12. BÖLÜM

17K 803 18
                                    

Gülce sabah ezanla beraber kalktı yatağından, zaten doğru düzgün uyuduğu da söylenemezdi. Gece boyunca düşünmüş Mete'den mümkün olduğunca uzak durmaya karar vermişti. Dünkü yaptığı şey genç kızı çok kırmıştı. O an, ilk başta çok şaşırsa da sonradan Mete'nin ona karşı birşeyler hissettiğini o yüzden öptüğünü düşünerek karşılık vermiş, kendini tamamen daha önce tatmadığı duyguların hakimiyetine, Mete'nin onu saran kollarının, tadını doya doya özümsediği dudaklarının hükmüne bırakmıştı. Buyüzden kendine de kızgındı ya zaten. Onu hep küçük bir kız çocuğu gibi gören, alay eden bir adamın ondan hoşlanmaya başladığını zannetmek tam bir aptallıktı. Şimdi ise kendini saçma bir sebep için kullanılmış, küçük düşürülmüş hissediyordu. Kalbine aldığı darbenin ağrısıyla yine gözleri doldu Gülce'nin. Ama tekrar ağlamaya başlamanın hiç sırası değildi. Gözlerindeki şişlikler bile hala duruyorken yeniden ağlarsa eğer bu gidişle yüzü tanınmaz hale gelecekti. Bir an önce kalkıp hazırlanmalı Mete gelmeden, gelirse tabii, evden çıkmalıydı.

Yatağını topladıktan sonra aceleyle rastgele dolabından aldığı pantolon ve gömleği üzerine giydi. Saçlarıyla uğraşacak hali olmadığından tepesinde salaş bir topuz yapıp çıktı odasından. Ev halkının uyanmasına daha vardı. O yüzden kendi için sandviç  hazırlayıp yanına da meyve suyu doldurdu. Aslında canı hiç yemek istemiyordu ama yemezse de, daha büroya varamadan kan şekeri düşer titremeye başlardı. Birkaç lokmada olsa yemek için kendini zorlarken mutfağa giren nenesiyle irkildi.

"Nene?"

"Günaydun Gülce. Hayirdur erkencisun?" dedi yaşlı kadın Gülce'nin yanındaki sandalyeye otururken.

"Büroda çok işim var bugün o yüzden erken gideceğim biraz nene" dedikten sonra elindeki sandviçten bir ısırık aldı. Genç kızın sıkıntılı hali Meryem Hanım'ın dikkatinden kaçmadı. Dün akşam yemekte de bir tuhaftı zaten. Elini uzatıp tpuzundan çıkıp yüzüne düşen bir tutam saçını kulağının arkasına sıkıştırdı torununun.

"De bakayim bağa ne derdun vardir da solmiştur o gül yüzun?"

"Yok bir derdim nene onu da nerden çıkardın?"

"Ha sen benum gözüme bak bakayim kaçarmi benden." Gülce bilirdi nenesinin ne keskin gözlü ne cin fikirli olduğunu o yüzden inkar etmedi daha fazla.

"Mete'ye canım sıkıldı nene."

"Ha ne yapti da uzdi senu eşşeğun evladi. Tovbe tovbe babasinu tenzih edeyrum." İçinin darlığına rağmen nenesinin sözleri gülümsetmişti genç kızı. Her sıkıntısında ne yapar eder derdine derman olamasa da yüzünü güldürür sıkıntısını hafifletirdi. Başını önüne eğerek cevapladı nenesini.

"Mete beni öptü nene."

"Uyyy ateş bacayi sardi desene kizum." dedi Meryem hanım sevinçle. Evdekilerin duymaması için de elinden geldiğince sessiz konuşmaya çalışıyordu. Zira oğlu duyarsa kıyamet kopardı.

"Yok nenem öyle değil. Kenan benim için ileri geri konuşmuş, yani onunla benim şey yaptığımızı ...işte... öpüştüğümüzü söylemiş galiba."

"Bak sen pok yiyenun evladina. Hay siçanlar kemirsun onun namuzsuz diluni."

"Mete de söylediğinin doğru olup olmadığını test etmek için öpmüş beni. Yani beni sevdiğinden falan değil. Çok kırıldım nenem. Kenan'la aramda birşey olmadığını o kadar söylememe rağmen hem bana güvenmedi hem de duygularımla oynadı. İstemem bir daha yakınımda onu nene." derken gözleri doldu Gülce'nin. Meryem Hanım kollarını açıp Gülcenin bedenine sardı. Saçlarını öptü okşadı şefkatle. Ne kadar istemem yanım da desede çoktan Gülce'nin gönlünün Mete'ye düştüğünü anladı yaşlı kadın. Sevinse mi  bu olandan dolayı torununun haline üzülse mi bilemedi. Ama madem öptü Mete de boş değil demek ki Gülce'ye diye düşündü.

HAYAT ÖPÜCÜĞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin