Kaya Duman.
Karnım acımaya başlayınca kaşlarımı öfkeyle çattım ve gözlerimi açıp karnıma baktım acıyıp durmasa şaşardım zaten, kolumda hissettiğim baskıyla başımı çevirip baktım o kız başını koluma dayamış yüzü bana dönük uyuyordu sinirim bir anda gitmiş acımı unutmuştum dikkatli ve onu uyandırmamak için yavaşça yatağa tekrar uzanıp ona bakmaya başladım, bir kız böyle güzel olabilir miydi? Öyle çok güzel bir kızdı ki... insan üstüydü sanki kanatsız bir melek gibi bembeyaz teni, kıpkırmızı yanakları ve dudakları, gür kirpikleri, minik burnu ve o güzel mi güzel gözleri...neden bunları hissediyordum ben bilmiyorum kalbim hızlanıyor o bana bakınca heyecanlanıyordum üzülünce üzülüyordum ona birşey olacak diye korkuyordum bir anda nasıl ilgi alanım olmuş yada onu önemsemiştim bilmiyordum...saate baktığımda beş buçuk olduğunu gördüm çok erken olsa da bu melek kızın sayesinde tekrar huzurlu ve rahat bir uyku çekmiştim, dikkatle yataktan kalkıp odamdan çıktım ve tuvalete girdim o anda ayak sesleri duyunca meleğin uyandığını anladım.
Sevda Sancak.
Rüyamda neredeyse çalıştığım kitapların cümlelerini görüyordum artık nasıl kendimi kaptırıp beynim etkilendiyse rüyama kadar ulaşmıştı, sifon sesi duyduğumda Kaya'nın kalktığını anladım o tuvaletten çıkmadan ben hemen okul için hazırlanmaya başladım. Aşağı inip kahvaltı kurdum güzelce, yumurta haşlayıp menemen yaptım ve çayı demleyip altını kapattım o sırada ayak sesleri yaklaşınca gülümseyerek önüme döndüm ve çayları döküp bardağı ona uzattım. "Günaydın"
"Sana da" dediğinde bende karşısına oturmuş elime ekmeği ve çatalı almış balla tereyağı sürmeye başlamıştım, Kaya bana bakınca bende bakışlarımı ona çevirip ağzım dolu bir şekilde yüzüne baktım ve ekmeği gösterdim kaşlarını çatıp birşey anlamadığında lokmamı yuttum.
"Sende ister misin?"
"Olur" dediğinde ekmek alıp tereyağını ve balı güzelce sürüp ona uzattım, eline alıp bir ısırık aldığında bir daha ısırık alıp bitirince şaşkınlıkla ona baktım.
"Boğazında kalacak"
"Birşey olmaz" dediğinde son konuştuğumuz bu oldu ve kahvaltı etmeye devam ettik sessizce. Okul saatim gelince montumu giyip koltukta ayaklanmaya çalışan Kaya'ya baktım, bana doğru gelince yüzüm ister istemez üzgünce asıldı.
"Aklım sende kalacak"
"Niye?"
"Çünkü yaralısın birşey olabilir"
"Ah!" diye inleyip elini karnına koyunca endişeyle yanına gidip karnına baktım panikle ne yapacağımı bilememiştim.
"Kaya iyi misin? Fatih! Bekle onu arayım hemen gelip hastaneye gidelim dikişlerin patlamış olmalı Allah'ım!" dedim panikle boynumdaki eşarbı alıp onun yarasına bastırdım. "Sen burada bekle ben hemen yukarıdan telefonumu alıp geliyorum" dedim endişeyle ve ayaklandım ama arkamdan kıkırdama sesi gelince durdum ve öfkeyle arkamı döndüm, kıkırdamayı kesmiş yüzüme bakınca derin bir iç çekip eşarbı elinden aldım ve öfkeyle boynuma sardım. "Ne yani komik miydi şimdi bu? Neden ben gülmedim?"
"Demek ki bana birşey olmaz bak iyiyim aklın kalmasın"
"Yani söylemek yerine beni dehşete kaptırmaya meraklıydın"
"Yani"
"İnanamıyorum sana...bir an çok kötü oldum bir daha yapma bunu" dediğimde sinirden vücudum titredi, yüzüme bir kaç dakika bakıp bana yaklaşınca öylece onu izledim oda kirpiğime takılan saç tutamını yüzümden çekince onun güzel gözlerine baktım ve nefesimi tuttum öyle yakışıklıydı ki yüzü...aşık olmamak elde değildi.
"Seni okula ben bırakayım" dediğinde etkisinden çıkıp kaşlarımı çattım.
