37. BÖLÜM

12.8K 583 20
                                    

Evden çıkıp arabanın yanına ilerlerken Gülce arabayı kendisinin kullanmasını teklif etmeyi düşündü bir an, ama sonra Mete'nin verebileceği tepkiyi düşünerek vazgeçti ve yolcu tarafının kapısını açtı. Ayağının birini arabanın içine koymuş binmek üzereyken, Mete kolundan tutarak durdurdu.

"Gülce, arabayı sen kullanır mısın? Kolum ağrıyor biraz, zorlamasam iyi olur."

Gülce, birkaç saniye genç adama inanamaz gözlerle baktı. Tam da aklından geçeni söylemişti Mete. Kesin gönlünü almak için yapıyordu bunu, ama olsun. Hatasının farkında olup düzeltmek için birşeyler yapmaya çalışması bile bir gelişmeydi Gülce için. Gülümseyerek başını tamam anlamında salladı. Mete'nin ona uzattığı anahtarı alarak sürücü tarafına geçti. Aslında inatçı yanı 'fırlat anahtarı kafasına, yürü git' diyordu ama, yüreği el vermiyordu işte.

Sürücü koltuğuna yerleşip emniyet kemerini taktıktan sonra aynaları kendine göre ayarlayarak arabayı çalıştırdı. Mete ilk defa bir bayanın sürdüğü arabaya biniyordu ve Gülce'nin acemi olduğunu da bildiğinden biraz tedirgindi.

"Buradan sağa dön, sinyal vermeyi unutma güzelim." Gülce gayet rahat arabayı kullanmaya devam ederken yan bakışla Mete'ye bakarak gülümsedi.

"Çok gergin görünüyorsun, sakinleş ben iyi kullanırım merak etme." dedi tekrar yola odaklanarak.

"Yok canım gergin falan değilim. Sadece hata yapmaman için uyarıyorum."

"Sürekli ne yapacağımı söylersen ben de gerilirim. Hata yaparsam uyar olur mu?" dedi Mete'nin gergin olmadığına dair sözlerini duymazdan gelerek. Mete derin bir nefes alıp verdikten sonra;

"Peki, tamam." diyerek dikkatini yola vermeye çalıştı.

Mete'nin tarifiyle geldikleri yer şehirden yarım saat uzaklıkta, Karasu yolu üzerinde yemyeşil ormanı andıran bir yerdi. Arabadan indikten sonra Mete, Gülce'nin yanına gelerek elini kavradı. Genç kadın defalarca önünden geçtiği ancak ilk kez içine girdiği Acarlar Longozu'na görür görmez hayran kalmıştı. Konaklamak isteyenler için su kenarında bulunan bungalovları, piknik yapmak isteyenler için düzenlenmiş teras piknik alanları, sazlıklar içindeki deresi ve kıyı set gölü, tahta platform şeklindeki yürüme alanı, çeşitli ağaç türleri tek kelime ile muhteşemdi.

Mete, kendisinin varlığını unutmuş merakla etrafını inceleyen Gülce'ye çevirdi bakışlarını. Karısının yüzünde oluşan tatlı tebessümüyle evde yaşadıkları gerginliği üzerinden attığını düşünerek, tuttuğu elini bırakıp kolunu omzuna dolayarak vücudunu kendi vücuduna yasladı. Burnunu mis gibi şampuan kokan saçlarına sürterek derin bir öpücük kondurdu başına. Gülce de kısa bir anlığına bakışlarını Mete'ye çevirip gülümsedikten sonra tekrar çevreyi izlemeye devam etti.

"Daha önce gelmiş miydin buraya?"

"Hayır, ilk kez geliyorum." dedikten sonra Mete'nin yönlendirmesiyle tahta yürüş platformuna doğru ilerlediler.

"Dünyanın ikinci en büyük longozuymuş burası. Zengin bir bitki örtüsü var. Su menekşesi, su lalesi, su zambağı hepsi çok güzeldir. Ama en güzeli Haziran ayında açan rengarenk nilüferlerdir. Muhteşem bir manzara oluştururlar."

"Sen daha önce geldin sanırım."

"Evet, arkadaşlarla birkaç kez gelmiştik. Hatta gece de kalmıştık." İşaret parmağını uzatarak; "Bak şu karşıdaki bungalovlarda kaldık." dedi Mete. Gülce, bungalovlara doğru bakarken, 'yanında kızlar da var mıydı acaba?' diye aklından geçirdi. Bu düşüncesiyle de memnuniyetsizce yüzünü buruşturdu. Mete'nin geçmişte yaşamış olabileceği bazı şeyler yüzünden gereksiz bir kıskançlık içine girecek değildi ama pek hoşnut olduğu da söylenemezdi. En iyisi deşmemekti bu konuyu.

HAYAT ÖPÜCÜĞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin