla atarlısın Tae. Dün gece yediğin dayak yetmedi mi ?"
"Hatırlıyorsun demek."
"O kadar sinirimi bozdun ki."
"Dün gece söylediklerimin arkasındayım. Çarpık bacaklı bir kız bulmuş getirmişsin bir şeye de benzese."
"Ona böyle diyemezsin."
"Dedim bile."
"Vurmayacağım. İşe giderken şimdi sinirlerimi bozamam."
Güldüm.
"tschüss (baybay)"Odama çıkıp hazırlandım.
TaeTae: ben hazırım.
Honey: Fazla güzel olmuşsun gelene kadar sana aşık olabilirler bence ben gelip seni almalıyım.
TaeTae: pekala o zaman
babamın evinden al beni.Honey: hı? Neden?
TaeTae: şu gelmediğin dava
sonuçlandı da o yüzden.
Artık babamın evinde kalacağım.Honey: üzgünüm.
*TaeTae çevrimdışı.*
Honey: geldim.
TaeTae: geliyorum.
Saçlarımı son kez düzeltip evden çıktım. Bahçe kapısının önünde arabasıyla beni bekliyordu. Hızla merdivenleri çıktım ve bahçe kapısına elimi attığımda güvenlik tuttu.
Kaşlarım çatıldı.
"Evden dışarı çıkamazsınız efendim."
Önümde duran kolu İttim.
"Çekil şuradan."
Hoseok'a doğru ilerlerken görevliler kolumdan yakaladı.
Hoseok kaşlarını çatarak yanımıza geldi ve kolumu tutan eli sertçe çektikten sonra elimi nazikçe tutup arabaya kadar eşlik etti. Görevliler ısrarcılığını konuştururken Hoseok en sonunda görevlinin omzundan itti.
"Bir git ya!"
Arabaya binip siteden çıktı.
"Üzgünüm. Babamın böyle bir saçmalık yaptığından haberim yoktu."
"Ne önemi var unutalım gitsin. Ne yapmak istersin ?"
"Konuşacak bir yer. Sessiz, sakin..."
"Pekala"Parka geldiğimizde kapımı açtı. Gülümseyerek indim. Elimi tutu ve her zaman oturduğumuz banka doğru ilerlemeye başladık.
"Eee ?"
"Neden ortadan kayboldun ? Neden söz verip ikinci bir defa gittin."
Cidden fazla belli etmesem de üzülmüştüm.
"Taehyung ben üzgünüm ama gelemedim."
Kahkaha attım.
"Neymiş sizi böyle engelleyen ? Hayır yani ne olabilir ki? Bakıyorum."
Baştan aşağı süzdüm.
"Baya sağlamsınız. Tanrıya şükür yürüyede biliyorsunuz. Neydi sizi engelleyen ?!"
Yine aynı sakin, ölçülü tavrından taviz vermedi.
"Taehyung sesini yükseltme."
"Ya nasıl yükselt miyim Hoseok ya! Sen geliyorsun bana diyorsun ki korkma yanındayım, seni asla bırakmayacağım. İKİ oldu Hoseok. İKİ!. İki oldu beni ortada bırakıp gidiyorsun. Ne aramalarıma geri dönüyorsun, ne mesajlarıma cevap veriyorsun. Ben burada;
Acaba bir şey mi oldu ?
Acaba ben mi bir şey yaptım ?
Başına bir şey mi geldi ?
Sorun mu var ?
Bir sürü şey düşünüp durdum.
Korktum anlıyor musun ? KORKTUM!
Senin için ENDİŞELENDİM!"
Sinirle soluduğum soluğumu ikimizde işitebiliyorduk.
Ayağa kalkıp yüzümü iki eli arasına aldı ve yanaklarımdan okşayıp anlımdan öptükten sonra sımsıkı sarıldı. Saçlarımı öpüp kokladı.
"Gelemezdim. Gelip senide üzemezdim. Cevap veremedim. Aramalarına geri dönemedim. Sesimi duyarsan bir şey olduğunu anlardın. Mesaj atarsam senin o neşeli haline neşeyle karşılık vermediğimi anlardın. Dönersem sana gülümseyerek bakamazdım. Kalbim acıyor Tae. Senin acıların yetmezmiş gibi birde kendi acımı senine paylaşamazdım. O hastane gününden sonra öğlen sizden çıktığımda ablam aradı babam kaza yapmış. Hastaneye kaldırılmış. Oraya gittik. Saatlerce acil kapısının önünde bekledim ve ablamla anneme destek olacağım diye gözlerimin dolmasına bile izin veremedim. Doktor çıktı ve dedi ki başınız sağolsun. O adam çıkıp bunu dedi ve gitti Taehyung. O an annemin çığlığı dünyayı başıma yıkmıştı. Bir hafta toparlamak için uğraştım. Sonra senin ses kaydını dinleyince evden nasıl çıktığımı hatırlamıyorum. Öyle korktum ki sende elimden gideceksin diye. Ödüm koptu Taehyung."
Aptalın tekisin Taehyung.
Tam bir aptalsın.
O nelerle uğraşırken sen kendi kendine ne triplerine girmişsin.
"B-ben özür dilerim."
Saçlarımı öptü.
"Bilmiyordun. Sorun değil. Bilseydin sende anlayışla karşılardın."Gözü dalmış; ufukta ki masmavi bir deniz, batmakta ki bir güneşi seyrediyordu.
Onu baştan aşağı süzdüm.
Nasıl fark edememiştim? Öyle bir perişan hali vardı ki...
Bitkin, solgun, çökmüş bir hali vardı.Hoseok'tan
Şuan beni süzüyordu hissedebiliyordum. Kendi içinde bir bakıma pişmanlığını yaşıyordu.
Onu her nötr halde gördüğümde Jinyoung'un dedikleri dönüp duruyordu beynimde.
Umudunu kaybetmiş olanın, başka kaybedecek bir şeyi yoktur. Taehyung umudunu kaybetmemiş miydi o zaman ? Bir insan kaybetmekten korktuğunda onun için endişelenir öyle değil mi ? Taehyung benim için endişelendiyse kaybedecek bir şeyi var demektir dimi ? O zaman umudunu kaybetmedi? Hâlâ içinde gizliden gizliye bir umut besliyor öyle mi ?
İstemsizce gülümsetmişti bu sonuç.
"Böylesine güzel, ihtişamlı, görkemli ve büyüleyici gökyüzünün altında bu kadar kötü insan nasıl yaşayabiliyor ?"
Her zaman sorduğu sorularla beni zorluyordu. O yüzden her seferide; öptüğüm yerden yeniliyorum ona. Diyorum.
"Buda hayatın adaletsizliğini kanıtlıyor Taehyung."
Eskisi gibi mükemmel olmayan gülüşünü ortaya sundu.
"Bir zamanlar çok güzel gülüyordun. Şair olsam gülüşüne şiir azardım. Artık o gülüş yok Tae. Hasret kokan, sigara yaktıran ve gökyüzünü andıran bir gülüşün vardı. Şimdi kim bilir nerede ?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sunday meetings || Vhope
Fanfic"Beni düşünmesi hoştu. İlk defa düşünülen taraf olmuştum. Anne rolünü ilk defa üstlenmiyordum. Bu hoştu. Güzel hissettiriyordu ama fazla alışılmamalıydı. Yoksa gülü koparan olabilirsin... Aşk çok tehlikeydi... Aşk tehlikeli bir oyundu. Rulet gib...