"Ha?"
"Ha ya? Diyorum ki okula seni ben bırakayım"
"Hayır dinlen sen ben giderim"
"Bende tek gitmene izin veririm" dediğinde oflayıp yanından geçtim ama hemen kolumu tutup çekince ona baktım, gözleri gözlerimin içine bakıyordu. "Ben gelmeden gidersen çok kötü olur" dediğinde kolumu çekip başımı salladım oda hemen arkasını dönüp gidince dil çıkardım arkasından. Birlikte okula geldiğimizde heyecanla bahçeye baktım bugün hem Toprak'ı görecektim vakit geçirecektim hemde geleceğimi kurtarmak için okuyacaktım, Kaya dişlerini sıkıp yola dümdüz bakınca onun sinirlendiğini gördüm.
"Birşey mi oldu?"
"Okuldan eve, evden okula duydun mu? Toprak falan yok okul dışına çıkarsan seni kötü yaparım ayrıca birşey olduğunda hemen bana mesaj atıyorsun o telefonun kapanmayacak"
"Neden böyle davranıyorsun?"
"Derse geç kalıyorsun"
"Bir soru sordum Kaya...lütfen"
"Bak...bildiğin üzere ben mafyayım ve doğal olarak düşmanlarım var bu yüzden sana birşey yapabilirler ve ben bunu duyarsam yada görürsem..." derin bir iç çekip dişlerini tekrar sıkınca şaşkınca ona baktım, acaba oda benim gibi mi korkuyordu birşey olmasından? Yutkundum.
"Evet?"
"Unut gitsin...dersine geç kalma"
"Peki...söylemek istersen ben her zaman yanındayım" dedim ve elimi omzuna koydum başını bana çevirip yüzüme bakınca bir anda beni kendisine çekip yanağımı öpünce şaşkınca gözlerim kocaman oldu, beni öpmüştü! Nefesimi tutmuş bir şekilde manken gibi dururken kollarını belime sarmış bana sarılıyordu, istem dışı bende ona sarılmıştım bunu neden yaptığımı bilmiyordum ama belki içinde taşıdığı bir acısı vardı ve sarılmak istedi? Her insan sevgi isterdi sonuçta çünkü sevgi cennet gibi, öksürünce dikkatim dağıldı benden uzaklaşıp bakışlarını kaçırdı ve dişlerini sıktı.
"Git hadi...geç kalma" dediğinde başımı salladım ve arabadan indim.
Kaya Duman.
Arkasından gidişini izlerken onu bir erkekle gülüşürken gördüm Toprak denen çocuk olmalıydı herhalde çünkü bana fotoğraf geldiğinde o kişiydi, nedensiz bir kıskançlık yüzünden dişlerimle yumruklarımı sıktım ve başımı başka yöne çevirdim onu neden kıskandığımı bilmiyordum bu duygular neydi onu da bilmiyordum kahretsin beynim bu düşüncelerle patlayacaktı adam öldürmek için hiçbir şeyi düşünmez kızları hiç düşünmezdim ama onu neden düşünüyordum bilmiyordum, sıkıntıyla arabayı çalıştırıp eve doğru gittim ve telefonumu elime alıp adamlarımdan birini aradım hemen açmıştı. "Sana yollacayacağım okulun adresine git...o kıza göz kulak ol"
"Sizin evinizde ka..."
"Evet o kız" dedim ve hemen kapatıp adresi mesajla attım. Eve geldiğimde sıkıntıyla içeri girip çalışma odama girdim o sırada Fatih'i elinde viski ve dosyayla görünce kaşlarımı çatarak sandalyeme oturdum ve bacak bacak üstüne atıp ona baktım. "Ne oldu Fatih?"
"Bir dosya geldi Gönül'den"
"Ne dosyası?"
"Yeni bir görev için"
"Ver" dediğimde bana uzattı elime alıp göz atmaya başladığımda sıkıntıyla iç çekip masaya geri koydum. "Sonra hallederim"
"Anlamadım ağabey?" diye sordu şaşırarak.
"Sonra hallederim nesini anlamıyorsun?"
"Ağabey sen...hiçbir görevi kaçırmazdın hemen görev geldiğinde giderdin şimdi ne değişti?" diye sorduğunda ellerimle yüzümü sıvazladım ve ofladım.
"Onun okuluna gidip almam gerek sonra gideriz"
"Sevda mı?"
"Evet"
"Ağabey kızın 'Onun adı' yada 'O kız' değil...Sevda. İsmini söylemek neden seni sinir ediyor?"
"Sinir etmiyor...çok güzel bir ismi olduğu için kirli ağzımla lekelemek istemiyorum" diye itiraf ettiğimde bana şaşkınca gülümseyecek baktı, kaşlarımı çattım ve tehdit eder gibi konuştum. "Sakın ona bunu söyleme"
"Asla...da sana şaşırdım şimdi"
"Niye?"
"Bir kıza ismine bile değer verdiğine inanamıyorum...ağabey bana doğruyu söyle o kızdan sen hoşlandın değil mi? Çünkü başka açıklaması olamaz seni gizli gizli izliyorum ben bazen onun odasına giriyor bazen de sen onu odana alıyorsun" bir anda öfkeyle yüzüne baktım.
"Sen beni mi izliyorsun?"
"Ağabey ben ne zaman odama gitmek için ayaklansam seni onun odasına girerken görüyorum" dediğinde ofladım ve ellerimle başımı tutup iç çektim.
"İtiraf ediyorum...o kız bana iyi geliyor huzur yayıyor herşeyiyle onunla uyuduğum zaman mutlu oluyorum huzurlu oluyorum...sabaha uykumu almış uyanıyorum...sadece bunlarla da değil Fatih...o bana baktığında gülümsediğinde kalbim hızlanıyor üzüldüğünde yüreğimde tuhaf bir sızı oluyor bana sevinçten baktığında bana sarıldığında o kokusu burnuma siniyor ya...içime hapis etmek istiyorum o kokuyu sadece ben koklamak istiyorum bana ait olmasını istiyorum o kokunun...sadece benim içime çektiğim bir koku...bu duygular neden böyle anlamıyorum onu bir erkekle düşündüğümde öfkeye ve kıskançlığa kapılıyorum bir erkekle konuşmasına deli oluyorum...bana ne oluyor bilmiyorum" dedim ve tekrar iç çekip başımı masaya dayadım o sırada gök gürleyince hemen doğrulup arkama baktım, ya korkarsa orada yada ağlamaya başlarsa? Fatih konuşunca düşüncelerim dağıldı ve ona dönüp baktım bana gülümseyerek bakıyordu.
"Ağabey bu anlattıklarından ben aşk çıkarıyorum...sen aşık olmuşsun ona"
"Bu duyguların nedenleri bir kelime öyle mi? Aşk"
"Evet ağabey...sen fena aşık olmuşsun Sevda'ya"
"Adı gibi sevdalandım yani"
"Aynen öyle ağabey"
"Acaba oda benim gibi hissediyor mudur? Bana sarılıyor, beni düşünüyor benim için endişe ediyor"
"Çekindiğinden dolayı içinde yaşıyor olabilir...ağabey bak duygularınla uzlaşıp yüzleşmen gerek onu gerçekten sevdiğine aşık olduğuna kendine inandır çünkü aşıksın ama bunu belki kabul etmeyebilirsin bu yüzden duygularınla yüzleş" dediğinde derin bir iç çekip başımı tekrar pencereye çevirdim, galiba Fatih haklıydı ben ona aşık olmuştum duygularımla yüzleşmeyi umursamıyorum daha artık duygularla konuşmaya nedenini bulmaya gerek kalmamıştı...ona aşık olmuştum.
Evden çıktığımda arabaya binip okula doğru yol aldım yağmur feci şekilde yağıyordu silecekleri çalıştırsam bile fayda etmiyordu yavaş yavaş gidip önümü görmeye çalıştım ama yağmur çok sık yağdığı için bu imkansızdı, zor bela okulun oraya geldim penceremi hafifçe indirip bahçenin kapısına baktım daha çok erkendi çıkmasına üç - dört saat vardı ama ben beklerdim, daha önce beklemeyi sevmezdim hele de bir kızı bir saniye bile olsa beklemek istemezdim ama ona farklı duygular beslediğim için birde birşey olursa hemen müdahale etmek için beklemek istedim.
Adamımı arayıp gitmesini göz kulak olmamasını benim geldiğimi söyledim ve saatime baktım az kalmıştı çıkmasına yarım saat vardı, derin bir iç çekip elimi yaramın üzerine koydum acısı hafiflemiş gibiydi çok sık çatışma olduğu ve yaralanıp dikişlerin acısını kaldırdığım için artık hiçbir fayda etmiyordu, karnım guruldayınca ofladım.
Sevda Sancak.
Okuldan çıktığımızda yorgundum çünkü onca gündür gelmeyip bir anda derslere yoğunlaşınca tır çapmış gibi hissediyordum kendimi, ders çalıştığım sırada şimşek çakınca korkmuştum çok ama sağol olsun Toprak yanımda durmuş benim kafamı başka şeylerle yoğunlaştırması için dersi kendisi anlattı. "Sevda hadi gel yemek yemeye gidelim acıkmış olmalısın hem yağmur çok feci yağıyor" dedi Toprak ve yanında bir kızla bir erkek vardı, siyah saçlı mavi gözlü uzun boylu ve hafif yapılı erkeğin adı Ali'ydi yeni tanıştığım kızla sevgilililerdi birbirlerine çok yakışıyorlardı Ali'nin aksine o kahve saçlı ve koyu gözlüydü ama birbirlerine öyle güzel bakıyorlardı ki...Toprak kolumu tutup çekince güldüm ve sırtına vurdum.
"Yavaş ol Sebastian ikimizi de yüz üstü yapıştıracaksın" dediğimde güldü ve koluma girip beni bahçenin kapısına çekiştirdi arkamızda ise Ali ve Derya vardı Toprak tekrar konuşunca başımı ona çevirdim.
"Sorduğum soruya yanıt gelmedi"
"Bilmiyorum Toprak" dedim ve bahçeden çıktığımızda karşımda onun arabasını görünce şaşkınca baktım, o beklemeyi sevmezdi ama neden şimdi benim okuldan çıkışımı bekledi anlamış değildim penceresini indirmiş o koyu mavi gözleriyle bana bakıyordu kasvetli havada koyulaşan mavi gözleri onu insan üstü bir güzellik katıyordu istem dışı gülümsediğimde bana bakmaya devam ediyordu Toprak beni en az on kere sarsınca aptal aşıklar gibi ona baktım. "Ha?" dediğimde Toprak bir arabaya bir bana bakıyordu.
"Sevda iki saattir sana sesleniyorum neden o arabaya bakıyorsun?"
"Şey o benim arkadaşım...beni almaya gelmiş" dediğimde kaşlarını çattı ellerini koluma koyup başını hafifçe eğdi.
"Nasıl bir arkadaş?"
"Erkek arkadaş" diye Kaya araya girince şaşkınca başımı çevirip ona baktım, takım elbisesiyle afet olmuştu ben ona ağzı açık bakarken o gözlerini direk Toprak'a dikmişti.
"Sevda bu adam kim?" diye sordu Toprak, ardından Ali ve Derya da katılmıştı.
"Ne oluyor?"
"Dediğim gibi ben onun erkek arkadaşıyım" dediğinde ben ona hala şaşkınca bakıyordum, bana bakıp yüzüme bir kaç saniye baktı ve bana yaklaşıp kolunu omzuma atınca daha çok şaşkına girdim yani öyle ki dizlerimin üzerine düşecektim, Toprak tekrar konuşunca gözlerimi kırpıştırıp ona baktım.
"Sevda ne diyor bu adam?"
"Şey ben...eee..." nasıl anlatacağımı bilmiyordum Kaya beni zor durumdan çıkarmak için sevgili desede şimdi daha kötü olmuş gibi hissediyordum, başımı tekrar Kaya'ya çevirdiğimde yüzüme baktı ve sonra iç çekti.
"Beni iyi dinle Toprak...Semih denen adam arkadaşına saldırmaya başlayınca bende sesleri duydum ve yardımına koştum sonra onun başka kalacak yeri yoktu o eve de tekrar yollayamazdım bu yüzden onu evime aldım zaman geçtikçe de aşık olduk birbirimize bu kadar basit" dediğine şaşkınca ona bakmaya devam edip sendelediğimde bir kolunu belime attı ve beni çekti, Toprak öksürdü ve konuşmaya başladı.
"Sevda bana neden söylemedin? Bir arkadaşımın evinde kalıyorsun dedin bana söyleyebilirdin aşık olduğunu falan" dediğinde gözlerimi kırpıştırdım ve yutkunup ona baktım.
"Üzgünüm emin değildim ben"
"Toprak hadi gidelim sonra konuşursunuz feci yağmur yağıyor ve donuyoruz" diye araya Ali girince Toprak bana şaşkınca ve üzgünce bakmaya devam etse de başını salladı.
"Sonra görüşürüz Sevda" dediğinde üçü birden bahçeden çıktı ve yürümeye başladılar, yağmur yüzünden donarken irkildim saçlarım hep yüzüme yapışmıştı.
"Üşüyor musun?" diye sorunca başımı salladım, sırtındaki kocaman siyah uzun paltosunu çıkarıp üzerime serince endişeyle ona baktım.
"Ama sen üşüyeceksin"
"Birşey olmaz" dedi ve kolunu omzuma atıp beni kendisine çekti, şaşkınca bir eline bir yüzüne baktığımda ayağım kaldırıma takıldı öne doğru tökezlerken o hemen belimi tutup çekince elimi kalbime koydum, kıkırdama sesi gelince başımı ona çevirdim yüzündeki azıcık gülümseme gitmişti hemen. "Bana bakmadan duramıyor musun?"
"Beni şaşırtıyorsun"
"Ne gibi?"
"Sevgili ne? Kolunu omzuma atmalar falan...hiç böyle davranmazdın doğal olarak şaşırdım"
"O anki mantıklı açıklamam buydu aklıma başka birşey gelmedi"
"Bana çok darıldı" dediğimde arabaya çoktan varmıştık ve hemen içeri girip kapıları kapatınca titreyerek ellerime üfleyip ısıtmaya çalıştım, arabanın klimasını çalıştırıp bana bakınca bende ona döndüm. "Çok teşekkür ederim...o an aklıma hiçbir açıklama gelmedi sen beni kurtardın"
"Sorun değil...'Bana darıldın' demiştin neden o sana darılsın ki?"
"Haber vermedim diye" dediğimde başını salladı.
"Aç mısın?"
"Yok...ben yedim birşeyler" deyip bakışlarımı kaçırdım, ona 'Acıktım valla' diye birşey söyleyemezdim en azından ben yapamazdım, iç çekti.
"Pizza yemek istiyorum sende seversin belki" dediğinde ağzımın sulanmasına engel olamadım, sesimi çıkarmadığımda arabayı çalıştırıp sürmeye başladı.
Kaya telefon açıp görevi gece yapacağını söyleyince birlikte pizza yemiştik sabahtan beri doğru düzgün birşey yemediğim için pizza bana cennet gelmişti, sonra kitaplara bakmak için dükkana girmiştik beni aşka inandır kitabını almak istesem de sesimi çıkarmamıştım çekinmiştim. Yağmur daha çok şiddetlenirken oyalanmadan arabaya binmiştik, yolda ilerlerken Kaya küfür edip duruyordu ve silecekleri sürekli çalıştırıp önünü görmeye çalışıyordu bende hafifçe korktuğum için kaza olmasın diye dua ediyordum, şimşekler çakmaya başlayınca korkudan bir çığlık attım Kaya hemen yolun ortasında durup bana bakınca korkuyla ona baktım.
"Özür dilerim...şey ben...çok korktum engel olamadım"
"Bu yağmurda gidemeyiz eve önümü zor görüyorum"
"Peki ne yapacağız?"
"Arabayı bir ağacın dibine çekelim ve yağmur dinene kadar içinde kalalım yoksa kaza falan olur önümü göremiyorum çünkü" dediğinde başımı salladım oda hemen arabayı sürmeye devam edince tedirginlikle onun ceketini sıkıyordum. Bir ağacın dibine arabayı park edip motoru durdurdu ve derin bir iç çekip elleriyle yüzünü sıvazladı şimşek tekrar çakınca irkildim ve korkudan yavaş yavaş gözlerim dolmaya başlamıştı, tekrar çakınca hafifçe inleyip başımı Kaya'ya çevirdim başını başlığa dayamış gözleri kapalı duruyordu sonra gözlerini açıp bana bakınca tekrar şimşek çaktı irkildiğimde kolunu kaldırıp başıyla göğsünü işaret etti. "Gel buraya...korktuğunu biliyorum" dediğinde yutkundum ve göğsüne baktım şimşek daha şiddetli çakınca korkuyla inledim ve ona sığınıp başımı göğsüne yasladım kollarımı beline dolayıp gözlerimi kapattığımda yanağımdan yaş akıyordu elimin tersiyle silince oda kolunu belime atmıştı, kalbim hızla gümbürderken başımı biraz daha yukarı kaldırdım çenesi başıma değiyordu. "Şimdi iyi misin?" diye sorunca başımı salladım ve hafifçe gülümsedim.
"Kendimi çok iyi ve korunaklı kollarda olmanın güveniyle...evet çok iyi hissediyorum"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
⚜ Seni Sevmek İstemedim ⚜
Romance"Gel buraya kaçma!" diye bağırdı çetedeki başka bir adam, hem ağlayarak hemde bacaklarımdaki kesik yüzünden onlardan kaçmaya çalışırken bir ara sokağa girdim ve sırtımı duvara yaslayıp derin derin solumaya başladım, çetelerin beni satması ve köpek g...