Yeni Bölüm! Yorumlarınızı Ve Oylarınızı Bekliyorum. Hepimize Aşk Dolu Günler İnşallah
Başkalarını düşünerek ne kadar fazla zaman harcadığımızın farkında mısınız ? Acaba o ne der ? Ya da o nasıl hisseder ? Aman onun canı sıkılmasın ama kendi canımın içine sıçabilirim, diyerek hayatımızdan ne kadar fazla güzel ya da acı anılar kaybediyoruz biliyor musunuz ? Ben kendi hayatımdan yaklaş on yılı bunu yaparak kaybetmiştim. Yavuz'dan kaçarak, imkansızları zorlamayarak, olanı olduğu gibi kabul ederek hiçbir şeyi değiştirmeye çalışmayarak ömrümün yarısını kaybetmiştim. Ama artık bu değişecekti. Artık sonu düşünmeyecek sadece anı yaşayacaktım. Bir kereliğine de olsa başkaları için kendi hayatımdan vazgeçmeyecektim. Bu yüzden Yavuz'un uzattığı eli tuttum ve hayata karşı olan savaşımda onun safında yerimi aldım.
Her insanın hayatında soğuk duş etkisi yaratan zamanlar olur. Ama içi buz dolu bir küvete girmişcesine yüreğini kaldıran, beyin fonksiyonlarını sersemleten, insanı sadece anın önemine odaklayacak kadar etkileyecek zamanlar milyarda bir kez olurdu. Ve benim milyarda birlik zamanım, beni bulutların üzerinde hissettiren bir soru cümlesiyle gelmişti.
"Benimle evlenir misin ?"
Çok saçma. Bir soru cümlesi insanın içerisinde ölmüş olanları nasıl canladırabilirdi ? Canlandırsa bile insanın soğuk sanduklara koyup kalbinin en derinlerine gömdüklerini nasıl serbest bırakabilirdi ? Tek bir soru cümlesi nasıl olurda insanı en tepedeyken en yükseklere çıkarabilirdi ? Tanrı'dan başkasının gücü yeter miydi buna ? Meğer aşkın gücüde en az Tanrı kadar kuvvetliymiş.
Dolunay sanki bizi izlemek istercesine okulun duvarlarından semaya yükselmiş, parmaklarımın parmaklarına dolandığı, nefesimin nefesine karıştığı, ağlamamak için gözlerine bakmamaya çalıştığım adamı seyrediyordu. İnsan sevdiği adamı Dolunay'dan kıskanır mıydı ? Sevince kıskanırmış. Bu yüzden sımsıkı öptüm dudaklarını, sanki Dolunay dünyaya inecek de Yavuz'u elimden alacakmış gibi kıskanarak, korkarak, sıkı sıkı sarılarak öptüm adamımın dudaklarını. Bu sefer onu kaybetmek istemiyordum çünkü. Biliyordum ki bir daha kaybedersem onunla beraber kendimi de kaybedeceğim ve kendimi kaybedersem ne olacağını biliyordum. Çünkü bu aşkta alacağım yeni bir bozgunla toparladıklarımı tekrar yıkılacaktı.
Dudaklarım, adamımın dudaklarından ayrıldığında alnımı çenesine yasladım. Adem elmasına burnum hafiften değiyor, oralarda çıkalı birkaç gün olan sakalları kirpiklerime karışıyor, verdiği her soluk saç tellerimden derime işliyordu. Kendisinden kıskandığım Dolunay'ın ışığının altında belime sardığı ellerini sımsıkı tutup yavaşça belimin hizasına doğru indirdim. Onun ellerinden küçük olan ellerim bugün en az onun elleri kadar kudretliydi. Çünkü artık savaşmaya karar vermiştim, kendim için, Yavuz için. Bizi bekleyen iyi ya da kötü her şey için. Canımı yakacak her şey için ve beni iyileştirecek her şifa için. Kadere meydan okumak için.
"Bu evet demek miydi ?"
Çenesini hafiften sürterek dudaklarını kafama değdirip küçük bir öpücük kondurdu. Ne kadar şefkatli geliyordu insana sevdiğinin verdiği küçük bir öpücük. Sanki kanseri yenmeye yeterdi hatta ölümsüzlüğün bile iksiri olurdu bu öpücük biraz daha büyürse. Sevişme aşka dönüştüğünde. Nefret nezakete teslim olduğunda. Her şey için geç olmadığını fark edince. Paragraflar anlamlı olsun diye değilde hissettiklerini anlamayacaklarını düşünsen de yine de yazmak istersin. Aşıkların dili buydu çünkü. İnsan, nasıl bebeğin dediklerini anlayamıyorsa aşık olmadan aşıkların dilini de anlayamazdı.
Dudaklarını üzerimde hissettiğim başımı evet makamında salladım.
"Hah." Yavuz'un minnettarlığını hissedebiliyordum. Ellerimi kıracak kadar güçlü sıkıyordu ama rahatsız olduğumu belirtip anın güzelliğini bozmak istemiyordum. O yüzden sustum, Yavuz'un anı daha da güzel kılacak fikrini duyana kadar kırılmalarını göze alarak ellerime aşkım için ihanet ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Matematik Ve Edebiyat
Novela JuvenilHayatın her kesim için ayrı bir zorluğu vardır. Kadın için ayrı, erkek için ayrı, translar için ayrı, aşıklar için ayrı ve eşcinseller için ayrı... Türkiye gibi sıkı geleneklere bağlı bir ülkede yaşamak bir eşcinsel için ölüm demekti. Duygular...