Sürpriz bir bölümle karşınızdayım. Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Cumartesi görüşürüz !
Dans etmekten terlemiş bedenler, öpüşmekten morarmış dudaklar, içmekten çökmüş gözler ve asla bitmeyen paralar... Tek görebildiğim bunlardı. Ve o paraları alabilmek için barın en yüksek yerinde, bir direğe sarılmış bir biçimde yılan gibi kıvrılan konu mankenleri.
Son iki haftada ancak yeni hayatıma alışabilmiştim. Şerife'nin evinde kalmaya başlamış ve on sekizime basana kadar bardan uzakta durmuştum. Şerife beni içeriye gizlice sokabileceğini ama yine de herhangi bir polis baskınına karşı risk alamayacağını söylemişti. Ama bugün tüm o risklerin bağından kurtulmuştu.
On sekizime girmiştim. Şarkı yazarlarının överek bahsettiği on yedi yaşıma veda etmiştim. Ve bu veda benim için herhangi bir anlam ifade etmemişti. O şarkılarda bahsedildiği gibi sıcak yaz gecelerinde sahilde sevdiğim kişiyle ya da çiftliğin en yüksek katında hatıralarımla sevişmemiştim. Sadece acı çekmiştim.
Son iki hafta içinde Şerife bana barda yapacağım olaydan bahsetmişti.
"Adas, barın en yüksek yerinde dans etmeyeceksin. Sadece barda daha elit kısmın takıldığı yerde dans edeceksin. Merak etme öyle filmlerde izlediğin, gerçekle alakası olmayan danslardan değil. Vücudunla seksi karıştırarak dans edeceksin."
Şerife'nin hakim olduğu lügatı bir türlü anlayamıyordum.
"Nasıl yani ?"
"Boşver, oraya gittiğimiz zaman zaten her şeyi unutmuş olacaksın. Sadece etrafındakilere ayak uydur. Bir süre sana iltimas gösterecektir."
Orada mükemmel bir dans sergileyemeyeceğimden hatta elime yüzüme bulaştıracağımdan o kadar emindim ki. Şerife'nin başıma gelecek tüm rezilliklere ve acemiliklere hazır olmasını söyledim.
"Merak etme Adas, ben bile ilk seferimde en iyisi değildim. Ama iyiydim. Bir şekilde halledeceksin."
Bu küçük konuşmanın ardından Şerife'nin evine gelen birkaç erkekle onu yatak odalarında başbaşa bırakmıştım.
Şimdi, Şerife'nin yanında barın sesten azat, alt katındaydım. Şerife, odada ki makyaj aynasının karşısına geçmiş, gayet profesyonelce taktırdığı saçlarını tarıyor ve bir yandan da sert hatları olan beyaz tenli yüzünü esmerleştiriyordu. Onun sadece birkaç dakika içinde sanki dünyaya gerçekten kadın olarak gelmiş kadar orijinal ve güzel oluşunu hayretler içinde izliyordum.
Odada ki askılıkta asılı olan siyah kumaş üzerine beyaz taşlar döşeli dar elbiseyi ona uzattım. Yanımda çekinmeden üstündeki geceliği çıkartıp uzattığım elbiseyi giyerken onun trans olup olmadığını unutmuştum. Göğüsleri bir kadının göğüsleri kadar tenimsi ve vücudu bir genç kızınki kadar kıvraktı. Elbisesini giyip makyajını tamamladıktan sonra makyaj aynasından bakarak benimle göz teması kurdu.
Odada ki metal sandalyelerden kapıya yakın olanına oturmuş, Şerife'ye aynadan bakarak söylediklerini dinliyordum.
"Şimdi senin hazırlanma zamanın." rujunu son kez tazeledi ve ayağa kalkıp odadaki küçük giysi dolabının tahta kapısını açtı. İçinden en küçük bedende ki beyaz basit tişört ve en açık mavisinden bir kot pantolon çıkardı. Elinde ki kombinasyonu bana uzattı.
"Giy bunları."
Nasıl bir dibe çöküştü Allah'ım bu benim ki ? Ben ki Türkiye'nin en saygın üniversitelerinden birisinde hukuk fakültesini kazanıp yıllar sonra LGBT bireylerinin savunucusu ve Türkiye'de eşcinsel evliliğin yasallaştırılmasını sağlayacak hayalperest iken şimdi bir eşcinsel barda, bu yola düştükleri için kınadıklarımın yanında, kınadığım yolu seçmiştim. Hayat acımasızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Matematik Ve Edebiyat
Novela JuvenilHayatın her kesim için ayrı bir zorluğu vardır. Kadın için ayrı, erkek için ayrı, translar için ayrı, aşıklar için ayrı ve eşcinseller için ayrı... Türkiye gibi sıkı geleneklere bağlı bir ülkede yaşamak bir eşcinsel için ölüm demekti. Duygular...