final

1.2K 125 131
                                    

Şu ana kadar okudunuz olup biteni. Şimdi devamını kısaca özetliyorum arkadaşlar.

Umut üniversiteden gitmedi ve ikimizde nazı bırakıp ilişkimize güzelce başladık. Her şey çok güzeldi ama gizliydi. Okulda sadece bakışma vardı ve sadece pazar günleri buluşabiliyorduk. Sınavlardan önce  onunla kamera açıyorduk ve beraber ders çalışıyorduk. Daima yardım ediyordu bana. Daima iyiliğimi düşünürdü benim. İlişkimiz devam etti; hiçbir pürüz çıkmadı o kadar ay boyunca. Şakalaşırdık arada birbirimizle. Bana katlanırdı. Beraber kahvemizi yudumlayarak okulun bahçesinde otururduk haftada bir iki kez. Birinci senem düzgünce bittiğinde biraz üzgündüm; ailem Ankara'da bekliyordu beni. İstemiyordum ama bir baskı vardı yine üzerimde. Tatilde yine Umut ile buluştuğumuzda gitmem gerektiğini söylemişti bana. Her gün telefonla arayacağına da söz verip ellerimi tutmuş ardından gülümsemiş ve başparmağı elimin üzerini okşamıştı.
Kabul etmiştim. Etmek zorunda kalmıştım başka seçeneğim yoktu çünkü.

İstanbulda beni otogara bırakmış ve bol sarılmalı bir andan sonra gözleri dolmuş bir şekilde binmiştim otobüsüme. Yol boyunca şarkı dinlemiştim ve dolan gözlerimi otobüsün tavanına dikmekle uğraşmıştım. Akşama doğru varmıştım Ankara'ya. Yorgundum. İlk günler akrabalarımı falan gördüm, ailemle vakit geçirdim. Bizimkilerin tatil planlarına ortak oldum ve mecburen dinledim falan.
Birkaç hafta sonra Antalya'ya gittik.
Umut'da Almanya'da dayısının yanındaydı.

Sürekli birbirimize bulunduğumuz yerlerin fotoğraflarını atıyorduk ve haberleşiyorduk. Tatil de güzel geçti. Tatilden döndükten sonra da günler haftalar geçti ve liseden arkadaşlarımla falan buluştum. Neslihan ve Gaye ile de konuşuyordum sık sık. Neslihan Adana'ya gitmişti ailesinin yanına. Gaye ise Uşak'a gitmişti.

Ankaradaki yaz serüvenim sonunda bittiğinde İstanbul'a döndüm. Beni bıraktığı gibi aldı Umut. Sarıldım ona. Saçları falan uzamıştı. Sarılırken boyunun uzunluğundan komik görünürdük ama güzeldi her şey.
Her şey güzel gitmeye devam etti, okullar başladıktan sonra da beraberdik. Aylarca beraberliğimiz devam etti. İki yıl geçti. Her günümüz dolu doluydu.

Ve tak.

Anneme söyledim ben Umut'u. Güzelliğinden; kalbinin o güzelliğinden bahsettim. Öğretim görevlisi olduğunu duyunca bir kavga başladı. İzin vermedi. Babam öğrendi ardından. Ard arda tepkiler yağdı üzerime. Annemin söylemeleriyle burada yaşayan teyzem geldi yanıma. Azarlayıp ve birçok nasihat verip gitti.  Moralim tamamen bitmişti. Bazen ağlıyordum. Umut da canımı sıkmamam gerektiğini söyleyip duruyordu, onların benim ailem olduğunu ve daima benim için en iyisini düşündüklerini söyleyip durdu. Belki onun sayesinde aileme karşı öfkem az bir şey azaldı.

Ama onun ailesinin de beni istemediğini biliyordum. Birkaç kez telefonda konuşurken duymuştum. Birgün yanıma değişik bir yüz ifadesiyle gelmişti yine Umut.

Sormuştum. Lisedeki sevdiği bir öğretmenin öldüğünü söylemişti bana. Baya morali bozuktu. En değer verdiği kişiymiş öyle demişti. Gitmesini söyledim. Durdu. Düşünmesi birkaç saniyesini aldı sonra gitmekte karar kıldı. Cenaze Kocaeli de olacaktı. Birkaç güne hazırlandı. Arabası yerine motoruna binip gitti yakın diye. Akşam yolda bir yerde durmuş. Beni aradı. Sabah tam 7'de bizim evin ilerisindeki sahilde olmamı söyledi. Nedenini sordum ama söylemedi. Onayladım onu. Sabah hazırlanıp çıktım. Bir banka oturdum. Saat ilk yediyi geçti. Trafik vardır sandım sekize kadar bekledim. Ama sonra sabahın sekizinde ne trafiği dedim. Biraz daha bekledim dokuz oldu saat. Kırılmıştım. Gelmemişti üstelik gelmeyeceğini söylemek için aramamıştı bile.

Eve gittim sinirden ağladım.

İnattan aramadım onu. Akşamda telefonu alıp onu aramamak için gece uyumadan önce salona bıraktım. Gece Gaye telefonumu getirdi bana. Uykulu bir şekilde telefonu alıp kulağıma koydum.
"Kaç saattir arıyorum neden açmıyorsun Zeynep!" Diye bağırdı annem. Yerimde doğrulduğumda ne olduğunu anlamaya çalıştım.
"Sen napıyorsun? Elalemin çocuğunu neden kapımıza getirtiyorsun kız?!" Diye bağırmıştı. O an anlamıştım. Hiç sorgulamamıştım bile. Umut cenazeye falan gitmemişti. Resmen Ankaraya bizimkilerin yanına gitmişti. Telefonu kapatmıştım saatin kaç olduğuna bakmadan Umut u o gün ilk defa aradım. Kapalıydı. Defalarca aradım. Kapalı olduğunu bilmeme rağmen.

O gün sinirle ne ara uyudum bilmiyorum. İki gün sonra yabancı bir numara aradı açtım. Ama bazen keşke açmasaydım diyorum.
Belki o telefondan dakikalar sonra hazırlanmış bir şekilde ağlayarak evden çıkmış ve titreyerek sokakta taksi bulmak için koşturmuştum. Kızlar da arkamdan sürüklenmişti.

Hastaneye geldiğimde beşinci katta o kadını gördüm. Yüzü bembeyazdı. Gitmiş kim olduğunu bilmeden omuzlarından sarsmıştım. Kadının dili tutulmuş gibiydi. Sarsmamla sanki sonradan kendine gelmiş gibi ağlamaya başladı. Ağlamasıyla kendime geldim. Sonra koltuklarda oturan insanları görüp dondum.

O benim için Ankara ya gitmişti. Dönüşte de kaza yapmıştı ve..

O anı size anlatamam çünkü hatırlayamıyorum bile. Sadece "Malesef" kelimesini hatırlıyorum. Sonra geçirdiğim sinir krizlerinden sonra yediğim sakinleştiriciler yüzünden uyuşmuştum.

Cenazede bile doğru dürüst duramamıştım. Onu uğurlarken bile ben aslında ben değildim. Onu saygıyla uğurlayamamıştım.

O orada ölümle savaşırken ben yanında olamamıştım.

Belkide canımı en çok yakan buydu.

Ben devam edemiyorum; ama biz daima devam edeceğiz.
Umudum daima yanımda.

-25.05.2016-

Sevdiğiniz insanı üzmeyin; hayatta ne olacağı belli olmuyor.

Benim Gerçek Günlüğüm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin