"
Karanlıkta kaldığımız da bizi ve kaldığımız yeri aydınlatmak için ışığı bulmak pahasına uğraşırız. Bunu yaparken etrafımızda ki her şeyi dağıtırız. Ben ışığımı kaybettim. Ve bu ışığı bulabilmek için herkesi ve her şeyi dağıttım, kırdım. En çok da kendimi parçaladım ve herbir parçamı savurdum. Bundandır bir daha toparlanamamam. Bundandır bir daha ayağa kalkamamam.Gözlerimi birkaç kez ışığa alışması için kırptım. Kapının sesi kulaklarım da yankılanırken kaç saattir uyduğumu merak ettim. Sabah eve geldiğimden beri uyuyordum. Emir neredeydi? Emin değildim ama dün gece olanlardan sonra aramızda kuvvetlenen bağı inkar edemezdim. Neydik biz şimdi? Suç ortağı mı? Durmaksızın çalan zil yüzünden derin bir nefes alıp yatakta oturur vaziyete geçtim. Üzerimde hala o rahatsız elbise vardı ve saçlarım yüzümün her yerindeydi. Yalpalayarak kapıya ulaştım.
"Hey, neredesin? Kapıya kaçıncı kez vuruşum?" Karşımda Ceyda'yı görmeyi beklemiyordum. Ellerimle saçlarımı dağıtıp esnedim. Onu o geceden beri görmüyordum ama iyi göründüğünü söylemeliydim. Çantasından bir paket çıkarıp koltuğa yerleştiğin de bende yanına kuruldum. "Bu halin ne? Berbat görünüyorsun. Gece bir yere mi çıktınız?"
Konuşuyor, konuşuyor ve konuşuyordu. Ona bir şey söylemeli miydim? Emin olamadım. Çünkü Emir bu konuda bir şey söylemişti. Sahi o neredeydi?
"Neyse. Emir'in işi varmış. Çıktı. Giderken emin olamadım ama sanırım yine yüzüğünü takmış. Uzun zamandır görmemiştim. "
"Yüzük?" O kadar hızlı konuşuyordu ki yetişemiyordum.
"Evet, bilirsin işte. Alyans." Dediğin de yüzüm belirgin bir şekilde gerildi. Emir evlilik yüzüğünü mü takmıştı? Bunu neden yaptığını anlayamadığım için sessiz kalmayı tercih ettim. "Yer misin?" Elinde ki paketi bana uzattı.
"Oda ne?"
"Solucanlı jelibon. Denemelisin çok güzel." Dediğin de ona suratımı buruşturdum. Paketi gözümün önünde sallamaya devam edince içinden bir tane aldım. Kafamın içinde ki kazan durmadan kaynıyordu ve odaklanamıyordum. Ceyda iyi görünüyordu. Geçen gece olanları unutmuş gibiydi, yada usta bir yalancıydı. Bunu da sorgulamadım.
"Neden solucan?"
"Çünkü Barış'a benziyorlar. Kafasını koparıp yediğim de çok rahatlıyorum." Dedi ve bunu söylerken dediklerini yaptı. Elimde ki jelibonu yavaşça masanın üzerine bıraktım. Tanrım.
"Geçen gece olanları atlattınız sanıyordum." Kesinlikle derdim ima değildi ama konu ben olunca kelimeler birer zehirli oka dönüşüyordu. Bu yüzden Ceyda biraz sessiz kaldı. Ne yalan söyleyeyim kendimi biraz kötü hissettim. Önce telefonla bir yeri arayıp pizza siparişi verdi. Sinirlendiğin de veya üzüldüğünde bir şeyler yiyen insanlardandı sanırım. Bunu ona yordum. Sonra bakışlarını bana döndürdü.
"Senin çakma sarışın arkadaşının musluğu bozulmuş ve benim çakma tamirci eski kocamı aramış. Numarasını nereden bulduğuna girmiyorum bile. " diye söze başladığın da yerimde rahatsızca kıpırdandım. Konu Tesa olunca kendimi onun velisi gibi hissediyordum. "Sen musluğu yapacağım diye daha da boz ve her yere su fışkırt." İki elini birbirine vurarak ne kadar da tesadüfi bir olay yaşadıklarını film vari bir şekilde anlatılıyordu. "Sonra elbiseler çıkar, üzerlerine bornoz giyerler falan, yersen." Gözlerini devirdi.
"Yemedin mi?" Gerçekten Barış bunları mı söylemişti?
"Bende onu yiyecek göz var mı? Sadece yemiş gibi yaptım ve Barış'ı serbest bıraktım. Eğer avını yakalayacaksan önce onu serbest bırakıp sana güvenmesini sağlayacaksın!" Ona gözlerimi büyüterek baktım. Eski kocasına taktığı başka lakap var mıydı, merak etmesem iyi olacaktı. Yorgundum ve kafamın içi çöplük gibiydi. Emir'in yanında kaldığımdan beri çok fazla sorunla uğraşıyor ve hiçbirinin de benimle alakalı olmaması beni fazlaca şaşırtıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaramızda Kalsın ♣️
Novela JuvenilTamamlandı ✔️ "Bu kitabı; 24 yıllık hayatım boyunca, içimde sürekli takılıp düşen o küçük kıza ithaf ediyorum."