●7●

1.6K 146 44
                                    

09.03.2014

Sevgili günlükçüm,

Bugünü nasıl anlatsam bilemiyorum ama hatırladıkça evi şöyle bir turlayasım geliyor. Ee şey. Sabah kalktık okula gittik falan; Umut hoca okulda yoktu. O yüzden haliyle de göremedim. Saat 14:30 olduğunda kızlarla vedalaşarak musmutlu bir şekilde eve geldim.

Bu gerçek bir randevu olamayabilirdi ama sevdiğim adamla yapacaģım ilk randevumdu. O öyle görmeyebilirdi ama tabiki böyle farzedebilirdim.

Eve gelince banyoya girip kısa bir duş aldım. Saçlarımı kuruttum ve o bakım spreylerinden falan sıktım. Giyeceğim kıyafeti dün yorgunluktan seçememiştim. Bu soğukta rahat bir elbise de giyemeyeceğim için yüksek bel koyu renk darpaçamı, beyaz kazağımı üzerime geçirdim. Saçlarımı düzleştirdim; tekrar spreyler sıktım. Bot mu giysem yoksa çizme mi giysem kararsız kaldığımda krem rengi botlarımda karar kılıp onları kapının önüne koydum. Gözlerime sadece bir eyeliner sürdüm. Normalde okula giderken kesinlikle makyaj yapmazdım; ama şimdi belki aylar sonra ilk defa yapıyordum. O da Eyeliner yani günlükçüm. Defalarca kez dişlerimi fırçalayıp Gaye'nin eşyalarının arasından bir naneli sakız alıp çiğnemeye başladım. Aynada son kez kendime baktığımda saat dört'dü. Sonra gülümseyerek gardrobumu açıp krem rengi kabanımı çıkararak giydim.

Kafama kırmızı beremi taktım. Atkımı taktım. Eldivenleri giyip kendime gülümsedim. İnanır mısınız bir şeye benzemiştim sonunda. Evden çantamı alarak çıktığımda otobüse binerek hızla gittim. Dediği yer Starbucks tı. Güzel olabilirdi, çok güzel.

Aklıma gelen şeyle güldüm; kuzenim buraya sırf annesinin içtiği kahve bardağıyla fotoğraf çekinmek ve internette ona binbeşyüz tane efekt ekleyip kendini güzel gösterip cool olmak için geliyordu.

Kafeye girdiğimde onu görmem uzun sürmemişti; telefonuyla ilgileniyordu. Yanına doğru ilerlediğimde beni farkedip gülümsedi. Sonra farketmiyorum sanıp süzmüştü. Onunla görüştükten sonra kahvelerimizi de almıştık. .

"Değişik olmuşsun." Dediğinde normal şekilde deseydi bir şey olmazdı ama o da utanıyor gibi demişti. Bende utandım.

"Teşekkürler.."

Kahveleri içerken bir ara kahve bardağının resmini çekip kuzenim Cansu ya atıp dalgasına;

-Getireyim mi? Daha cool fotoğraflara ihtiyacın var mı?

Sonra telefonu masanın üzerine koydum. Telefonum çaldı o an. Cansu arıyordu.

Kesin getir derdi ama ne dedi biliyor musunuz?

Onun da burada olduğunu ve benim nerede olduğumu sordu. Teyzemle beraberlermiş mecburen yerimi söyledim ama sıkkınlıktan ayağım yerde ritim tutuyordu.

"Bu kadar gergin olma, Zeynep." Dediğinde ona baktım. Peki onlar gelince onu; Umut'u ne diye tanıtacaktım ki? Eğer hocam olduğunu teyzem duyar ve anneme yetiştirirse benim sonum olurdu bu.

"Abla!" Cansu yanıma geldiğinde arkasından Aysu teyzem geldi. Umut'u gizlice süzerken Umut bundan habersizdi.

"Naber Cansu," dediğimde gülümseyip Umut'a baktı. Sonra teyzeme selam verdim.
"Merhaba.."

O anı tam heyecandan hatırlamıyorum canım günlüğüm. Sana sadece aklımda kalanları birleşirerek yazacağım.

"Ben Zeynep'in teyzesi Aysu?" Dediğinde karşısındaki genç adamın kendini tanıtmasını bekliyordu. Elini uzatmıştı.

Umut da ona elini uzatmıştı, ne olur öğretmeniyim deme... ne olur dıye geçirdim içimden. "Ben Umut, arkadaşıyım." Dediğinde derin bir nefes verdim. Çok kibarca gülümsüyordu, ama teyzem de annemin kardeşi olduğu için hep bir beğenmemezlik ve şüpheci tavrı vardı.

"Memnun oldum." Dediğinde Cansu ya dönüp gülümsedim.

"Naber?" Dediğimde gözünü kırptı, bu onun dilinde 'iyi iş çıkarmışsın' demekti. Yani Umut'u yakışıklı bulmuştu. Gözlerimi devirdim. Umut teyzemleri masaya davet etti ama kabul etmeyerek ve arkadaşlarının masasında beklediğini söyleyerek gitti. Ama Cansu kalmak istedi. Dört köşeli masanın bir tarafına da o oturdu.

"Ee, sana da kahve alalım mı Cansu?" Dedi Umut. Cansu kafasını sallayarak yüzünü ekşitti.

"Kahveden pek haz etmem."

Umut gülerken başını salladı.

"O Starbucks'a sadece fotoğraf çekilmek için geliyor." Dediğimde Cansu omuzlarını silkti. Tam bir ergendi!

"O da bir şey." Bir saat boyunca sohbet ettik; Cansu on birinci sınıfa yeni geçmiş bir genç kızdı ve okulda olan anılarını anlatıyordu ve bizde Umut ile durmadan gülüyorduk. Sonra bir ara sessizlik olmuştu.

"Şey.." diye başladığında aslında Cansu'nun patavatsızca bir şey söyleyeceğinin farkındaydım.
"Annem buradayken soramadım ama.. siz sevgili misiniz?" Utancım kulaklarıma kadar ulaşmıştı. Yanmaya başlamıştı oralar.
Umut'un güldüğünü gördüğümde az bir şey gevşedim.

"Değiliz." Dediğinde bana bakıyordu. Gözlerimin tam içine.

'Evet, Zeynep benim sevgilim.' Demesini ne çok isterdim! Neyse öyle; Cansu masadan kalktığında Aysu teyzemle gitmişlerdi. Teyzemin hal ve tavırlarına bakılırsa Umut a karşı negatif bir şeyler hissetmişti.

Sahi bana da öyle değil miydi? Bana sıcak olmadığı için pek görüşmezdim ben teyzemle. Hep soğuktu. Bir de bizim oturduğunuz ilçeye evi çok uzaktı. Sonra biraz daha sohbet ettik. Kaldığımız süre boyunca üç bardak kahve bitirmiştik. Kış olduğu için hava erken kararıyordu ve o an dışarıyı sadece belediyenin lambaları aydınlatıyordu. Umut söylediği gibi beni eve bıraktı; sonra telefonu çaldı tekrar. Telefonu kulağına koyduğunda arabayla önümden uzaklaştı.

Böyle günlükçüm, çok yorgunum iyi geceler.

Benim Gerçek Günlüğüm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin