BÖLÜM-12

65 2 3
                                    

Hello everyoneee!! Sizi çok beklettik biliyoruz... Ama biliyorsunuz ki hayat zor yani. Yoğunluktan yazacak vakit bulamadık ama sonunda yeni bölüm ile karşınızdayız. Umarım çok kızmamışsınızdır. Neyse sizi çok seviyorum ve öpüyoruuum.  Multimedya: Burçak Aslanoğlu 

Keyifli okumalaaaar!

Herkesin içinde bir acısı, kırgınlığı vardır elbet. Çoğu kişi bazen umduğunu alamaz hayattan. Bazen bitmiş tükenmiş hisseder. Ama en önemlisi, bu acıları azaltan, yanınızda birilerinin olmasıdır... Biz de öyleydik işte. Beraber olduk mu, hüzün falan kalmıyordu hayatımızda. Canımız yana yana gömsekte bazı acıları, beraberken sadece kahkahalarla gülüyorduk...

Kızlar İz'in evine geldiklerinde, Burçak kendini rahatça koltuğa bıraktı. ''Ha billaha yemin ediyorum geberdim. Başka bir şey demiyorum. Mafyayı ne hallere düşürdünüz?!'' Burçak bu sözleri söylerken, Nova da bir menopozlu teyze misali, yelleniyordu. ''Ay, ay bir fena oldum ben. Bir cam kapı açın valla terledim.'' İz ise sadece ben bunları tanımıyorum misali Burçak ve Nova'ya bakıyordu. ''Siz gerizekalı mısınız? Hayır yani aylardan Aralık. Menopoza falan mı daldınız bu yaşta? Bu hareketler ne? Mafyam ve tırcım lütfen kendinize gelin. Burçak soluklanarak, ''Hayır yani normalde asla mafya ruhum bunu yapmazdı. Nova yüzünden oldu resmen. Hayvan koşturmaya başladı eve gelene kadar ona ayak uydurayım derken bu hallere düştüm. Ay galiba ölüyorum ben hadi odana çıkalım..''

İz'in odasına çıktıklarında, hemen abur cuburlara gömülmüşlerdi bile. Burçak diyetteydi ancak, befefelerine ayak uyduruyordu. Yemekleri bittiğinde, İz'in odasını incelemeye koyuldular. Nova, bir fotoğraf fark etti. Fotoğrafta bizim çılgın kızımız İz ve bir çocuk dans ediyordu. Nova ve Burçak dedikoducu teyze misali, İz'in konuya hemen dalması gerektiğini söylediler.

İz olanları anlattığında, Nova ve Burçak anlayışla İz'e bakıyorlardı. İkisinin de içinde İz gibi eskiden kalma yaralar vardı. Burçak iç geçirdi. 7. sınıfta aşık olduğu sandığı çocuk Murat'ı hatırlamıştı. Ela gözlerini ve gamzelerini...Kalbinin nasıl kırıldığı aklına gelmişti, Nasıl reddedildiği... Belki de bu yüzden Eser'e duygularını açıklamaktan korkuyordu. Burçak ve Nova, İz'e sadece sımsıkı sarılmakla yetindiler. Sessizliği, Burçak neşeli sesiyle bozdu. ''Kanka biliyor musun ben seni bu çocukla şiplemedim. Siz resmen Gökmen ile birbirinize aitsiniz yani. Turuncu turuncu çocuklar falan.Bir hayal etsene'' İz'in hoşuna gitmişti ki o da gülmeye başlamıştı. Film izleyip ve gülüp eğlendikten sonra, İz elinde bir fotoğraf albümüyle çıka gelmişti. Nova, enterasan bakışlarıyla süzdü ve, ''Hmm esrarengiz bir albüm daha. Acaba bundan ne çıkacak?'' İz, mahçupça albümü açtı ve açtığı gibi kızlar şok oldu. Çünkü hepsinin her anını çekmişlerdi. Burçak,''Anaaaaa! Bu ne? Allahım bunu kim yaptıysa özellikle çirkin çıktıklarımı koymuş. Ah.. zalim hayat.'' Tabiki Burçak hemen ciddiyeti bozmuştu. Nova, Burçak'ın koluna hafifçe vurdu. Bu ciddi bir şeydi. Resmen biri onlara sapıklık yapmıştı. Peki ya sonra neler olacaktı?
------------

