''Bir konsey toplanacak.'' dedi Jungkook çorbasını içmeye devam ederken.İki gündür yemek yemek ve uyumak dışında bir şey yapmıyorduk. Jungkook zaten bu haliyle bir şey yapamazdı ama ben yapabilirdim. Ve ne yazık ki, ne zaman bir şeye elimi uzatsam Jabari ortaya çıkıyor, kısık gözlerle beni izlemeye başlıyordu. Bu da fazla rahatsız edici olduğu için hiçbir şey yapamadan odama geri dönüyordum. Taehyung'un onu bilerek peşime taktığına emindim. Asıl Horus'un gözü o çocuk olmalıydı.
''Ne konseyi?''
''Daha önce de bir toplantı oldu. Neredeyse bütün tanrı çocukları gelmişti. Mino bile vardı. Hey! Neden gülüyorsun?''
O kadar heyecanlı anlatıyordu ki gülmekten kendimi alamamıştım. Onu iyi görmek benim de iyi olmamı sağlıyordu.
''Gülmüyorum, devam et.''
Kaşları çatıldı.
''Ne diyordum?''
Kafasını kaşırken tekrar gülmeye başlamıştım. Hareket edemediği için şanslıydım. Çünkü sinirlenmişti ve bana vurabilirdi.
''Toplantı yapılacakmış.''
''Hayır! Sıradan bir toplantı değil, konsey toplantısı.''
Jungkook'un kucağındaki tepsiyi yere bırakıp kendimi yanına, yatağa bıraktım. Taehyung'un odasındaki her şey, tıpkı üzerinde yattığım yatak gibi, yumuşacıktı.
''Ne fark eder ki?''
''Eğer Seth'i çöle süren konseyse bu, çok fark eder.'' dedi her zamanki bilmişliğiyle.
Seth'in sürgüne gönderilme kararı Ra tarafından yönetilen tanrılar konseyinde alınmıştı. İyi de tanrılar yeryüzünde değildi. Nasıl aynı konsey olabilirdi?
''Bunları sen nereden biliyorsun?''
Kıkırdadı.
''Taehyung mutlu olmam için sorduğum her soruya cevap vermeye çalışıyor.''
Jungkook gerçekten akıllı bir çocuktu. Yoongi'yle geçirdiğim günlerden geriye sadece bir kolye kalmıştı bana. Ve şu anda bu kolye hiç işime yaramıyordu.
''Ne zamanmış bu toplantı?''
Omuz silkti, ''Bilmiyorum. Ama yakın bir zamanda olmalı. Halk tedirgin.''
Birkaç askerin konuşmasına kulak misafir olmuştum. Bu yüzden bunu biliyordum. Büyük kum fırtınası yüzünden Teb'in kapıları kapatılmış, giriş ve çıkışlar yasaklanmıştı. Nedeni olası bir çöl fırtınasının daha olması mıydı yoksa bir saldırı mı bekleniyordu, bilmiyordum. Her iki ihtimal de kötüydü zaten.
''Teb'in diğer şehirlerle bağlantısını kesmesi ne demek biliyor musun?''
Bilmiyordum ama sesindeki endişeye bakıldığında ciddi bir şey olduğu anlaşılıyordu.
Cevap vermediğimde oflayarak ''Teb, Mısır'ın ana kaynağı. Her şey buradan diğer şehirlere aktarılıyor. Yiyecek, içecek, kıyafet... aklına ne geliyorsa işte.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Semi-Gods of Egypt - Yoonmin
Fiksi Penggemar''Bana Horus'un gözünü getirin, ben de sizi evinize yollayayım.'' | Devamı: Semi Gods Among Us Yan Hikaye: Children of the Gods