Merhaba arkadaşlar, yeni bölümle karşınızdayım. Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Okuduğunuz için teşekkürler.
Hiç güvenmeyi denediniz mi? Tanımadığınız birisine ya da yıllardır tanıdığınız birisine? Ben denedim. Anneme güvendim ve o sırrımı kendisiyle beraber toprağa götürdü, tanıdığım en güvenilir kişi olarak bana veda etti. O gittikten sonra asla birisine güvenebileceğimi düşünmedim. Belki de güvenmemeyi düşünmekte haklıyım. Çünkü insanlar kirliydi ve kirleri gurur göstergesi olarak taşımaktan zevk alıyorlardı.
Yavuz'un kuzeni, kapıdan içeriye geçmeyi bekliyorken Yavuz'un düşünebildiği tek şey benim ona görünmeden nasıl gidecek olduğumdu. İkimizin de bugün ki planları arasında Esra'nın olmadığı kesindi ama beni yormayı seven hayat Esra'yı tatlı bir sürpriz olarak ortaya çıkarıvermişti. O anda beni düşündüren Esra'nın gelmiş olması ya da Esra'nın karşısında Yavuz'un neler yapacağı olmamıştı. O an düşündüğüm tek şey Yavuz'un benden utanmış olup olmamasıydı. Çünkü bakışlarında utandığını görüyordum ama kabul etmek istemiyordum.
O an bu duygularım ağır basmıştı. Yavuz'un zor duruma düşüp düşmeyeceğini bile düşünmeden beni soktuğu o delikten çıktım. Belki pişman olacaktım belki de gurur duyacaktım belki de hiçbir şey hissetmeyecektim. Ama gururumdan başka bir şey düşünememiştim. Derin bir nefes aldım ve her şey normalmiş gibi bir izlenim yaratma düşüncesiyle sanki Yavuz'un arkadaşlarından birisiymiş gibi kapının baktığı oturma odasına girdim.
Yavuz'un bakışlarında ki ifadesizliği sezebiliyordum, donmuş gibiydi. Ne yapacağını düşünemiyordu. Bir anlığına ne yaptığıma dair kendimi sorgulamam gerektiğini hissettim ama çok geçti. Kapının eşiğinde duran Esra, beni fark etmiş ve çoktan yüzüne sıcak kanlı bir buse daha yerleştirmişti.
Yavuz neye uğradığını anlayamadan Esra, onun önünden geçti.
"Merhaba, Ben Esra. Yavuz'un kuzeniyim."
Uzattığı elini aynı samimiyetle sıktım.
"Yavuz'un beni alacağı yok."
Tebessüm edip kendi adımı söyledim.
"Güzel isim, herhangi bir anlamı var mı?"
"O konularla pek alakam yok."
Esra ile sohbetimiz devam edemeden araya Yavuz girmişti.
"Ne işin var burada Esra?"
Esra, tanımadığı birisinin yanında bu kadar sert karışılanmış olmaktan hoşnut görünmüyordu, sesinde ki tınının kalınlaştığını duyabilmiştim. İnce kaşları hafifçe çatılmış, sol kulağından sarkan saçı yine solunda ki eliyle kulağının arkasına konulup Yavuz'un sorusu cevaplandı.
"Ne demek ne işin var Yavuz, amcamları ve seni görmeye geldim."
Bozulduğunu fark ettirmemek için yüzündeki gülümsemeyi bir saniye bile bırakmıyordu Esra. O ne kadar samimi ve pozitif davransa bile bir şekilde Yavuz'u kendisine ısındırmayı başaramıyordu. Yine de hayat enerjisine hayran kalmıştım. Yavuz'la daha fazla benim önümde muhattap olmak istemediğinden konuşmayı benimle devam ettirmeye çalıştı.
"Ee Adas, sanırım son sınıfsın herhalde. Sınav nasıl geçti ?"
Sorusunu sorarken yanında getirdiği bavulu birkaç metre gerisinde ki duvara yaslıyor, boğazına doladığı atkısını askılığa doluyordu. Onun görüş açısından çıktığımda Yavuz'un gözlerine baktım. Daha birkaç saat önceki hayat enerjisi yok olmuş, asabi bir Yavuz ortaya çıkıvermişti. Ve ben bu asabi hallerini hiç sevmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Matematik Ve Edebiyat
Fiksi RemajaHayatın her kesim için ayrı bir zorluğu vardır. Kadın için ayrı, erkek için ayrı, translar için ayrı, aşıklar için ayrı ve eşcinseller için ayrı... Türkiye gibi sıkı geleneklere bağlı bir ülkede yaşamak bir eşcinsel için ölüm demekti. Duygular...