• A ğ a ç •

291 47 7
                                    

Küçükken, çok küçükken dökülen yaprakları izlemek en büyük hobimdi. Kendi içimde onlara isimler verir, ilk hangisinin düşeceği hakkında tahminde bulunurdum. Sonbaharım hep böyle geçerdi.

Küçüktüm diyorum, gerçekten çok küçüktüm ki bütün yapraklar döküldükten sonra ağlardım. Bir daha ağacın yaprakları çıkmayacak sanırdım. Onu sarmalayan yaprakları gidince kışın çok üşüyecek diye korkardım. Şimdi sadece gülüyorum. Annem e anlatmıştım bir gün, ne yapacak ağaçlar demiştim; 'bunları kesip yenilerini mi dikecekler' diye söylediğimi hatırlıyorum hayal meyal. Annem benim mutsuz yüzüme karşın gülmüştü kahkahalarla.

Her zaman yeni yapraklar çıkar, görürsün kıştan sonra yeni güzel yapraklar çıkacak, demişti. Büyüdükçe aklıma her geldiğinde o dediklerime ve düşündüklerime gülerim. Bir ara 'gidenlere rağmen yeni arkadaşlarla tanışmak' diye tanımlamıştım kendime. Benzetme gibiydi işte.

Şuan farkediyorum. Ben bir ağaç gibiydim, yapraklarım beni yalnız bırakmıştı; bir kış beni esir almıştı ve ben üşüyordum. Sorun şuydu ki mevsimler geçmesine rağmen bana yeni güzel yapraklar uğramıyordu. Kuruyordum. Görüyorlardı beni. Ama insanlar umursamayarak benim kuruyuşumu görmezden geliyorlardı. Tamamen kuruduğumda geldiler bana. Ama geç kaldılar.

Dallarımdan köklerime, bitmiştim ben. Yeni yapraklara, yeni Umut'lara kapalıydım artık ben.

Benim Gerçek Günlüğüm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin