Ve Son Bölüm. İki Duyuru Haricinde 21 Bölüm Boyunca Adas Ve Yavuz'u Okudunuz. İşte Son. Umarım Beğenirsiniz. Bu Sefer Herkesin Yorumunu İstiyorum. Evet, Hayalet Okuyucuların Bile. Neyse Hepinizi Seviyorum. Kendinize İyi Bakın. Sonda Küçük Bir Not Var. Okuyup Notta Sorduğum Soruyu Cevaplarsanız Sevinirim. Bugüne Kadar Desteklediğiniz İçin Teşekkürler!
Hayat bazen sizi bencil olmaya zorlar. Kendiniz olanı almanız için bazen doğru olanı yapmamak zorunda kalırsınız. Mutlu olmak içinde kendi doğrularınızı yaratmak zorunda kalırsınız. Hayat, herkesi bir şekilde zincirlerinin altına alır ve sımsıkı bağlar. Siz, o zincirlerin anahtarını asla bulamayacağınızı düşünseniz de asıl anahtar kendinizdir.
Bencil oldum. Doğru olanı yapmadım. Mutlu olmak için kendi doğrularımı yarattım. Hayatın beni bağladığı zincirlerimi kırdım. Anahtar olmadım, anahtarı yaptım.
Ve şimdi, geri dönülmez bir yola girdim.
Arkamda mahvolmuş insanlar bıraktım.
Belkide bir aileyi parçaladım.
Belkide bir yuvayı yıktım.
Ama hepsinin bir amacı vardı; kendi doğrularımı yaratmak.
Hırs, mutlu olma isteği, hayallerine geçte olsa kavuşabilme ihtimali...
Bütün bu istekler için ne kadar doğruydu yapmak zorunda kaldıklarım ?
Basıp gitmek mümkünken tekrar canımın yanacağını göze alıp kalmam aptallık mıydı ?
Kendi vicdan ağırlığımın altında doğru olan hayat matematiğini yapmaya çalışıyordum, kâr zar oranı neydi bu matematiğin ? Yüzde kaç olasılıkla mutluluğa kavuşacaktım ? Ya da daha kaç musluk açmam gerekiyordu ümit havuzunu doldurabilmek için ? Neydi bu hayat değerlerinin kombinasyonu ?
Hangi ölçüyle yazılmıştı bu şiirin son dizeleri ? Hangi söz sanatı yeterliydi bu çaresizliğin betimlenmesi için ? Hangi edebiyatın konusu olacaktı verdiğim kararların sonucu ? Hangi yazar benden etkilenecekti kendi eseri için ?
Kendi mutluluğum için arkamda hayatları kaymış insanlar bırakmak beni haksız kılar mıydı ? Bir şeyleri kendim için istemem beni bencil yapar mıydı ?
Yeni anlıyordum, vicdan matematiğini yapmak için geç kalmıştım. Bilemiyordum hangi formülle çözülür bu soru, ya da göremiyordum kafiyesini bu şiirin. Belki de serbest ölçüde yazılmış umursamaz bir şiirdi...
Yapmak istediklerim vicdanımı bastırıyordu.
Hayallerim liderliği ele geçiriyordu.
Uyandığımda gözlerime aşkla bakan bir çift gözle karşılaştığımda bıraktım hesabı kitabı. Bu sefer eskiden olduğu gibi hayatın akışına bırakacaktım kendimi, izin verecektim kararları O alsın. İzin verecektim varsa bu yolda mutluluk bulsun beni.
Gözlerimi uykudan açtığımda Yavuz çift kişilik yatağın karşısında dizlerinin üzerine çökmüş, sağ kolunu yatağın üzerine koyup yüzünü yaslamış bir şekilde yüzünde tebessümle beni izliyordu. Uykudan uyandığımda gözlerimin çapaklı olup olmadığını düşünmeden, yeni uyanmış olduğum için nasıl itici görünüp görünmediğimi umursamadan tebessümüne tebessüm ettim.
Dünyadaki en güzel şeyler arasında zirveyi zorlar mıydı böyle bir manzarayla uyanmak ? Birbiri için atan iki kalp ve birbiri için gören iki göz... Büyük Patlama bunun yanında ufacık kalmaz mıydı ? Daha güçlü bir denklem, daha içten bir şiir, daha kudretli bir yazar olabilir miydi ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Matematik Ve Edebiyat
Novela JuvenilHayatın her kesim için ayrı bir zorluğu vardır. Kadın için ayrı, erkek için ayrı, translar için ayrı, aşıklar için ayrı ve eşcinseller için ayrı... Türkiye gibi sıkı geleneklere bağlı bir ülkede yaşamak bir eşcinsel için ölüm demekti. Duygular...