Bu bölüm, yetişkinlere yönelik cinsel sahneler ve konuşmalar içermektedir.
Bu bölüm, ölüm ve kan gibi şiddet unsurlarını detaylıca tasvir etmektedir.
Bu bölüm, uyuşturucu gibi zararlı maddeler detaylıca belirtilmiştir.
Bu bölüm, on sekiz altı için uygun değildir.
--------------------------
11
Ateş?
Ateş.
Gözlerin diyorum, Toprak,
Cayır cayır yanıyorlar.
Ateşin kavurucu, eritmiyor teni ama.
Sözlerin bir kösnüllüğün çekip aldığı yaralar kadar kuvvetli çarpıyor tene.
Ses tonun?
O ses tonun.
Bakışların, Toprak.
Gülüşünde sakladığın tevazuları görebilsem de, vicdanımı rahatlatamıyor sana ihanetimin izlerini işte.
Küçük kalplere sığdıramadığımız umutları, kocaman ellere teslim etsek nasıl olurdu? Aklımda sürekli olarak Mevlana bağırıyordu,
"Mum olmak kolay değildir, ışık saçmak için önce yanmak gerek!"
Yanıyordum da, cayır cayır eriyordum. Yanıp küllere dönüşüyordu mumlarım. Siyahlaşıyordu o incecik ipi eriyip bedenini sararken. Hemen ardından bana başka bir şey söylüyordu Mevlana,
"Adalet her şeyi layık olduğu yere koymaktır!"
Ben Toprak'ı tam olarak hak ettiği konuma sokamıyordum. Olmuyordu işte, yapamıyordum. Onun kadar çok çabalayamıyordum. Yanmam gerektiğini düşünüyordum. Küllerim havaya uçuşsa bile o tek tek yakalardı küllerimi aslında, buna rağmen vicdanımı susturamıyordum.
Hemen ardından Nietzsche bana kızmaya başlıyordu, sanki Mevlana ile ortaklaşarak kafamın içinde beni kıstırmışlardı.
"Kendini yakmak istemelisin kendi ateşinde: nasıl yeniden doğmak isteyebilirsin ki önce kül olmadan?"
Ona ettiğim ihanette boğulurken, vicdanımı susturmaya çalışıyordum. Bir insanı öldürmemesi için ona yalvarmamın acısını çekiyordum. Ona haksızlık etmiştim, oysa o buna rağmen o insanı affetmişti. Bana rağmen etmişti. Gitgide köreliyordum Toprak'ın vicdanında.
Hey, rahip!
Sana bir sır versem tutar mısın?
Söylersem, günahlarımı sildirmesi için papaza yalvarabilir misin?
Beni arındırabilir misin?
Peki ben sana güvenebilir miyim?
Sana neden güveneyim?
Bilemiyorum, sana güvenemiyorum.
Peki ya sen, senin var mı benden sakladığın sırların?
Sen bana ne kadar güvenebilirsin?
"Toprak," diye homurdandım gözlerimi açar açmaz. Yanımda değildi. Üzerimde onun tişörtü vardı. Hava perdelerden dolayı hala karanlık görünüyordu. Yataktan doğrulup gözlerimi ovuşturarak perdeyi çektim. Tepedeki güneş ile birkaç saniye gözlerimi kıstım ve perdeyi geri çekerek odadan çıktım. Minik adımlarla etrafta ona bakınırken, salonda onu gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİSELEYEN YAĞMUR (+18)
أدب المراهقينSibel, neşeli bir lise öğrencisidir. Okula yeni gelen öğretmenin okuldaki zorba kesim ile samimiyeti dikkatini çeker. Öğretmen ve zorbaların ortak konusunu bulmaya çalışır. Gitgide çamurlara batan Sibel burada yeni bir kimliğe bürünür. "Damla," diy...