45. BÖLÜM

12.3K 566 8
                                    

Gecikme için herkesten özür dilerim. Aile içindeki sağlık sorunlarından dolayı üzücü ve zor zamanlar geçirdim. Bir türlü kafamı toparlayamadım ve elim tuşlara gitmedi. Umarım bu yeni bölümle, biraz kısa olsa da gönlünüzü almayı başarırım. İyi okumalar :)

*******************************

Gülce ayna karşısındaki görüntüsüne memnuniyetsizce bakarak dudaklarını büzdü. Hamileliğinin son aylarının getirisi olarak iyice büyümüş karnının üzerine elini koyarak hafifçe okşadı. Aldığı kilolardan her hamile kadın gibi o da pek hoşnut değildi. Bebeğinin haberini ilk aldığında dokuz ay çok uzun bir zaman gibi gelmişti genç kadına. Oysaki Ali ile Mine'nin düğünü, Metin Abisi'yle can arkadaşı Elvan'ın düğünü derken su gibi akıp geçmişti zaman.

O günleri düşününce gülümsemesine engel olamadı Gülce. Düşük tehlikesi geçirdiği dönemde Trabzon'a düğüne gitmemesi için Mete'nin yapmadığı kalmamıştı. Hem kalbini kırmamak için açıkça 'gidemezsin' diyememiş hem de engel olmak için türlü bahaneler türetmeye çalışmıştı genç adam. Önce işlerini bahane etmişti mesela. Ancak Gülce ailesiyle birlikte gidebileceğini, onun da işlerini halledip düğün günü gelebileceğini, gelemezse de kendisinin özürlerini ilettiğini bildireceğini söylemesiyle Mete bozguna uğramıştı. Sonra ki bahanesi ise hastalık olmuştu genç adamın. Gidecekleri günün sabahı akşamdan hiçbir şeyi olmayan adam birden hasta olduğunu, yataktan çıkamayacağını söylemişti. Gülce endişelenerek anladığı kadarıyla ateşini ölçmüş, boğazına bakmış ancak pek birşeyi yok gibi gelmişti genç kadına. Sonra ise aklına gelenle açmıştı ağzını yummuştu gözünü.

"Numara yapıyorsun değil mi? Hasta falan değilsin sen." diye çıkışmıştı Mete'ye. Genç adam renkten renge girerken hemen inkara kalkışmıştı.

"Yok hayatım gerçekten hastayım. Ateşim olmayabilir ama karnım... karnım ağrıyor. Apandisit falan olabilir, yolculuk esnasında patlarsa hayati tehlike olur güzelim. İster misin sen kocanın hayatının tehlikeye girmesini? Gitmeyelim biz en iyisi Trabzon'a. Arar, özür dileriz, anlayışla karşılarlar." diyerek saçmalamanın dibine vurmuştu Mete.  Gülce artık sabrının sonuna gelmiş, burnundan soluyordu duyduklarıyla.

"Tamam, apandisit öyle mi? Yürü hastaneye gidiyoruz. Ama eğer ki hiçbir şeyin yok derse doktor elimden çekeceğin var Mete bilmiş ol. Biri kuzenim diğeri manevi kardeşim, bebek tehlikeye girer diye düğünlerine gitmemi engellemeye çalışıyorsan ve ben o düğüne gidemezsem seni asla affetmem. " diyerek son noktayı koyup gardolaptan Mete ve kendi için kıyafet çıkarmaya başlamıştı.

Gardolabın yanındaki valizine gözü kaydığında sinirleri daha da bozuldu genç kadının. Gerçekten hasta olsa can kurban ama numara yapıyor olduğunu bilmek deliye çevirmişti Gülce'yi. Dolaptan aldığı kıyafetlerle arkasını döndüğünde Mete'yi burnunun dibinde bulmuştu. Suçlu çocuklar gibi gözlerini önce yere sonra da genç kadının gözlerine çevirmişti Mete.

"Gerek yok hastaneye gitmeye, birşeyim yok benim." diye mırıldanmış, sonra da kollarını Gülce'nin beline dolayıp sımsıkı sarılmıştı.

"Ne yapayım güzelim, ödüm kopuyor sana ya da bebeğimize birşey olacak diye. Trabzon yakın yer mi? Buradan İstanbul'a, İstanbul'dan uçakla Trabzon'a oradan arabayla köye... bir dünya yol. Yorulursun, sarsılırsın, midem bulanır, sancılanırsın... bir sürü şey olabilir. Tabii ki ben de Ali ve Mine'nin yanında olmak istiyorum, onlar benim için de değerliler ama bunları düşündüğümde de endişelenmeme engel olamıyorum." diyerek kendini biraz geri çekip Gülce'nin gözlerinin içine bakmıştı. Genç kadın sonunda kocasının derdini açıkça söylemesiyle , hem de böyle samimice 'ödüm kopuyor' demesiyle yumuşamıştı biraz. Ama yine de o düğüne gidecekti.

HAYAT ÖPÜCÜĞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin