ÖZÜR DİLERİM《 17 》

283 59 189
                                    

MULTİMEDYA BURALAR YALAN

İşte göz göze geldiğimiz dakikalar.. Ateş'e bunu nasıl anlatabilirdim ki.. Anlatamazdım. İşler iyice karışacaktı yoksa. Ateş'e olup bitenleri anlatmamanın, benim için imkansızı zorlamaktan bir farkı yoktu. Gözlerime, "soruyu sormadan cevabı almak istiyorum" dermişçesine bakıyordu.

Dudaklarımın birbirine kenetlenmiş buzdan bir farkı yoktu. Gözyaşlarım akmamak için adeta bir uçurumun dibinde gittikçe sıkışarak büyüyen bir kuyruk misali göz kapaklarımın kenarlarına tutunuyorlardı. Ya da taşmaya yakın dolu bir bardak misali tek bir damlayı bekliyorlardı.

- Gözler kalbin aynasıdır. - İşte bu cümlenin anlam bulduğu bir andayız..

" Saklamalı mıyım? "

- Neyi?

Yine yakalanmıştım. Artık özgürce düşünemiyordum bile.

- Su, neyi saklamalı mısın?

- B-ben mi? Hi-hiiç.. Hem ben öyle bir şey mi dedim?

- Demedin zaten. Düşündün. Hem bunu sen de gayet iyi biliyorsun. Şimdi, laf cambazlığı yapmayı bir kenara bırakıp bana neler olduğunu anlatmak ister misin?

- Bir şey olmadı. Ne olabilir ki?

- Ablanla mı tartıştınız?

- Ablam mı?

- Hani bana "ablamla bir şeyler konuşmamız gerekiyor" diyerek beni ekmiştin ya bir kaç saat öncesine kadar, onu diyorum.

- Hııı.. Ablam.. Evet ya, ablamla aramda ki bir mesele. O yüzden böyleyim.

Zor toparlamıştım. Ama farkında olmadan, bunu ona anlatmak yerine ondan saklamayı seçmiştim. İş işten geçmişti. Ya da şuan için böyle hissetmiştim.

- Anlatmak ister misin? Saklaman gerekmiyorsa tabii..

- Ateş, bu konu hakkında konuşmak istemiyorum. Dediğim gibi ablamla aramda ki özel bir mesele. Abartmaya gerek yok.

Ona her baktığım da kelimeler boğazıma düğümleniyor, konuşamıyordum. Gözümde ki her bir damla akmamak ve kendini geri çekebilmek için büyük bir efor sarfediyordu. Ateş içgüdüsel olarak ters giden bir şeyler olduğunu ve kendisini huzursuz edecek türden bir mesele olduğunu idrak edebiliyordu. Ama benim yanıtım üzerine sessiz kalmayı ve üstelememeyi seçmişti.

- Bu gece benimle kalır mısın?

Kurduğum bu cümleden sonra bir süre sessiz kaldı ve gözlerime baktı. Tek kaşını kaldırarak bir bakış attı ve sessizliği bozdu.

- Cidden iyi misin? Benden burada kalmamı isteyebilecek kadar büyük mü bu mesele?

- Soruma soruyla cevap vermek yerine sadece evet yada hayır diyebilirsin.

- Pekala, anlaşıldı. Bu her ne ise, kolay bile lokma değil. Seni ve sınırlarını zorlayacak türden olduğu belli. Öyle olsun.

- Yani?

- Evet kalırım. Zaten seni bu halde bırakabileceğimi düşünmen bile saçma.

Son cümlesinde yüzümü güldürebilmek için tedirginliğine rağmen tebessüm etmişti. Sonra yavaşça sağ elini bana doğru uzattı. Neden uzattığını anlamaya çalışır bir bakış attım. Bana elini işaret ederek tutmamı istedi. Elini tuttum. Ardından bir soru yöneltti.

 Ardından bir soru yöneltti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
AŞKLARIN EFENDİSİ #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin