"Bu gece tatsız bitmesin!"
dedi Güney babayla oğulun yanına birkaç adımda yürürken.
"Daha fazla tatsızlaşamaz zaten."
Levent kolunu sertçe çekerek babasının elinden kurtuldu. Güney onun gitmek ister gibi davrandığının ama babasının neden bahsettiğini merak ettiğinin de farkındaydı. Onun bir bakışından ne düşündüğünü anlayabilecek kadar iyi tanıyordu. Ama şimdi onu düşünemezdi. Engin Kayalar daha önce öfkesine kapılıp hareket etmiş bir adam değildi. Bu akşam konuşursa her şey mahvolurdu. Gece'nin ne hale geleceğini düşünmek bile istemiyordu. Buna izin veremezdi.
"Bence Levent ve Gece artık evlerine dönsün. Biz sizinle biraz konuşalım-"
"Hayır. Oğlum, Güney; eğer bana biraz saygınız varsa çalışma odama gidelim. Çok vaktinizi almayacağım."
"Gece-"
Levent endişeli gözlerle aşağıya inen merdivenlere bir bakış atmıştı ama Engin Bey onu susturdu.
"Gece hanımla ilgilenir misiniz lütfen? Bir şeyler ikram edin. Levent şimdi gelecek."
Son cümlesini söylerkenki ifadesi Güney'in gözünden kaçmamıştı. Belirsizliğin verdiği endişe yüzünden alnında oluşan ter damlalarını hissedebiliyordu.
"Oturun."
Odaya girip, masasının arkasına geçer geçmez her zamanki gibi emir vermişti.
"Baba, sırf onunla evlenmemem için ne gibi bir yalan söyleyeceksin bilmiyorum ama Gece'yi bu halde yalnız bırakamam."
"Kısa keseceğim. Gece senin sandığın gibi biri değil."
Levent sinir bozukluğundan güldü. Güney kaşları kalkık merakla yaşlı adama baktı.
"Öyle mi? Sen onu ne kadar tanıyorsun ki?"
"Levent-"
"Baba, bunun için mi müstakbel karımı o halde aşağıda bekletiyorum?!"
Öfkeyle oturduğu yerden ayağa fırlamıştı.
"Gece seni aldatıyor."
Güney, Levent'in gözlerinden geçen bir anlık şoku gördü. Ardından hemen silkinip umrunda değilmiş gibi yapsa da, babasının bu tür yalanlarla oynayacak biri olmadığını bildiğinden şüpheye düşmüştü belki de.
"Ne demek aldatıyor? Kanıtınız var mı?"
Sonunda konuşan Güney'di. Engin Bey'in soğuk bakışlarından gözlerini kaçırmadı. Eğer kanıtı olduğunu söylerse, asansördeki görüntüler hala elindeyse onları göstermek zorunda kalırdı. Bu da Güney'i de batırmak anlamına gelirdi. Eğer Gece'yi böyle ateşe atacaksa, onu yalnız bırakmayacaktı Güney.
"Emin olabilirsin."
"Sana inanmıyorum. Gece'ye güvenim sonsuz! İstediğin gibi biriyle evlenmiyorum diye böyle yalan-"
"Bana inandığını biliyorum."
"Hiç komik değil bu-"
"Bence de, Engin Bey. Gece den hoşlanmadığınız için onu böyle büyük bir şeyle suçlayamazsınız."
Engin Bey Güney'e hiç bakmadı. Gözleri Levent in gözlerine dikilmişti.
"Kanıt istiyorsan, göreceksin."
Gece
Çantasını ve paltosunu hizmetçiden aldıktan hemen sonra bahçeye çıktı. Serin gece havasını derin derin soluyarak sakinleşmeye çalışıyordu ama ne fayda. Engin Kayalar onu her zaman ürkütmüştü. Kendisini sevmediğinin farkındaydı. Ama tam da her şeyi yoluna sokmayı kafasına koymuşken olanlar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasak
RomanceBir araya gelmeleri yasak; birbirlerine karşı koymaları ise imkansız olan bir adam ve bir kadının hikayesi.