Sonunda Aralığın sonuna gelinmişti. Fotoğraf albümünü bulduktan sonra hiçbir şey değişmemiş, eski rutin devam ediyordu. Yalnızca, Nova ve Bulut'un arasında bir şeyler olmuştu... Orası da malum.. Burçak, hala Eser'e her gün hasretle bakmaya devam ediyor, kalbinin ritmi değişiyordu. Onunla her gün hayaller kuruyordu. Duyguları artık içine sığmamaya başlamıştı. İz ise, Mert'i unutmuş, aklında sadece Gökmen vardı. Her ne kadar onun da Eser gibi bu sene mezun olacağını bilse de kendini kaptırmıştı bile. Hatta aralarında en yakını Gökmen ve İz'di konser yolundaki İz'e bakarak söylediği şarkıdan sonra, İz daha fazla mutlu olmuştu. Derslerini aksatmaya başlasalarda, umursamayacak kadar mutluydular.
---------------

Burçak ve Nova, yılbaşı etkinliğini duyduklarında, sıralarında hoplamaya başlamışlardı bile. Nova sırıttı ve, ''Parti bebeeiiiim!!'' diye bağırdı. İz ve Burçak da neşeyle gülmüşlerdi. Yani, parti dediğimiz şey, öyle yabancı dizilerdeki gibi bir mekan  tutup içip eğlenmek değil.. Annelerin yaptığı hamur işleri, ve ancak en fazla halaydı.. Ne yaparsın ki? Welcome to Turkey bebeim. Irmağının akışınaa ölünür Türkiye'm! Ve bunların dışında yılbaşı çekilişi vardı. Kızlarımız birbirlerine çıkmaları için elinden geleni yapmışlardı ancak, istedikleri plan olmamıştı. Neyse ki Burçak'a kuzeni, kuzenine de Burçak çıkmıştı. İkisi de birbirlerinin tarzına güvenirlerdi. Burçak, sırasında oturmuş yine her zaman ki gibi dersi dinlemiyor ve Eser ile ilgili hayaller kuruyordu. Okulun son gününe kadar her gününü onun için harcayabilirdi. Bıkmadan, usanmadan... İçinde bir umut vardı... 'Bu sefer olacak. O tam bana uygun. İşte bu sefer mutlu olacağım diyordu. Mesela, şimdi dahi bu yılbaşı etkinliğini fırsata nasıl çevirebilir diye düşünüyordu. 'Yeni yılın kutlu olsun mu diye mesaj mı atsa? Yoksa yüz yüze? Gerçi yüz yüzüye bir tarafları yemiyordu ama...

--------

Burçak ve Eser, bir sınıfta yalnızdı. Eser onu bu sınıfa konuşmak için çağırmıştı. Burçak'ın kalbi, heyecanla yerinden çıkacaktı. Derin bir nefes aldı. ''Seni dinliyorum...'' Eser gülümsedi. Burçak Eser'in her gülümsemesini gördüğünde içi gidiyor, yanaklarına küçücük bir buse kondurmak istiyordu. Ya da sımsıkı sarılmak... Ama bunları yapamazdı. Çünkü korkuyordu. Ne söyleceğini merak ediyordu. Kendini kötüye alıştırdı. 'Acaba peşimi bırakmak için kaç para istersin mi diyecekti? Yoksa, tam şuan da tüm hayalleri gerçek mi olacaktı. Eser, derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı. ''Burçak... ben seni uzun süredir gözlemliyorum. Bana olan ilginin de farkındayım..'' Burçak gözlerini sımsıkı kapatmıştı. 'Allah kahretsin valla sıçacak ağzıma. Peşimi, bırak mutant kız diyecek.' Burçak'ın kafasında, 'Tek suçum sevmektii' sözleri yankılandı. Eser, ''Yani bilmiyorum. Belki hoşlantıdır ama beni güzel seveceğine inanıyorum. Sonradan pişman olmak istemiyorum. Deneyelim ne dersin? Bende seni senin ki kadar güzel severim..'' dediği anda, Burçak'ın suratı domatese dönmüştü. Dili tutulmuştu ve ne diyeceğini bilmez haldeydi. Burçak tam bir şey söylemek için ağzını açmıştı ki, Eser birden güçlü kollarıyla Burçak'ı kendine çekti ve sımsıkı sarıldı. Bir yandan da kokusunu içine çekiyordu. Burçak da aynı şeyi yaptı ve o da Eser'in kokusunu içine çekti. Hayatında aldığı en güzel kokuydu. Şuan sadece öyle kalmak istiyordu...

İz, hayallere dalmış olan Burçak'ın kafasına patlatarak uyandırdı. ''Hooop! sana diyorum aramıza yeniden hoşgeldin. Nerelerdeydin?'' Tabiki, Burçak'ın düşündüklerinin hepsi hayaldi. ''Ay kanka bir hayal kurmuşuum of anam anam. Romantiklikte zirve yaptığımız dakikalardı. Neyse. Gerçek olacağını pek sanmıyorum. Konumuza dönelim. Ya direk yemeklere dalabiliriz.'' İz, Janset, Nova ve Burçak ellerine tabaklarını aldıkları gibi yemek sırasına koştular. Açık büfee! Tabaklarını ağzına kadar doldurup, İçeceklerini de aldıktan sonra yerlerine geçtiler. Bir yandan yediler, bir yandan çılgınca hayaller kurdular. Yemekler bittiğinde, daha bir çok poğaça ve börek kalmıştı. Atmayacakları için de, sınıf olarak diğer sınıflara ikram etmeye karar verdiler. Burçak'ın aklına hemen Eser gelmişti. Ancak, utanacağı ve yerin dibine geçeceği için bu fikirden vazgeçti. ''Kızlaaaar yan sınıfa götürmeye ne dersiniz?'' diye bağırdı İz. Burçak ve Nova da bu fikri onayladılar. O zamansaaaa come on bitches. Burçak'ın elinde poğaçalar vardı. Kapının önüne geldiklerinde Burçak ve Yağız burun buruna geldi. Hey allahım ya. Sen nereden çıktın şimdi of!! diye geçirdi içinden Burçak. Boğazını temizledi ve konuştu. ''Yağız merhaba. Yılbaşı etkinliğimiz vardı da. Size de ikram etmek istedik. Alır mısın?'' Yağız alaylı bir şekilde konuşmaya başladı. ''Yok ya ben sevmiyorum hamur işi.'' 'Yik bin sivmiyirim himir işi. Bok ye...' Burçak bu düşüncesini tabiki söylememiş, içinden geçirmişti. ''Ya al işte ne olacak bitsin bari.'' Yağız konuşmaya devam etti. ''Yok ya ısrar etme istemiyorum ben.'' Neydi Burçak'ın günahı? Neydi yani? Derin bir nefes aldı. ''Bari sınıf arkadaşlarına sorsan isterler mi diye.'' -''Yok onu da sen yap.'' Ulan. Benim senden hoşlanan gözlerim yanaydı emi. Hayvana bak ya. Rezil oldum bir de yalak. Neyse, diyerek içeri girdi. Ve diğerlerine utanarak nazikçe dağıttı... Neyse ki geldiği sınıf en iyi sınıftı...

4 ElementHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin