Ne bir yudum nefret,Ne de kalbine atılmış bir ateş harlar sevgiliye olan kızgınlığı.Sevince ne Şirin'in Ferhat'ı durmuş,ne Yusuf'un Züleyha'sı.
Dil lâl,göz âmâ olsa ne fayda,gökkuşağı hala aynı güzellikte.İşte Mihrimah'ta Ömer'i kaybettiğini düşünsede ondan vazgeçemiyordu.
Mihrimah,gece odasındaki camın önünde dışarıyı seyretti.Ömer,akşam Mihrimah ile konuşmak için evlerine gittiğinde,Leyla hanım Mihrimah'ın uyuduğunu söylemiş,Ömer'de Mihrimah ile sabah konuşabilmek için evine geri dönmüştü.Mihrimah ,Ömer'in kendisiyle sabah konuşmak için tekrar yanına geleceğini biliyordu.Yarın hafta sonu tatiliydi.Bir kaç gün için evinden,Ömer'den uzaklaşmak istiyordu.Ne yapacağına karar veremedi.Sabah kahvaltıdan sonra annesi Leyla hanımla konuşup ne yapacağına karar verecekti.Yatağına uzandı ve uyudu.Sabahın erken saatlerinde Ömer uyandı.Güzel bir kahvaltı yapmak için fırından ekmek almaya çıktı.Fırına giderken Mihrimah'ın evinin önünden geçti.Mihrimah'ın evlerinin camındaki menekşeye baktı.Mihrimah her sabah kalkar, gün doğarken menekşelerini sulardı .Ömer,menekşelerin bulunduğu saksıdaki toprağın kuru olduğunu görünce, Mihrimah'ın henüz uyanmadığını düşündü. Mihrimah ile kahvaltıdan sonra konuşabilmek için eve döndü.Leyla hanım sabah kahvaltısını hazırladı,Mihrimah'ı kahvaltı için uyandırdı.Mihrimah kahvaltı ederken hem kafasını dinlemek için hem de anneannesiyle özlem gidermek için Bursa'ya gitmeyi düşündü.Annesine "Bir kaç gün için Bursa'ya anneannemin yanına gitmek istiyorum.Anneannemi görmek bana çok iyi gelecek, hem anneannemde beni görünce çok mutlu olacaktır"dedi.Leyla hanım,Mihrimah'ın son zamanlardaki durgunluğunun farkında olduğu için Mihrimah'ın anneannesinin yanına gitmesine izin verdi.Mihrimah kahvaltısını bitirdikten sonra yukarı çıkıp odasını toplamaya başladı.Odasını topladıktan sonra sırt çantasına bir iki kıyafet, ağaç defterini ve beyaz tüylü kalemini koydu.Mihrimah çok durgundu.İçinde bir şey olacakmış gibi bir his vardı.Annesinden ilk kez ayrılmıyordu ama vedalaşırken annesine sıkı sıkı sarıldı.Gözyaşları,göz pınarlarından dökülerek, annesinden helallik istedi.Neden böyle hissettiğini bilmiyordu.Leyla hanım Mihrimah'ın bu halini görünce endişelendi,Mihrimah'ın yola çıkmasını istemedi."Hem babanın yapacağın seyahatten haberi yok,akşam birlikte tekrar konuşup kararlaştıralım.Haftaya birlikte gideriz "dedi.Mihrimah,annesi Leyla hanıma kısa sürede olsa bu tatilin ona iyi geleceğini ve gitmek istediğini söyledi. Mihrimah Leyla hanımın gözlerinin içine baktı,annesinin gözlerindeki endişeyi gördü.Ona tekrar sarıldı,çantasını alarak evden ayrıldı.Ne Ömer'in ne de Sıla'nın,Mihrimah'ın bu yolculuğundan haberi yoktu.Mihrimah,Bursa'ya gitmek için yola koyuldu.Otogar otobüslerine binerek evden ayrıldı.Ömer,çoktan kahvaltısını yapmış,Mihrimah'ın sevdiği çiçekleri almak için dışarı çıkmıştı.Onunla Sıla ile arasında geçenleri konuşmak istiyordu.Ömer'in anlatmak istedikleri yalnızca bunlar değildi.Son zamanlarda aklını kurcalayan ve gün yüzüne çıkmasını istediği bazı konular vardı.Üstelik bu konular Mihrimah'ı yakından ilgilendiriyordu.Ömer,Mihrimah ile konuşmak için evden çıktı.Elindeki saksı çiçeği ile Mihrimah'ın evine geldi.Mihrimah hafta sonu olunca evin içerisinde oradan oraya gezer hem evi temizler,hem de güzel sesiyle bir şeyler söylerdi.Ömer,kapı ziline basmak için kapıda beklerken,Mihrimah'ın sesini duymayınca evde olmadığını düşündü.Hafta sonu evde olmadığı zaman gittiği tek yer çınar ağacıydı.Ömer "Mihrimah eğer evde yoksa kesin çınar ağacının oradadır.Daha sonra oraya bakarım"dedi.Kapı ziline bastı.Ömer,kapıyı Mihrimah'ın açacağını düşünüyordu fakat kapıyı açan annesi Leyla hanımdı.Kapıyı açanın Mihrimah değil de Leyla hanım olduğunu görünce kapı açılana dek farkında olmadan tuttuğu nefesini bir anda bıraktı.Ömer,şaşkınlığını belli etmeden,Leyla hanımdan Mihrimah'ı çağırmasını rica etti.Leyla hanım,Ömer'e Mihrimah'ın evde olmadığı söyledi.Ömer,"Anladım Leyla teyze Mihrimah çınar ağacının yanında olmalı,ben oraya gideyim o zaman,oradadır"dedi.Ömer,Leyla hanım sözünü bitirmeden arkasını döndü gidiyordu ki Leyla hanım ,"Ömerrr!Dur oğlum.Mihrimah anneannesinin yanına Bursa'ya gitti"dedi.Ömer,Mihrimah'ın haber vermeden gidişine çok şaşırdı.Üstelik Mihrimah'a onunla konuşmak istediği şeyler olduğunu söylemişti.Mihrimah'ın bu ani ve habersiz gidişi onu üzmüş olmalıydı.Yüzü düştü,mutsuz bir yüz ifadesi vardı.Mihrimah ile aralarındaki bağın eskisi gibi olmadığını,bu farklı ve güçlü bağın bozulmaya başladığını düşündü.Oysa dün bütün gece aralarındaki bu özel bağa bir isim vermeye çalışmış,Mihrimah ile daha çok bunun için konuşmak istemişti.Ömer'in dün gece berraklaştırmaya çalıştığı su artık bulanıktı.Mihrimah'ın ondan kaçışları,Ömer'e Mihrimah'ın hayatında bir başkası olduğunu düşündürmeye başladı.Mihrimah,otogara vardı.Anneannesinin yanına gitmek üzere Bursa otobüsüne bindi.Yolculuk sırasında insanların eşine,dostuna duyduğu özleme tanık oldu."İnsan insanı özlüyor.İnsan,sevdiğini özler Mihrimah.Bu kaçışın bir faydası olmadığını aslında sen de biliyorsun"diye kendine söylendi.Bir kaç saatin ardından nihayet anneannesinin yemyeşil bahçeli,sıcak,huzur dolu evine vardı.Anneannesi Mihrimah'ı karşısında görünce çok şaşırdı aynı zamanda mutluluktan gözyaşlarını tutamadı.Anneannesi Zümrüt Hanım Mihrimah'ı okul nedeniyle uzun zamandır görmüyordu.Onun yanına gelişi Zümrüt Hanımı çok mutlu etti.Mihrimah'a önce doyasıya sarıldı sonra "Anneannesinin ay yüzlü sultanı hoş geldin!Evimi neşelendirdin.Gel içeri geçelim yol yorgunusundur.Sen dinlenirsin, bende sana leziz bir sofra hazırlarım"diyerek Mihrimah ile birlikte içeri geçtiler.Mihrimah yol yorgunuydu.Eşyalarını içeri bıraktı,bahçeye çıktı.Bahçedeki hamağa uzandı.Havanın güzelliği ve kuşların cıvıltısı onu derin bir uykuya daldırdı.Bir iki saat sonra Zümrüt Hanım,Mihrimah'ın yanına bahçeye geldi.Mihrimah'ın başını okşadı,yanağından öperek onu uyandırdı."Ay yüzlüm sofra hazır,hadi uyan!Seninle karşılıklı yemek yiyip,muhabbet edelim"dedi.Mihrimah'ın hamakta uyuduğu o bir iki saat,Mihrimah'ın uzun zamandır tatmadığı en tatlı uykuydu.Gözlerini iki eli ile ovaladı "Tamam geliyorum anneanneciğim"dedi.Mihrimah elini yüzünü yıkadı, en sevdiği yemeklerin bulunduğu sofraya oturdu.Anneannesiyle karşılıklı, lezzetli bir akşam yemeği yedi.Mihrimah anneannesiyle birlikte yemek yedikten sonra sofrayı topladı,bahçeye çıktı. Zümrüt Hanım,Mihrimah ve kendisi için iki bardak sıcak çay koydu.Bahçeye Mihrimah'ın yanına çıktı.Zümrüt Hanım, elindeki sıcak çay bardaklarını bahçedeki masaya bıraktı.Mihrimah'ın karşısındaki sandalyeye oturdu.Önce uzaklara dalıp giden torunu Mihrimah'ı,uzun uzun seyretti.Ardından "Batıp giden gözlerini topraktan çekip çıkar ay yüzlüm!Deden vefat ettikten sonra gözlerim,şuan senin gözlerinin solduğu gibi solmuştu.Anlat anneannene!Gözlerindeki gecenin sahibi kim?"Mihrimah'ın anneannesi emekli öğretmendi.Yıllar önce bir çok kağıdı gönül sözleriyle doldurmuştu.Mihrimah'ın bu yazma aşkı anneannesinin yazılarından ve sözlerinden geliyordu.Anneannesi konuşunca sadece ona kulak kesilir, onu dinlerdi.Anneannesi Mihrimah'ın gündüzündeki geceyi farketti.Mihrimah, anneannesinden hiçbir şeyi saklamazdı.Onunla bir arkadaş gibi konuşur, dertleşirdi.Zümrüt hanım,Mihrimah'ın en yakın dostuydu.Mihrimah içinde sakladığı, kimseye anlatamadığı şeyi anneannesine anlatmak istiyordu.Ama söze nereden başlayacağını bilmiyordu.Önce biraz düşündü sonra en baştan başlayarak anneannesine içindeki duyguları anlatmaya başladı.Mihrimah:
-Kendimi bilmezken onu bildim.İlk onun adını yazdım.İlk onu konuştum.Zaman ilmek ilmek onu içeme dokudu.Yavaş yavaş gönül topraklarıma sevgisini ekti.Bunları yaparken her şeyden bir haberdi.Ama habersiz haber uçurdu kanatlarıma.Haberim olsaydı kim bilir; bilseydim,ektiğim toprağın çöle döneceğini,dalımı önceden kırardım,konmazdı.Böyleymiş aşk anneanne!Sen istemeden gönlünü mülk ediniyormuş.Kovsanda, kaçsanda yerleşiyor,gönül misafirin olup kalıyormuş.Hani sordun ya "kim bu gündüzündeki gecen?"diye.O geceme gündüz,kışıma bahar,çorak toprağıma su oldu.Bu aşk ne Ferhat ile Şirin gibi ne Leyla ile mecnun gibi.Onlar tam iken ayrıldılar.Biz hiç tam olamadık,yarım kaldım. Hüznümün sebebi bu.Buraya senden akıl almaya geldim.Senin söylediklerin her zaman rotamı belirlememde bana yardımcı oldu.Ne yapmalıyım?Doğru olan nedir söyle bana?"dedi.
Zümrüt hanım Mihrimah'ın içindeki sevginin çocukluğundan beri farkındaydı.Her zaman onun için dua ederdi.Mihrimah'ın ateşi söndürecek,dağı eritecek bir sevgiye sahip olduğunu biliyordu.Sevdiği zaman engin denizleri dize getirecek bir yüreği olduğunun farkındaydı.Bir gün Mihrimah'ın bu duygularla yanına geleceğini biliyordu.Sandalyesini Mihrimah'ın yanına çekti.Mihrimah'ın başını göğsüne koydu.Başını okşamaya başladı.
Mihrimah'ın çarpan yüreğinin sesine,derin bir iç çekerek şu sözleri söyledi.
-Aşk nagehan işler.Söz ile sözcükleri süsler.Bir ten değer, nefes işler.Lakin ne sana değmiş bir ten ne de bir çift söz var ay yüzlüm!Bu en zorudur.Bu sevgi ince ince işler aşığın kalbine.O su der, sen yanan ateşine okyanus ararsın.O kuş der,sen uçan gönlüne kafes ararsın.O aç der,sen açan gülüne diken ararsın.
O yerde gezinir,sen gökte üzerine bulut olursun.O herkesi görür,sen herkeste onu görürsün.Sen Hakk'ı seversin,tecellisini onda görünce aşık olursun.Susmak,kazılmış kuyuyu taşıran su olur.Hele ki sevenin gönlü; deniz olur taşar,okyanus olur aşar.Sen karadasın,aş bendini.Kula kaldıramayacağı yük verilmez.Yükün sahibi insan değildir.Git söyle içinde ne varsa.Yaşayıp görürüz elbet nasibinde ne varsa."
Mihrimah anneannesinin söylediği sözleri her zaman dikkate alır,onu dinlerdi.Anneannesinin anlattıkları öylesine içine işledi, kendini o kadar iyi hissettirdi ki anneannesine dönüp, kendinden emin ve kararlı bir şekilde "Haklısın anneanne!Bu ay tutulmasından kurtulmam gerek.Güneşin doğma vakti geldi.Kul ne kadar çabalarsa çabalasın her şey olacağına varır.Karadaki balık denizde nefes alır.Nefes alma vakti geldi"dedi.Mihrimah o gece Ömer'e her şeyi anlatmaya karar verdi.Ona bir an önce bütün hislerini anlatmak istiyordu.O gece içi içine sığmadı.Sabahı dört gözle bekliyordu.Anneannesine sımsıkı sarıldı.Yanağına kocaman bir buse kondurdu,sabah erkenden kalkıp yola koyulmak için içeri girdi.Yatağına uzandı,heyecandan uyku girmeyen gözlerini sıkıca yumdu.Uyumaya çalıştı.
-Uzak yollar,aşılan dağlar,geçilen çöller...
İki sevgilinin engeli oldu yıllarca.
Kimi yolu aştı,sevgiliye kavuşamadı.
Kimi dağı deldi,sevgiliye geç kaldı.
Kimi çölü aştı,sevgiliden geçti.
Bakalım bu kez aşk,sevgiliye ulaşacak mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN DİLİ YOKTUR
RomanceGözlerimi dünyaya açtığım andan itibaren yanımda olan aşka,içimi titreten cümleyi söyleyemedim.Ve hayat, imkanların ötesinde en sessiz aşkı yaşamayı benim için seçti.Aşkı bulduğunda zamanı harcamamayı öğretti.