Bölüm-6 ''Sarılabilir miyiz?''

126 10 22
                                    

Arkadaşlar sizi beklettiğimiz için özür dileriz. Sınav haftası dolayısı ile ne yazık ki geçe kaldı. Multimedya: Eser Güzeloğlu...

Kalptir bu, ota boka konar derler ya. Burçak kızımızın kalbi, hem ota hem boka konmuştu.

Ama henüz kimin ot kimin bok olduğunu bilmiyordu. Kafası çok karışıktı. Biri hayatına, iyi niyetiyle girmiş, biri de aniden sebepsiz yere girmişti işte. Belki de, söylese Yağız'a duygularını, hayatında her zaman olduğu gibi reddedilecek, herkesin dilinde yine alay konusu olacaktı. Burçak bunu istemiyordu. Bir kere olsun, dikkat çekmek, bir kere olsun sevdiğinin onu sevmesini istiyordu. Korkuyordu. Yine, yeniden kırılmaktan ve gururunun incinmesinden... Hani derler ya hayatının aşkı aniden girer hayatına, belki de bu yabancı da öyleydi. Bu yaşta ne aşkı? Of be küçük, saçmalama dersiniz belki ama Türk dizileri, Wattpad kitapları, yabancı diziler hayatında ve düşüncelerinde büyük bir etki yaratmış olmalıydı. Belki de soruyorsunuzdur, Burçak ne oldu da bu kadar korktu reddelimekten soruyorsunuz belki. Birini sevmişti.. Ne yapacağını bilememişti. Eli ayağı birbirine girmişti ve yine sonunda her şeyi mahvetmişti. Yine aptal durumuna düşmüştü. Kırılmıştı. Ama tabiki insanlar bunu anlamamış, ve onunla alay etmişlerdi. Belki de bu sefer farklı olur diye düşündü dersi dinlerken. Belki de bu sefer sevilme duygusunu bende bilirim, belki bende hissederim, belki bende mutlu olurum.. '' Burçak, düşüncelere dalmış, zilin sesini bile duymamıştı. Derin düşüncelerden, Nova'nın cırtlak sesiyle uyandı. ''Hooop! Sana diyoruz kardeeş.'' Nova'nın sesi, tır şoförü Mahmut Abi gibi çıkmıştı... Zaten Nova'nın ruhunda da tır şoförcüsü ruhu vardı. Burçak, Nova'nın bu ses tonuna gülmemişti. İlk kez, bir şeye gülmemişti. Buna kendisi dahi şaşırmıştı. Ve Nova ile İz yanında kahkahalara boğuluyordu. Bir yandan da Nova, ''Bak görün, ben mezun olduktan sonra okulu ziyarete tırımla gelicem. Ağzımda da bir sigara.'' Burçak, işte buna çok gülmüştü. Arkadaşının bu cool tavırlarına bayılıyordu ve hemen neşesi yerine gelmişti. Nova, Burçak ve İz'e yine yalvaran bakışlarla bakmaya başlamıştı. Tabi, İz bu bakışlara dayanamadı ve Nova'ya tokadı yapıştırdı. Normal insanlar, Oyy kıyamaam bakışları atar ve ne olduğunu sorardı. Ama, bizim kızlar farklıydı. Nova yüzünü buruşturdu ve isyan etmeye başladı. ''Ağzına sıçayım nabıyooon? Yanağım gitti. Tam bir köpeksin yani!!'' İz, Nova'nın bu karşılığına kahkahayı bastı ve özür diledi. Gerçekten ama gerçekten değişik ve ters harakatlerde bir numaraydılar.

