Bedeni sertçe sarsıldığında korkarak uyandı. Gözlerini yakan masa lambasının beyaz ışığıyla yüzünü buruşturdu. Her yeri ağrıyordu.
"Uyan."
Her zamanki sert sesi duyduğunda tüyleri diken diken oldu ve oturuşunu dikliştirdi. Annesi başında dikilmiş ona sertçe bakıyordu. "Sana uyuman için izin verdiğimi hatırlamıyorum Lee Donghyuck."
Donghyuck odasına baktı. Bu onun odası değildi.
Hayır, yani onun odasıydı ama farklıydı. Duvardan vıcık vıcık, yeşil şeyler sarkıyordu. Kapının ve pencerenin olması gereken yerlerde parmaklık vardı. Ayrıca oda sisliydi. Neler oluyordu böyle?
Ayağa kalkmak için hareket etti ama annesi olması gereken kadın omzunu pençe gibi kavrayıp sertçe sıktı. "Dikkatini ver."
Donghyuck hem sinirlenirken hem de korkarken düşünemiyordu. Titreyen eliyle kalemi kavradı. Korku içinde giderek büyürken bedeni kasılmıştı. Önündeki test kitabına doğru eğildiğinde annesi omzunu bıraktı.
Fakat Donghyuck konsantre olamıyordu. Evde değildi. En son Doyoung hyungun evindeydiler. Buraya gelmiş olamazdı.
Donghyuck'un gözü masanın kenarında duran tabancaya kaydı. Tabancanın burada ne işi vardı? Anlaşılan sahte anne bir plan yapmıştı.
"Sen gerçek değilsin değil mi?" Donghyuck fısıldarcasına sordu, sesi titriyordu.
"Dikkatini ver." Annesi ensesini tutup çocuğun canını yakacak şekilde tırnaklarını derisine batırdı. Genç dudaklarını ısırdı ve kalemi sıktı. Ardından bir soruyu çözdü. Annesi elini çekti.
Yarım saat, hatta bir saat boyunca Donghyuck orada oturup test çözdü. Annesi hiç yorulmadan başında dikiliyordu.
Donghyuck sonunda yorulduğunda ve uykusu ağır bastığında başı önüne düştü. Annesi tekrar elini ensesine koyup sertçe sıktı. "Dikkatini ver."
"Yoruldum."
"Dikkatini ver." Tırnakların derisine battığını hissettiğinde Donghyuck tekrar eline kalemi almak için uzandı. Yüzünde öfkeli bir ifade vardı.
Fakat silahı alıp masadan uzaklaşarak annesine doğrulttuğunda yüzünde kafası karışmış bir ifade vardı. Korkudan elleri titriyordu, tabanca da öyle. Gözleri kızarırken göğsü adrenalinle şişip iniyordu. "Neler oluyor burada?!"
Annesi bir adım yaklaştı. Sis giderek artarken Donghyuck daha çok korkmaya başladı. Bedeni soğuktan titriyordu. "Bana cevap ver!"
Fakat annesi ona daha çok yaklaştı. Aralarında 5 adım kala Donghyuck bağırdı. "YAKLAŞMA ANNE!"
"Anne! Tetiği çekerim!" Gözlerinden yaşlar dökülürken annesi bir adım daha yaklaştı korkusuzca. Donghyuck'un titreye parmakları tetiğe gitti.
"SENİ VURMAK İSTEMİYORUM!" Fakat annesi umursamadı. Bir adım daha. Elinde beliren gümüş bıçağı gördü. Annesi Donghyuck'u öldürmek istiyordu.
Donghyuck haykırarak tetiği çekti.
Birden zaman yavaşladı ve kendini annesinin yerinde buldu. İki tane vardı Donghyuck'tan. Fakat ikisinin elinde de silah vardı ve kurşunu birbirlerine yollamışlardı. Kurşun yavaşça ona ilerlerken iki Donghyuck'ta şaşırdı. İkisi de ağlarken kurşunlar ağır çekimde göğüslerine pat sesiyle saplandı. Yavaşça derisini deldiğini, damarlarını kopardığını ve kaburgalarının arasından kalbinin ortasına saplandığını ağır çekimde hissetti.
Ve zaman tekrar normale döndü. İki Donghyuck da dizleri üzerine, ardından şeffaf suyla kaplı zemine düştü.
Bilinci kapanırken artık sadece kendisinin olduğunu ve silahı göğsüne doğrultmuş halde yerde uzandığının farkına vardı.
Su artık kırmızıydı.
*
*
Kafası karışanlar için sadece bu bölümü açıklayayım. Donghyuck aslında en başından beri odada tekti, annesini vururken aslında intihar etmeye çalışıyordu, o yüzden ağlıyor ve korkuyordu. Annesinin üzerine bıraktığı baskıyı annesini gördüğünü sanarak yansıtıyordu. Yani baskılardan kurtulmak için annesini vuracaktı fakat vuracağı kişi aslında kendisiydi. O yüzden annesi sürekli "Dikkatini ver" diyordu. Tetiği çektiğinde ise her şeyin yavaşlaması ve Donghyuck'un şaşırması aslında pişman olmasından dolayıydı.Yani intiharın kötü bir şey olduğunu anlatmaya çalıştığım bir bölümdü.
Umarım bu bölümden neden yavaş yayım yaptığımı anlamışsınızdır, yazmak o kadar kolay değil ;((
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANTROPOFOBI
Fanfiction❝ geyik geldiğinde, ölüm peşinde. ❞ ⋟Bir grup dost. Birinin ölümü ile peşi sıra gelen talihsizlikler ve doğaüstü olaylar. Birbirine tutunan eller, bir hayatta kalış mücadelesi. Ve ölen bedenler. © dububaozi • nct • gizem + gerilim...