DESPOT《 23 》

144 24 1
                                    

- Neden bana öyle bakıyorsun?

- Nasıl?

- Öyle işte..

Dediğimde dudağının kenarına bir tebessüm iliştiri verdi. Yavaşça geri çekildi ve banyonun eşiğinde duran beni içeriye buyur edercesine elleriyle işaret etti. Lanet olasıca karadelik yüzünden kendimi ondan uzak durmaktan alıkoyamasam da sinir harbimle bu yönümü elimden geldiğince bastırmaya çalışıyordum. Ah, işin içine bir de düşürülen südyen girince utanma belirtilerimin tavan noktada olduğunu da içten dışa hissedebiliyordum.

Kendimden emin adımlarla, az önce hiçbir şey olmamışçasına yatağın yanında bulunan komidine doğru ilerledim. Tokamı ve saç kurutma makinesini çıkardım. Bu sıra da Ateş koltuğa yerleşirken yine bir şeyler mırıldanmıştı.

- Kurumakta olan saçlarını kurutmayacaksın değil mi?

- Pardon! ama yine ne saçmalıyorsun?

Diyerek ona doğru döndüm.

- Ben bir şey söylemeyeceğim. Ah pardon saçmalamayacağım! İşte ayna, işte sen.

Diyerek aynayı işaret etti. Başta umursamadım ve tekrar önüme döndüm fakat ellerimle saçlarıma dokunduğum da bir kuruluk fark ettim. Bunun üzerine soluğu aynanın karşısında aldım. Şaşkınlık içerisindeydim. Duştan çıkalı çok olmamıştı. Ve eminim ki saçlarım dibinden ucuna kadar ıpıslaktı.

- Bu.. bu.. bu nasıl..

Kelimeleri bir araya getiremiyodum.

- Haydaa! Yine başa sardık.

Diyerek ayaklandı Ateş. Bana doğru geldi ve arkamda durdu. Ellerini saç köklerim de gezdirdi. Elleri saçlarımda gezerken tıpkı bir masaj etkisi yaratıyordu. Gözlerimi yavaşça kapattım. Bir sıcaklık hissettim her dokunuşunda. Ellerini yavaşça çektiğinde az önce hissetiklerim de buhar oluvermişti. Gözlerimi tatlı bir uykudan uyanırmışçasına açtım. Ayna da bana bakan bir çift göz ve az önceki durumdan gayet hoşnut olduğunu belli eden yüzüm ile karşılaştığım da kan beynime dikine sıçramıştı. Ama bir dakika.. Bu çok garip. Saçlarım.. saçlarım tamamıyla kurumuş. Üstelik şekil dahi almış. Ellerimle biraz daha didikledikten sonra net bir şekilde emin olmuştum.

- Sen az önce ne yaptın?

- Sihirli parmaklarım. Tamamıyla onların mahareti.

Diye elletini kaldırıp parmaklarını oynattı ve gereksiz bir böbürlenme ile pencereye doğru ilerledi. Bozuntuya vermedim elbette.

- Neyse ne canım! Biz konumuza dönelim. Neden buradasın?!

- Neden mi?

- Sorulara soruyla değil cevapla karşılık verilir!

- Neden burada olduğumu bilmene rağmen sorman gibi mi? Ah, doğru ya bu sahne bana bir yerlerden tanıdık geliyor. Örneğin şu cümle "Cevabını bildiğin soruları sorma, Mrs. Şaşkın!".. bana çok şey çağırıştırıyor nedense..

Diye de bilmiş bilmiş konuşarak şalterlerimi zıvanadan çıkarmaya çalışıyordu. Bu tavrı üzerine burnumdan solumaya başlamıştım.

- Anlaşıldı! Pes ediyorum! Bu gece senden kurtuluş yok!

Diye çıkışarak ellerimi kaldırdım.

- Ha şunu bileydin. Ee, ne yapıyoruz?

Dedikten sonra bütün gece beyin fırtınası yaptık, şu akademinin yeni ismi hakkında. Benim ortaya attığım fikri o beğenmiyor, onun ortaya attığı fikri ben beğenmiyordum. Şafağın sökmesine bir saat kala pes edip kuş tüyü yastığıma sarıldım ve kendimi uykunun baldan tatlı kollarına bıraktım.

AŞKLARIN EFENDİSİ #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin