i hope it will shine again

1.4K 247 123
                                    

Ellerini sarı saçlarının arasına daldırdı genç, metroyu beklerken.

Yaralarla kaplı ellerini.

Acıyla yüzünü buruştururken ellerini ceplerine sakladı, kimsenin görmesini istemiyordu. Kimsenin ona acımasını istemiyordu. Kimsenin babası tarafından dövüldüğünü bilmesini istemiyordu.

Gelen metroya bindi genç, ardından boş bir yere oturarak başını arkasındaki cama yasladı.

Hansol yorgundu, hiç olmadığı kadar hem de. Sabahları beşte kalkıyor, işe gidiyordu. Ardından iki işe daha gidiyor, eve dönüyordu. Evde rahatlayamıyordu, hayır. Ev onun için cehennem gibiydi. Eve gitmek yerine tüm gün çalışmayı yeğlerdi o. Ama... Hep bir neden olurdu.

Derin bir iç çekti, eğer şansı var ise bugün babası olmazdı. Barın birinde uyuya kalır, yada şirketindeki kadınlara asılmaktan dolayı gelmezdi. Annesini aldatırdı. Genelde sarhoş olurdu, ve sinirli. Gerektiğinden fazla hem de.

Metrodan indi ve karanlık gökyüzüne umutla baktı genç. Taeyong gittiğinden beri hayatı daha da berbattı. Arkadaşlarının arası bozulmuştu, babası daha kötüydü ve annesi gittikçe hastalanıyordu. Patronları ona sürekli kızıyordu. Fakat Hansol ağır başlılığını göstererek sabrediyordu. Biliyordu ki her zaman umut vardı.

Evinin kapısının önüne gelmesiyle beraber, tüyleri diken diken oldu. İçeriden bağırışlar geliyordu. Babası gelmişti demek ki.

İçeriye girdi ve kapıyı kapattı, bağırışlar kesildi, ardından adım sesleri ona doğru yaklaştı. Hansol ise sakince sırt çantasını yere koyarak paltosunu çıkardı ve dolaba astı.

Babası yanına geldi. "NEREDESİN SEN AŞAĞILIK SERSERİ!?"

Ve Hansol'un sırt çantasını alarak ona vurmaya başladı.

*
*
Arada böyle atabilirim bölüm eheh

Ama cumaya kadar başka yok

ANTROPOFOBIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin