''Affedersiniz! Bakar mısınız!''Bağlı olduğum yerden arkası dönük bir şekilde bir şeylerle uğraşan kadına bağırdım, bugün kaçıncısı bile olduğunu sayamadığım kez.
Kumlara çekildiğimde elbette gözlerimi Yoongi'nin tapınağında açmamıştım. Gözlerimi açtığım yer, bir yeraltı mezarlığıydı. Bunu da etrafımdaki üst üste konulmuş mezarlardan ve havasız ortamdan anlamıştım.
''Biraz sesiniz kesemez misin?'' dedi kadın ağzımla tuhaf sesler çıkarmaya başladığımda.
Sıkılmıştım. Kaç saattir burada olduğumu bile bilmiyordum. Ve Yoongi hala beni kurtarmak için gelmemişti. Belki de benden kurtulduğu için seviniyordu şu an. Bunun için yemek bile vermeye karar vermiş olabilirdi.
''Seth'in oğluna bu kadar yakın olmana sebep olan şey ne, merak ediyorum.'' dedi yüzünü bana döndüğünde.
Firavun şeylerini andıran bir giyimi ve güzelliği vardı. Sim falan sürmüş olmalı ki, mum ışığında bedeni parlıyordu.
''Bakın, kim olduğunuzu bilmiyorum bile. Benim gibi birinden ne istiyorsunuz?''
Kadın ufak bir kahkaha attı.
''Kim olduğumu bilmiyor musun?''
Bilmediğimi söyledim ya!
Kitaplarda ismini gördüğüm bütün Tanrı çocuklarıyla karşılaşmıştım. Eğer karşımdaki kadın bir tanrı çocuğuysa, kim olduğunu bilmiyordum.
''Tanrıça Neith'in kızını nasıl tanımasın?''
Sesinde tehditkar bir hava vardı.
Ve tanrıça kimin kızı demişti?
''Affedersiniz... kim?''
Yediğim tokatla bir an öldüğümü düşünmüştüm. Eli gerçekten ağırdı.
''Neith, seni ahmak.''
Ahmak mı? Amerikan filmlerini çok izlemiş olmalıydı.
''Seth'in oğluyla birliktesin ama Seth'in eşinin kim olduğunu bile bilmiyorsun. Yoongi seni nasıl yanında tutuyor?''
Bunu ben de bilmiyordum, inanın.
''Bu saçmalığa daha ne kadar devam edeceksin?''
Saatlerdir beklediğim kişiyi kapıda görmemle ince bir çığlık atmıştım. Sonradan düşününce bunun küçük düşürücü olduğunu fark etmiştim de tabi. Ama Yoongi gelmişti işte.
''Geç kaldın.''
''Ne planladığını merak etmiştim.'' dedi Yoongi bana doğru yürürken.
İnce parmaklarıyla bedenime sarılmış zinciri kolayca kırıvermişti. Ve bu esnada da bana göz kırpmayı ihmal etmemişti. Film falan çekiyor olabilir miydik?
''Hoseok'un selamı var. Yerinde olsam kendisi gelmeden her ne yapmayı planlıyorsan vazgeçerdim.''
''Beni Hoseok'la mı korkutmaya çalışıyorsun?''
''Bu sadece uyarıydı.'' dedi Yoongi beni kucağına alırken. Zincirler yüzünden kollarımda hafif kızarıklıklar vardı. Bu kızarıklıkların morluğa dönüşeceğinden emindim.
''Korkutmak isteseydim Hoseok'u kullanmazdım.''
Kadın sinirli gözüküyordu şimdi.
Yüzümü süzdü göz ucuyla, ''Üstelik ona vurmuşken.''
Beni odadan çıkardığında kıpırdandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Semi-Gods of Egypt - Yoonmin
Fanfiction''Bana Horus'un gözünü getirin, ben de sizi evinize yollayayım.'' | Devamı: Semi Gods Among Us Yan Hikaye: Children of the Gods