19. BÖLÜM

17.7K 703 6
                                    

"Gülce! Kızım ne oldu sana?" Yıldız Hanım bahçe kapısından giren genç kızın halini görünce elindeki işi kenara fırlatıp oturduğu yerden kalkmış, Gülce ve Mete'nin yanına gelmişti. 

"Önemli bir şey yok Yıldız Yenge, telaş yapma." dedi karşısındaki kadını rahatlatmak için.

"Ne demek bir şey yok kızım, perişan haldesin. Kaza mı yaptınız, kavga mı ettiniz ne oldu?" 

Yıldız Hanım endişeyle sorularını sıralarken Mete genç kızın kolundan çıkmadan az ileride duran masanın etrafındaki sandalyelerden birine oturmasına yardım etti. Aslında yolda gelirken çok kötü hissetmiyordu kendini, yardımsız yürüyebilirdi ama Mete'nin onun için endişelenmesi ve ilgisi o kadar hoşuna gitmişti ki belki birazcık naz yapmış olabilirdi. Sandalyeye otururken dar pantolonunun  dizlerine sürtmesiyle canı yansa da sesini çıkarmadı bu defa. Yıldız Hanım zaten panik olmuş haldeydi, daha da endişelendirmek istemedi. Merakını gidermek için de olanları anlatmaya başladı.

"Ormanlık yolun çıkışındaki benzin istasyonunun yanında bir çay bahçesi var. Biraz dinlenip çay içmek için oraya gitmiştik. Mine'nin ağabeyleriyle karşılaştık." dediği anda Yıldız Hanım'ın ağzından sesli bir iç çekiş duyuldu. Aynı anda panikle konuşmaya başladı.

"Ay Alim'e bir şey mi oldu yoksa? Onlar neden gelmediler? Yoksa Mine'ye mi bir şey yaptı o adamlar?" diye bağırarak sordu. Gülce, önce onların iyi olduklarını söylemediğine pişman olmuştu. Kadıncağızı boşuna endişelendirmişti. Uzanıp Yıldız Hanım'ın ellerini avucunun içine aldı.

"Yengeciğim sakin ol. İkisi de iyi çok şükür. Mete'yle Ali ve çevreden gelenler o adamları bayıltana kadar dövdüler. Kimseye bir şey olmadı, birazdan gelirler." dedi aceleyle. Yıldız Hanım az da olsa rahatlayarak derin bir nefes çekti içine.

"Sen neden bu haldesin o zaman?" diye sordu üzerindeki Mete'nin gömleğiyle karşısında duran genç kızı incelerken. 

"Mine'yle ben tuvalete gitmiştik. Onlarla da ilk biz karşılaştık. Mine'yi zorla götürmeye çalıştılar, ben de onlara engel olmak istedim. Ama baş edemeyince bir fırsatını bulup Mete ile Ali'den yardım istedim." dedikten sonra bakışlarını Mete'ye çevirdi Gülce. Genç adamın başını başka yöne çevirmiş olsa da gerilen çenesinden ve yumruk yaptığı ellerinden yine öfkelendiğini anladı. Hele ki Yıldız Hanım'ın;

"Ah be güzel kızım sen niye baş etmeye çalışıyorsun adamlarla hemen haber verseydin ya Mete'ye ya da Ali'ye. Şu kaşının haline bak." demesi Mete'nin öfkesine tuz biber ekmişti. 

Gülce'nin gözlerinin önüne Mete'nin orman yolundaki hali gelince vücudunun yine yanmaya başladığını hissetti. Endişesiyle harmanladığı öfkesini dudaklarından çıkarırcasına öpmesi sonra o öpüşün tutkuya dönüşmesi, onu ilk öptüğü andan çok daha yakıcıydı Gülce'ye göre. Bakışı, dokunuşu, öpüşü o kadar sahiplenici ve duygu yüklüydü ki  genç adamın, neredeyse Mete'nin ona aşık olduğunu düşünecekti Gülce. Sonra Mine'nin söyledikleri geldi aklına, gözlerinden oku demişti. Acaba söyleyemediklerini bu şekilde mi gösteriyordu Mete? Yine de emin olamadı. Seviyorsa eğer onu yangınlara sürükleyen dudaklarından da duymak istedi genç kız.

Başını kaldırıp Mete'yle göz göze geldiğinde genç adamın, ne düşündüğünü anlamış gibi, yumuşayan bakışları ve parlayan gözleriyle karşılaştı. Saniyeler sonra ona uzattığı elini fark edebildi. Gülce'de sebebini anlamasa da elini uzatıp Mete'nin avucuna bıraktı. Mete, Yıldız Hanım'a dönerek;

"Yıldız Hanım endişelenmeyin artık. Ali'ler geldiğinde doktora gideceğiz zaten." dedikten sonra Gülce'ye baktı.

"İçeri geçelim de üzerini değiştir, dar pantolonla daha çok canın yanıyor." dedi. 

HAYAT ÖPÜCÜĞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin