"Hala uyuyorsun değil mi? Sana inanamıyorum bazen."
Telefonu kulağında tutmaya çalışırken gözlerini zorla araladı.
"Levent?"
"Evet. Kalk bakalım. Bir görevin var."
"Engin Bey beni mi ça-"
"Yok, görevi ben veriyorum. Söylediklerimi algılayabilecek kadar kendinde misin artık?"
Levent'in güldüğünü duydu.
"Evet, söyle bakalım."
"Bugün Gece'yle beraber İstanbul'u gezecektik. Söz verdim. Ama Rusya'da ki şirkette son anlaşmayla ilgili bir kriz çıkmış. Bütün gün şirkette telekonferanslarla uğraşacağım. Onu hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum. Zaten bana epey sinirli bu aralar." Derin bir nefes aldı. Canı bu duruma gerçekten sıkılmış olmalıydı. "Benim yerime ona eşlik edebilirsen çok makbule geçer."
Ne diyecekti ki? Müstakbel eşin gemide yaşananlar yüzünden ondan uzak durmamı istemişti mi?
"Ee, ne diyorsun? Bak, işin varsa darılmam. Sadece-"
"Tamamdır. Nerede şuan?"
Aniden verdiği karar yüzünden midesinde hafif bir sarsıntı hissetti.
"Bizim evimizde."
Bizim evimiz. Güney, Levent'in ikisi için aldığı evle ilgili detayları daha önceden çok kez dinlemişti. Sonunda Levent on kere teşekkür edip telefonu kapattığında hızla hazırlanmaya başladı.
***
Kapının önüne geldiğinde kalbi deli gibi çarpıyordu. Levent Gece'ye haber vermiş miydi bilmiyordu. Kapıyı çalarken derin bir nefes aldı. Sonra bir tane daha.
"Merhaba."
Anlaşılan durumdan haberi vardı. Gece, kapıyı sadece aralamıştı. Güney ne diyeceğini, ne yapacağını bilemeden öylece dikilirken genç kadın arkasını döndüğünde, kapıyı yüzüne kapatacağını düşündü.
Ama bunun yerine içerden çantası ve montuyla beraber geri dönmüştü.
"Özlemimi giderecek bir plan hazırlamışsındır umarım." dedikten hemen sonra bir an için ikiside birbirine boş boş baktı. "İstanbul özlemimi yani."
Güney'in arabasına bindiler. Önce sahil şeridinde ağır ağır sürdü, trafik yüzünden başka türlüsü imkansızdı zaten. Gece bu süre boyunca konuşmak yerine ön koltukta arkasına yaslanmış, camdan denizi izliyordu. Sonunda acıktığını söyleyince Güney içinde daha önce tatmadığı bir heyecan hissetti. Sonuçta Gece iki kişi için yiyordu artık.
"Ne yemek istersin?"
"Deniz bana balık ekmek diye haykırıyor ama Rusya'da balıktan soğudum sanırım."
"Rusya'yla buranın balığını karşılaştırmayacaksın herhalde? Dur bakalım, hayatındaki en iyi balık ekmeği yedikten sonra böyle diyecek misin?"
Biraz ilerledikten sonra arabayı ara sokaklara park etti. Gece'nin arabadan inmesine yardım etti, o kocaman karnıyla günlük hareketlerde bile zorlanıyordu. Sonra onu tekrar sahile yönlendirdi. Gece sağa sola bakınarak bir restoran ararken Güney bıyık altından gülerek, denizin kıyısındaki bir ağacın dibine serpiştirilmiş taburelerı işaret etti.
"Beklentilerinizi karşılayamadık mı yoksa Sayın Alptekin?"
Gece yapmacık bir şekilde somurttu.
"Sizin gibi yalıda doğmadım ben. Farklı bir beklentim yoktu."
Güney onun zorlanarak minik taburelerden birine oturmasına yardımcı olurken, zorla gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasak
RomanceBir araya gelmeleri yasak; birbirlerine karşı koymaları ise imkansız olan bir adam ve bir kadının hikayesi.