Nova ile İz koridorun başındaydılar ve camın önünde çekik gözleriyle arkadaşları ile şakalaşan Bulut görünüyordu. Nova çok heyecanlıydı. Teni bembeyaz olduğundan hemen domates olmuştu. Burçak, kafasını pencereye hafifçe çevirdiğinde okulun girişinde duran Erdi ve Eser'i gördü. Ve anında dibi düştü. Her tarafını heyecan kapladı ve Nova'nın varlığını bile unuttu. Sadece, dalıp gitti. Şuan dünya yansa umrunda değildi. Sadece ona bakmak istiyordu ki, biri ''Bakar mısın?'' diye seslendi. Sesin sahibine baktığında Bulut olduğunu gördü. Ve afalladı. Çünkü Bulut Nova'yı yerden kaldırmaya çalışıyordu. Burçak, Oha ne oldu bu kıza Allahım umarım hafızası falan gitmemiştir..'' diye içinden geçirdi. Nova saçmalamaya devam ediyordu. Gerçi her zaman ki mizahşörlüğü idi ama Bulut'un karşısında böyle saçmalamamalıydı. Nova, kalkıp Bulut'a mahçupça ve kırmızı bir şekilde teşekkür edip, Burçak'a 'senin kafanı kopartırım' bakışları atıp ilerlemeye başladı. ''Bak yere dibin düşmüş topla istersen. Allahım rezil oldum çocuğa... 1 km hızla kapıya kafa attım resmen. Kafa atma ustasıyım sanki. Bi de hobi olarak kafa atarım dedim çocuğa...'' Burçak dayanamayıp gülme krizine girdi. Gülmesini durduramıyordu.. Nova da bu hayvan gülüşlere dayanamayıp gülmeye başladı. Hatta bu yüzden de maça geç kalıyorlardı.. spor salonuna girdiklerinde gözleri ister istemez Eser'i aradı.. uzun uğraşlar sonucu en arkalarda arkadaşı ile sessiz bir şekilde izlediğini gördü. Ona olan hayranlığı giderek artıyordu ve buna engel olamıyordu. Arkasını döndüğünde ise Yağız'ı bir kızla sarılırken gördü ve buna inanılmaz bir şekilde umrunda olmamıştı. Maç bittiğinde, Eser ve Erdi nin inmesini bekledi. Ve ardından her zaman ki gibi ona bakmaya devam ederek merdivenlerden indi. Dönüş yolunda, okul mutluydu ve etrafa tezahüratlar atıyordu. Özellikle Gökmen ve arkadaşları, mutluluktan torpil atmakla meşguldü. İz Gökmen'i takip ediyordu ki, ayarsız arkadaş neredeyse torpili İz'in kafasına atıyordu. İz, korkudan titremişti ve Gökmen'in özür dilemesini bekliyordu. Ama Gökmen hiç oralı değildi ve tezahürata devam ediyordu. İz'in gözleri dolmuştu ve sadece yalnız kalmak istiyordu. Hemen koşarak orayı terk etti...

''Allah rızası için yalnız bırakmayın beni. Hemen şu kitabı bırakıp dönücez yemin ediyorum yaa. Valla çok heyecanlanırım ben lütfen..'' Burçak, elindeki kitabı kütüphaneye teslim etmesi gerekiyordu. Ancak, yine her zaman ki gibi İz ve Nova'nın tuvalete gitmesi gerekiyordu. Eser in mekanı olduğu için de, heyecandan tir tir titriyordu. İz ve Nova, Burçak'ı takmayarak koşup uzaklaştılar. Burçak da arkalarından sövmekle yetindi. Mecburen, tek başına yola düştü. Bir yandan bacakları titriyordu. Eğer bu halde biri ona laf atarsa, İyiyim sen nasılsınız demesi gibi saçmalamaktan korkuyordu. Kütüphanenin kapısının önüne geldiğinde derin bir nefes aldı ve kalbine daha fazla atmaması için yalvardı. 'Lütfen, bu seferlik orada olmasın'diye geçirdi içinden. Kapıyı açtığında, etraf sessizdi. Sadece kütüphane görevlisi vardı. Şans yüzüne gülmüştü. Ama bir bakıma da Eser'in burada olmasını ve onun gözlerinde kaybolmak isterdi. Elindeki kitabı yerine bıraktıktan sonra, yeni bir kitap aramaya koyuldu. Bir yandan da hayal kuruyordu. Mesela, eline aldığı rastgele bir kitapta, onun içinden Eser tarafından bırakılan bir not... Hayaller Eser, hayatlar boş boş kitaplara bakmak. Çok da oyalanmadan kitaplara bakmaya sürdürdü ve eline iki polisiye romanını aldı. Biri,John Verdon'un Aklından Bir Sayı Tut ve Jane Casey'in Sakın Hata Yapma. Gerçekten polisiye romanlarına bayılırdı ve bu iki kitabın arasından birini seçmek onun için çok zordu. İki kitabı da ayrıntılı inceledi. Kitapları incelemeye o kadar dalmıştı ki arkasında biri olduğunu fark etmedi. Kalın bir sesle irkildi. ''Yardımcı olabilir miyim?'' Sesin sahibine baktığında nefesi kesilmişti. Karşısında uzun boyu ile Eser duruyordu. Burçak, hiçbir şey söyleyemedi. Hem ağzını açmasıyla saçmalayacağını düşünüyor, hem de sadece Eser'in gözlerine bakmak istiyordu. Burçak için tam bir adam gibi adam modeliydi. Eser, Burçak cevap vermeyip dona kalınca, hemen konuya daldı.''Bence Aklından Bir Sayı Tut'u seç. Sana tavsiyem o yönde. Ayrıca bende serileri var. İstersen getirebilirim. Hem, sanırım polisiye seviyorsun. Bende çok severim polisiyeyi. Bu arada dilsiz falan mısın?'' Allah seni kahretmesin Eser, bozmasaydın olmazdı. Seni milletçe alkışlıyoruz.Burçak anında kıpkırmızı olmuştu ve bu sefer konuştu. Ama ağzından sadece, ''Sarılabilir miyiz?'' lafı duyuldu. Resmen, içine sıçmıştı ve oradan koşarak uzaklaştı. Yine bir anın büyüsünü bozmuştu. Kütüphaneden çıktığında, gözlerinden yaşlar süzülüyordu...

4 ElementHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin