26. BÖLÜM

14.8K 649 19
                                    

Serdivan'ın yukarısında geniş bir alana kurulmuş, Sapanca Gölü'nün enfes manzarasını gözler önüne seren Kampüs'e geldiklerinde Mete, arabayı Gülce'nin okuduğu binanın karşısındaki park alanında durdurdu. Genç kız yol boyunca gözlerini tekrar parmağına geçmiş olan yüzükten ayıramamıştı. Mete de bunu farketmiş ve aklından ne geçtiğini deli gibi merak etmişti. Ancak tüm dikkatini ona vermek istediğinden gidecekleri yere varana kadar birşey soramamıştı. Arabanın durmasıyla Gülce bakışlarını Mete'ye çevirdi.

"Vaktin varsa konuşalım mı biraz?" diye sordu Mete.

"İlk dersi kaçırdım, diğerine de yarım saat var daha. Vaktim var yani. Sen işe geç kalmıyor musun?"

"Gecikeceğimi haber verdim, hadi gel şurada oturalım biraz." derken az ilerideki ağaçlık alanı gösterdi. Gülce de başını sallayarak onayladıktan sonra birlikte arabadan indiler. Mete, genç kız yanına gelince elini kavramış, oturacakları yere kadar o şekilde yürümüşlerdi. Gülce, aylar geçmesine rağmen Mete'nin her temasında hala heyecan duyuyor, kalbi sıcacık bir hisle doluyordu. Ağaçların arasındaki bankın önüne geldiklerinde önce Mete oturdu ve Gülce'yi aralarında hiç mesafe kalmayacak şekilde yanına çekerek diğer elini de avuçlarının içine aldı.

"O şerefsiz gerçekten canını yakacak birşey yapmadı değil mi güzelim?" diye sordu, işiteceği cevabı gözleriyle de teyit etmek ister gibi dikkatle Gülce'nin gözlerinin içine bakarak.

"Hayır, hiç birşey yapmadı, daha çok ben onu tartakladım aslında." dedi yaptıkları aklına gelip muzipçe gülümseyerek. Mete, kolunu Gülce'nin omzuna dolayarak şakağına uzun bir öpücük kondurdu.

"Cesur sevgilim benim." diyerek Gülce'nin gülümsemesine karşılık verdi. Mete'nin ağzından ilk defa duyduğu 'sevgilim' kelimesiyle Gülce'nin kalbi kanatlanıverdi. Gülümsemesi yüzüne yayılırken;

"Sen neden geciktin peki, çıkmak üzereyim demiştin?" diye sordu.

"Arabanın su deposunda su kalmamış, onunla uğraştım." dedi sinirle. "Özür dilerim, biraz daha gecikseydim sana vuracaktı. İşte o zaman gebertirdim o herifi." Az önce sakinleşmeye başlayan siniri tekrar tepesine çıkmıştı genç adamın. Gülce, sevdiği adamın Kenan'a attığı yumruklar yüzünden berelenen ellerinin üzerini şefkatle okşarak sakinleştirmeye çalıştı.

"Özür dilenecek birşey yok, sonuçta bilemezdin böyle olacağını. Benim asıl anlamadığım bana, ' Mete'yle sözü atmışsın, bundan sonra seni kimse alamaz elimden' dedi." Mete'nin kasılan bedeninden dile getirdiği cümleden dolayı rahatsız olduğunu anlasa da aklındaki soruyu gidermek için devam etti. 

"Üç ay önce olanları biliyor ama barıştığımızı nasıl bilmiyor?" Mete derince bir nefes alıp eliyle saçlarını karıştırdı. Kenan ortadan kaybolduktan sonra Gülce'nin ne kadar rahatladığını, eski neşesinin yerine geldiğini görünce onu korkutmamak için olanları anlatamamıştı. Ama şimdi anlatmaktan başka çaresi kalmamıştı.

"Kenan'ın iş yerine gidip, onunla kavga ettiğim günü biliyorsun." dedikten sonra Gülce'nin onaylamasını bekleyerek kısa bir ara verdi sözlerine. Genç kızın başını sallayarak onaylamasıyla devam etti.

"Odasında güvenlik kamerası varmış. O gün ben çıktıktan sonra görüntüleri polise verip kendisini gasp etmek için orada bulunduğumu söyleyerek şikayetçi olmuş. Ertesi gün fabrikaya bir polis ekibi gelip beni sorgu için aldılar. Olan biten herşeyi anlattım, neyse ki kameralar sesli kamera olduğu için aramızda geçen tüm konuşmaları dinleyebilmişler. Gerzek herif kameraların sesleri de kaydettiğini bilmiyormuş. Bu sayede Kenan'ın yalan şikayette bulunduğu ortaya çıktı. Beni, ifademi aldıktan sonra sözlü uyarıda bulunarak serbest bıraktılar ama Kenan tutuklandı." Gülce, Mete'nin anlattıklarını kalbi küt küt atarak soluksuz dinlerken araya girdi.

HAYAT ÖPÜCÜĞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin