21. BÖLÜM : KAPADOKYA (+18)

38.2K 1.4K 524
                                    




Bölüm cinsellik gibi yetişkin sahneler ve diyaloglar içermektedir.

Bölüm 18 yaş altı için uygun değildir.




21




Çıkmaza mı girdi bedenim, yoksa uğultuların anlamlarındaki gizli perdeyi mi havalandırmaya çalışıyorum?

Gerçekliği olmayan hikâyeler sardı ruhumu. Belki de delirdim.

Bu mümkün mü?

Delirmiş olabilir miyim?

Bir tetiğe basarak bir canı ruhundan koparttım. Ben katil miyim?

Sen... birini öldürdün Sibel Kızıltaş.

Dostları olan, ailesi olan birini. Yarım kalan ve merakla okunmayı bekleyen bir kitap, buzdolabında tüketilmeyi bekleyen yiyecekler bıraktın geriye. Önümüzdeki yaz için gidilemeyen tatil planları, çamaşır sepetinde yıkanmayı bekleyen kirli kıyafetleri.

Sen bir tamı yarım bıraktın. Bir can aldın Sibel Kızıltaş.

Sevdikleri olan birini koparttın. Umutları yarım bıraktın, hayalleri ortadan ikiye yardın. Geleceğin planlarını, geçmişin anılarını koparttın. Hepsini bir tetikle yuttun içine.

Bunu yaptın.

Bunu nasıl yaptın?

Bu kadar kolay mıydı?

Hak etti mi? Ölüm hak edilir mi?

Bazen çıkmaz sokağın taş duvarlarına kafam çarpardı. Dünyanın ağırlığı üzerimi örterdi. Güneşim kesilirdi, gölgeleri yutardım istemeden. Düşünceler dünyama sığmazdı. Babamı isterdim. Ne acıydı, isterdim ama o hiçbir zaman gelmezdi.

Dünya yetimliğime ağlamaya başlardı, bulutlara aşık olurdum. Çünkü onlar benimle birlikte ağlarlardı. Sonra limanıma koşardım. O hep beni orada beklerdi. Toprak, benim bedenimi dümdüz eden o ağır dünyanın karanlık ışığıydı.

Adalet neydi? Ne demekti?
Bir yargıcın sözleri mi, intikam bekleyen bir yetim mi, yoksa bir kadın mıydı adalet?

Bir çocuk mu, kedi mi? Sokakta yeşeren bitki mi? Namlunun ucundaki mermi mi?

"Toprak?" dedim avuç içime kum doldururken. Toprak yanımda oturuyordu. Sitenin hemen dibinde, Güzelbahçe sahilindeydik. Ares'i dolanmaya çıkartmıştık.

"Evet, prensesim?" diye mırıldandı. Koyu denizi izliyordu. Aklı bir yerlere uzanmıştı. Yıldızlar gecenin süsü, onun kahve gözlerindeki yakamoz yansıması ise ruhumun özüydü. Yelkovan akrebi yarmıştı.

Yan profilini izledim bir müddet. Sonra iç çektim, "Ben adil olanı mı yaptım gerçekten?" diye sordum. Yardım dilendim akıl hocamdan, beni büyütenden.

"Adalet her zaman siyah beyaz olamaz," dedi. Dalga sesleri onun kopkoyu sesiyle birleşince bana ölümü anımsattı. Eli yavaşça enseme gitti. Her zaman orada olduğunu hatırlamam için okşadı sanki ensemi. Yavaşça devam etti, "Bazen olması gerekeni yapmak için grilere bulaşırsın. Bundandır grinin tehlikesi. Sen kendini suçlarsan o ahraz herife bir zafer verirsin. Verme, Damla. Bırak o kaybetsin."

"Ben hem kendimi hem de gelecekteki pek çok kadını korudum, değil mi?" diye sordum merakla. Gözlerim kocaman açık, onun yan profiline kilitliydi. Gözleri denizden çekilmiş; Ares'te dolanıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 19 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÇİSELEYEN YAĞMUR (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin