İhanet.. Bölüm 12

2.1K 106 17
                                    

"
Acı vücuda bir kez nüfus ettiği zaman, yakamızı bırakmazdı. Her türlü yolu dener bir şekilde bizi kendine alıştırır ve onunla yaşamaya zorlardı. Acı; zorbaydı. Bizi küçümser, hor görürdü. Gücümüz ona yetmediğinden bize de kabullenmek düşerdi.

Kafamın içi kan revan olduğu bu saatler de, hayatımın en büyük aptallığını yaptığımı farketmem uzun sürmedi. Sanki biri kızgın demiri kafamın orta yerinden saplamış ve mideme kadar indirmişti. Bu yaptığım berbattı ve kesinlikle listemden silinecekti.

Gözlerimi acı içinde açmaya çalıştım ama sanki litrelerce içki içmişim de bir yerler de sızıp kalmışım gibi hissediyordum ve başımın içinde zonklayan bir şey vardı. Elimle kafamı bastırıp acıyı duymamaya çalıştım ama imkansızdı. Bu kalbimin ağrısından bile daha kötüydü. Yatakta doğrulamayı başardığımdan sonra bir kaç adımda banyoya ulaştım. Aynada ki berbat halimi görmezden gelerek yüzüme soğuk suyu boca ettim. Sonra bununla yetinemeyip üzerimdekilerle soğuk duşun altına girdim. Tenim yanıyordu. Saat kaçtı? Ondan bile haberim yoktu. Islak kıyafetlerimi sepete atıp üzerime giyecek bir şeyler aradım ama hiçbir kıyafetim burada olmadığını farkedince kendime küfrettim.

Dolabın kapağını açtım ve bir sürü kıyafet görünce gözlerimi kırpıştırdım. Sanki bir çöldeydim ve serap görüyordum. Sonra burnuma tatlı bir koku çarpınca elbiseleri yavaşça kokladım. Bunlar daha önce kullanılmışa benziyordu. Sanırım Hayal'e aitti. Bu yüzden dolabın kapağını hızla kapatıp hiç görmemiş gibi yaptım. Etrafa bakıp üzerime geçirecek bir şeyler ararken koltuğun üzerinde Emir'in gömleğini  gördüm. Beni buraya o mu getirmişti? Dudaklarımı dişleyip gömleği üzerime geçirdim ve sadece popomu örtmesi beni biraz rahatsız etti ama başka çarem yoktu. Kıyafetlerimle duş almak gibi bir aptallık yapmıştım. Hemen bir beş dakika önce.  Saçlarımı yukardan toplayıp pintiyi aramaya koyuldum. Hiç ses yoktu ve bu iyiydi. Emir'i görmek istemiyordum. Muhtemelen bana çok kızmış olmalıydı.

Mutfağa gidip mama kabı olarak kullandığım tabağa baktım ve pintiyi oralarda bulamayınca salona yöneldim. Gözlerim yerde oturan Emir'i görünce biraz onu izledi. Bağdaş kurmuş önünde ki bilgisayarda bir şeyler yapıyordu. Tam geri adım atacaktım ki kafasını kısa bir süre de kaldırıp bana baktı. Yorgunluğu gözlerinden okunuyordu. Uyumamış mıydı? İstemsizce gözlerim dışarıya kaydı ve havanın karanlık olduğunu gördüm.

"Kaç saattir uyuyorum?" Yabancı çıkan sesim yüzünden yutkundum. Emir kafasını bilgisayara tekrar çevirmeden hemen önce üzerimdekileri farketti.

"Dün gece yaptığın o aptallıktan beri." Soğuk sesi bir anda beni dondurmaya yetmişti. Bilgisayara yaptığı baskıyı duyabiliyordum. Tuş sesleri aramız da ki gerginliği körüklüyordu.   Ağzımı açıp bir şey söyleyecekken kedimin mırıltısıyla gözlerim Emir'in kapüşonuna kaydı. Gözlerimi kırpıştırıp durumu anlamaya çalıştım. Pinti şuan Emir'in şapkasının içindeydi.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yaramızda Kalsın ♣️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin