-Jungkook-Cilveli bir sesle ''Jimin.'' dedim yanımdakinin koluna omzumu hafifçe sürttükten sonra.
Sabah neşesi oldukça yerindeydi ama şimdi sessizce önündeki boş tabağa bakıyordu. Tören ve gelen davetlileri bile umursamamıştı. Oysa böyle şeyler onu çok heyecanlandırırdı.
''Ne olduğunu söyleyecek misin?''
Kafasını yavaşça kaldırıp bana baktı.
''Birinin sana aşık olup olmadığını nasıl anlarsın?''
Sesi titriyordu. Onu üzen şeyin ne olduğunu az çok tahmin edebiliyordum ama birden birde neden aklına geldiğini bilmiyordum. Yoongi Jimin için iyi biri değildi. Kimse için değildi.
''Taehyung sevecen ve neşeli biri. Ondan örnek verme.'' dedi ardından hızlıca.
Haklıydı. Taehyung her ne kadar ağır başlı biri de olsa sevgisini de nefretini de kolayca belli edebiliyordu. Ama Yoongi, Taehyung gibi değildi. Açıkcası kimden hoşlandığını ya da kimden nefret ettiğini anlayamıyordum. Hep yüzü asık, sözleri sertti.
''Jimin-''
''Ya birine aşık olup olmadığımızı nasıl anlarız?''
O kadar hızlı konuşuyordu ki kalabalığın gürültüsünden zar zor duyabilmiştim onu.
''Kalp atışların hızlanır, midende kelebekler dolaşır... Klasik şeyler işte.''
''Midemde dobermanlar koşturuyor.''
Söylediğiyle ikimiz de gülmeye başlamıştık. Eh, Jimin'in üzüntüsü de bu kadar sürüyordu. Canı yansa da artık bunu belli etmeyecek gibiydi.
''Gidip yiyecek bir şey-''
''Ona aşık mı oldun?'' diyerek sözünü kestim.
Bu soruyu sormak için çok geç kalmıştım. Elbette Yoongi'ye aşık olmuştu. Sadece çok fazla şey yaşamıştık ve Yoongi de romantik biri değildi. Jimin'den ne kadar hoşlanırsa hoşlansın hiçbir zaman araları Jimin'in istediği gibi olmayacaktı.
Sessiz geçen dakikalardan sonra cevap vermek yerine yanımdan kalkıp gitmişti.
Üzerinde bin bir türlü yiyeceğin bulunduğu masaya bakınan Jimin'i izleyemeye başladım. Buraya düştüğümüzden beri kilo vermişti. Mısır'ın yemekleri pek Jimin'e göre değildi. Benim aksime önüne koyulan her yemeğe burun kıvırıyordu.
''Arkadaşın için mi endişeleniyorsun?''
Daha önce görmediğim bir kadın uzun, gösterişli elbisesinin uçlarından tutarak usulca yanıma oturdu. Hareketlerinde daha önce görmediğim tarzda bir zarafet vardı. Ve metrelerce öteden alabileceğiniz, çok hoş bir kokusu da vardı. Bir an büyülenmiş olabileceğimi bile düşünmüştüm.
''E-Evet.'' dedim koca gözlerle ona bakmaya bir son verip.
Onun kim olduğu çok merak ediyordum.
''Aşk, en keskin bıçaktan daha tehlikelidir.'' dedi, masadaki kadehlerden birini eline alarak incelemeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Semi-Gods of Egypt - Yoonmin
Hayran Kurgu''Bana Horus'un gözünü getirin, ben de sizi evinize yollayayım.'' | Devamı: Semi Gods Among Us Yan Hikaye: Children of the Gods