38. BÖLÜM

12K 579 26
                                    

Yarı dönem tatili başladığından beri ev hanımı modunda takılıyordu Gülce. Sabah erkenden kalkıyor kahvaltı hazırlıyor, Mete'yle birlikte kahvaltı yaptıktan sonra onu işe geçiriyor, keyif çayını eline alıp televizyon karşısına geçerek Müge Anlı'yı izliyor, kah üzülüp kah kızarak zaman zaman söyleniyordu. Program bittikten sonra da evi silip süpürüyor, Elvan ya da Mine uğradıysa onlarla birer kahve içiyor ve akşam üstü de akşam için yemek pişiriyordu.

Bugün de mahalleden arkadaşları Nazlı, Ayşe ve Sevda geleceklerdi oturmaya.

Mete'ye geçirir geçirmez mutfağa girip ikramlıklarını hazırlamaya başlamıştı Gülce. Temizliği bir önceki gün yaptığı için o işle uğraşması gerekmeyecekti neyse ki. Elvan sabah erkenden gelip yardım edeceğini söylemişti ama hala gelmediğine göre, Gülce onun uyuyakaldığını düşünmeye başlamıştı. Yarım saat içinde gelmezse eğer telefon edip uyandıracaktı. Bir saat önce mayaladığı hamurunu üzerindeki örtüyü kaldırarak kontrol etti. Muhtemelen bir saat daha beklerse istediği kıvama gelecek gibiydi. Fırından çıkardığı tatlısının ağdasını dökerek masanın üzerinde soğumaya bıraktı. Patates salatasının malzemelerini hazırlamak için buzdolabını açtığı esnada kapının zili çaldı. Buzdolabını kapatarak kapıya yöneldi bu kez.

"Sonunda gelebildin, hani erken gelecektin?" diyerek yeni uyandığı ve uyanır uyanmaz koşturarak geldiği hafif şiş gözlerinden ve tam olarak toplayamadığı saçlarından anlaşılan Elvan'a sitemle söylendi.

"Dur Gülce, iki dakika soluklanayım öyle söylen." derken bir yandan da ayakkabılarını çıkarıp kendini mutfaktaki sandalyenin üzerine bıraktı.

"Hayırdır beşik mi salladın gece, bu halin ne?" Gülce'nin sorusuyla Elvan aptal aşık gibi sırıtmaya başladı.

"Beşik sallamadım ama uykusu kaçan sevgilime telefondan refakat ettim diyebilirim. Gece uyumayınca sabah da uyanamadım haliyle." Gülce arkadaşının bu haline kıkırdamadan edemedi.

Metin, ne yapmış etmiş Elvan'ın da ailesinin de gönlünü almıştı. Tabii bunun için Elvan'ın babası tarafından biraz hırpalanmıştı da ama ona göre Elvan'a giden her yol mübahtı. Haftasonu hep beraber gidecek Elvan'ı Metin'e isteyecekler ve söz keseceklerdi. En kısa zamanda da düğünleri olacaktı. Bu mahallenin adeti galiba diye düşündü Gülce, söz kesildiği gibi fazla beklemeden nikahı kıyıvermek. Onların geldiği şu duruma hala inanamıyordu. Ne çok üzülmüş , gözyaşı dökmüştü arkadaşı. Ama şimdi çok mutluydu ve bunu da gülen yüzü ışıl ışıl parlayan gözleriyle etrafına anlatıyordu.

"Mine de gelmeyecek miydi?" diye sordu Elvan, Gülce'nin toplamadığı kahvaltı masasındaki kahvaltılıklardan atıştırırken.

"Gelecekti ama sabaha karşı Ali gelmiş, kapıya dayanmış. Onu dinlesin diye resmen yalvarmış, Mine'ye kalsa dinlemezmiş ama annemle babam Ali'nin haline acıyıp Mine'yi ikna etmişler konuşması için. Şimdi de beraber dışarıdalarmış, konuşuyorlarmış."

"Şu bar çıkışı çekilen görüntüler meselesi değil mi? Yazık kıza ya, futbolcu sevgilisi olmak da zormuş vallahi. Kim sorarsa sizden önce evleneceklerdi neden evlenmediler? Çıkan haberler doğru olmasın sakın?" diye aklındakini söyledi Elvan. Gülce cevap vermeden önce bir süre düşündü.

"Evlilik meselesi kamptı, antrenmandı, maçtı derken gecikti diye biliyorum ama başka bir sebep var mı işte onu bilmiyorum. İnşallah magazinde yazıldığı gibi değildir Elvan yoksa Mine yıkılır, ailesinden de koptu zaten, Ali'ye çok güvenmişti hepten yalnız hisseder kendini."

"İnşallah arkadaşım, çok sevdim ben Mine'yi. Temiz kalpli pırlanta gibi bir kız. O Ali barlardaki kaşarlar yüzünden bu kızı bırakırsa eğer tüh onun kalıbına." diye sinirle söylendi Elvan. Haksızlığı hiç tahammülü yoktu genç kızı. Metin'i de buyüzden reddetmemiş miydi zaten aylarca? Neşe'yle Metin'in ayrılmalarına kendisinin sebep olduğunu, başkasının üzüntüsü üstüne mutlu olamayacağını söyleyip durmuştu. Taki Metin onu kolundan tutup Neşe'nin bir başkasıyla olan nişanına götürene kadar.

HAYAT ÖPÜCÜĞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin