Bu bölüm, 18 yaş altı için uygunsuz sahneler ve konuşmalar içermektedir.------------------------
Balıkçı, olta, ahşap bir tekne
ve en önemlisi birkaç düşünce,
💧
cam şişenin içine kıvrılmış bir kağıtta,
ölü bir annenin yaşayan ve yaşatan mektubu...
17
"Beni yargılayanlar nasıl çaba harcadığımı bilselerdi bana böyle karşı çıkacakları yerde gözyaşlarımı silerlerdi."
-honore de balzac/vadideki zambak.
------------------------
Bir balıkçının oltasına takılan minik Diskus, damlalar kadar berrak denizde heyecanla dolanıyordu. Yanlış bir yerdeydi. Yanlış bir suda, yanlış bir denizdeydi.
Meraklı dünyasından koparılacak olmanın şaşkınlığı ile çaresizce duraksadı ve bedenine saplanan kancaya şaşkınlıkla baktı. Bir anda gözleri korku ile kocaman açıldı.
Balıkçı, oltasını dikkatlice çekerek minik balığı sudan çıkardı. Avcunun içinde can havliyle çırpınan bu minik canlıya baktığında gür ak kaşlarını çattı,
"Senin gibi hassas ve kırılgan bir balığın Ege Denizi'nde ne işi var?" dedi balıkçı afallayarak.
"Lütfen, bırak beni!" dedi balık korkuyla, hisleri ölüm kokusuyla birleşmişti, "Ben sadece olmamam gereken bir yere adapte olmaya çalışan biriyim. İzin ver buralarda kendimi bulayım."
Balıkçı, bu minik yavrunun henüz yolun başında olduğunu düşündü. Denizin tuzunun bu balığın hassas cildine zarar verdiğini fark etmişti. Balığın minik bedeninde saplanan kancanın kanattığı yeri görerek telaşla kancayı çıkarttı.
Balığı nazikçe suya geri bıraktı. Yavru balık, suyun derinliklerine doğru hızla yüzerek kaybolurken balıkçı oltasını tekrar suya bırakmıştı.
Balık telaşla suyun içinde oradan oraya koşturuyordu, bir anda kocaman bir ahtapot gördü. Mora kaçan rengi ile ona kollarını sıkıca açmıştı, "Gel bana, ben seni korurum!"
"Gerçekten mi?" dedi Diskus heyecanla.
"Gerçekten, gel."
Yavru hızla ona sokuldu ve gözlerini sıkıca kapattı. Kancanın deldiği kısımdan akan kanlar yavaş yavaş denizin absorbeliğinde boğuluyordu.
Balığın nefesi kesilmeye başladığında ahtapot sekiz koluyla birden onu sarmalamıştı. Balık kıpırdamaya çalışsa da ahtapotun vantuzları açık yaradan içeriye saldırmış, içten içe balığı öldürüyordu.
Ölürdü bazen minik balıklar böyle,
ya pulları bir kancaya saplanarak ya da bir ahtapota sarılarak,
ya da boyunu aşan denizlerdeki tuzlara alışamayarak...
Alışmak?
alışmak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİSELEYEN YAĞMUR (+18)
Teen FictionSibel, neşeli bir lise öğrencisidir. Okula yeni gelen öğretmenin okuldaki zorba kesim ile samimiyeti dikkatini çeker. Öğretmen ve zorbaların ortak konusunu bulmaya çalışır. Gitgide çamurlara batan Sibel burada yeni bir kimliğe bürünür. "Damla," diy...