TESLİMİYET

17 4 7
                                    

O gece Mihrimah'ın hayatındaki en uzun geceydi.Ama bu kez gecesi kasvetli,bulutlar hüzünlü,gök sabaha küsmüş değildi.Aksine,gökyüzü bayram havasındaydı.Bir türlü uyuyamayan Mihrimah,odasında dört dönerek "Kuşlar bu gece bir an olsun susmadı.Anneannemin ağaçları adeta rüzgarla dans ediyor.Bu gece yıldızlar her zamankinden daha fazla ,sanki bir fener gibi her biri.Işıl ışıl bu gece gök kubbe.Yer ve gök sevinç nidalarımı duydu.Sanki benimle mutluluğumu paylaşıyor.Bu gecenin güzelliği yarının habercisi olmalı.Yarın, hayatımın yeni bir başlangıcı olacak"dedi.Ve göz kapaklarına çöken uykuyla ışıl ışıl parlayan gözlerini yumdu.Mihrimah gece o kadar huzurlu bir uyku uyumuştu ki,sabah uyanmakta zorlandı.Anneannesi Zümrüt Hanım,Mihrimah İstanbul'a geri döneceği için sabahın erken saatlerinde uyandı.Mihrimah gitmeden önce ona güzel bir sofra hazırlamak,son kez karşılıklı kahvaltı yapmak istedi.Bahçeden taze sebzelerini topladı.Mihrimah'a bahçesinde nefis bir köy kahvaltısı hazırladı.Masada yok yoktu.Çeşit çeşit reçeller,taze peynir,Bursa'nın lezzetli zeytinleri,bahçesinden kopardığı domates,salatalık,taze sütten tutun da Mihrimah'ın en sevdiği hamurişine kadar herşey masada vardı.Mihrimah deliksiz bir uyku çekiyor olmalıydı ki, mis gibi kokan kokulara dahi uyanmamıştı. Gece uyumadan önce anneannesine onu sabah erken uyandırması gerektiğini söylemeyi unuttu.Zümrüt hanım, Mihrimah'ın uyanmadığını görünce, uykusunu bölmek istemedi.Kahvaltıyı hazırladıktan sonra Mihrimah'ı uyandırmak için odasına doğru ilerledi.Odasına girip,camda asılı perdeleri sonuna kadar açtı.Mihrimah,Yüzüne yansıyan güneşin aydınlığıyla,gözlerini ovarak uyandı.Uyanır uyanmaz,telaşla telefonundaki saate baktı.Bursadan kalkan ilk otobüs saatini kaçırdığını gördü.Zümrüt hanım,Mihrimah'ın üzüldüğünü görünce "merak etme ay yüzlüm! Öğle vaktinde bir İstanbul otobüsü daha kalkacak,ona yetişirsin"Dedi.Mihrimah bir önce İstanbul'a dönmek istiyordu. Anneannesine "Peki.Ne yapalım biraz daha beklemek zorundayım"Dedi. Zümrüt hanım;
-Hadi kalk yatağından,elini yüzünü yıka,sonrada bahçeye gel.Senin en sevdiğin börekten hazırladım"Dedi.
Mihrimah'ın anneannesine neler hazırladığını sormaya kalmadan,mis gibi kokan kokular burnuna değdi.Yatağından fırlayıp,elini yüzünü yıkadı.Güneşin,yeşilliklerin içerisine kurulmuş, nefis görünen,kahvaltı masasına oturdu.Anneannesinin onun için hazırladığı herşeyden doyasıya yedi.Masadaki reçellerden tek tek yemeye başladı.Mihrimah bütün reçelleri severdi.Sıra çilek reçeline gelince,önce tebessüm etti, sonra büyük bir lokma koparıp, çilek reçelinden yedi.Zümrüt hanıma "Anneanne çilek reçelinden daha var mı? " Diye sordu. Zümrüt hanım,Mihrimah'ın bunu neden sorduğunu biliyordu fakat yine de sormak istedi.Mihrimah'a bakıp tebessüm ederek "evet bir kavanoz daha var.Neden soruyorsun?"Dedi. Mihrimah,anneannesinden gözlerini kaçırarak "Eee..! Ömer.O çok sever çilek reçelini,ona götürmek için sordum."Dedi. Zümrüt hanım içten  bir gülümsemeyle "Madem Ömer çilek reçelini çok seviyor, sende son kavanozu ona götürürsün."Dedi.Mihrimah sevinçle kahvaltı masasından kalktı,eşyalarını toplamak,çantasını hazırlamak için içeriye odasına girdi.Mihrimah,eşyalarını çantasına yerleştirdi.Tabi ki unutmadığı çilek reçelininin kavanozunu da bir pakete koyup,sırt çantasına yerleştirdi.Gitmeden evvel son kez anneannesi ve kendisi için iki fincan kahve hazırladı.Bahçede anneannesi ile karşılık sohbet edip,kahve fincanlarını yudumladılar.Yolculuk vakti yaklaşıyordu.Artık Mihrimah'ın yola çıkması gerekiyordu.Yudumladıkları kahve fincanlarını mutfağa bıraktı.Odasını topladı,çantasını sırtına aldı.Vedalaşmak için bahçeye anneannesinin yanına gitti.Anneannesine sımsıkı sarıldı,al yanaklarından öptü.Elleriyle anneannesinin yüzünü tuttu.Dolan  gözleriyle "Canım,en değerlim.Sana çok teşekkür ederim.İyi ki yanımdasın.Seninle konuşmasaydım eğer buradan yalnızca sırtımdaki çanta ile değil omuzlarımdaki dağ kadar yük ile gidecektim.Seni çok seviyorum.İstanbul'a varıp,Ömer ile konuşur konuşmaz seni arayacağım.Bir daha ki sefere yüzümde kocaman gülümse ve bu kez gelirken unuttuğum,en sevdiğin çiçeklerle geleceğim"Dedi. Zümrüt hanım,Mihrimah'ın başını okşadı,kokusunu içine çekti,titrek bir ses tonu ile "Ay yüzlüm! Güneşin gecene doğsun da sen istersen çiçeklerle yanıma gelme.Senin mutluluğundan ötesini istemem ben.Kendine dikkat et.Allah'a emanet ol."Dedi.Gözlerinden süzülen boncuk boncuk yaşlarla,biricik torununu uğurlarken,içine derin bir sızı çöktü.Mihrimah bir kaç adım ilerliyor, arkasını dönüp anneannesine el sallıyordu.Bu kez torunundan ayrılmak,Zümrüt hanım için zor oldu.Mihrimah,yol üzerinden geçen şehir minibüsüne bindi.Bursa'dan kalkan İstanbul otobüsünün bulunduğu otogara vardı.İstanbul otobüsünün kalkmasına henüz 15 dakika vardı.Bir banka oturup,otobüs saatini bekledi.İstanbul otobüsünü beklerken,aklında onlarca kelime kuruyor,beğenmeyip siliyordu.Ömer'in karşısına çıktığı an ilk ne diyeceğini kestiremiyordu.Ömer karşısındaymış gibi kendi kendine konuşmaya başladı.Mihrimah;
-Ömer ! Bak sana en sevdiğin reçeli getirdim.Çilek reçelini çok seviyorsun diye, anneannemdeki son kalan kavanozu,ondan senin için aldım.Çilek reçelini sevdiğini unutamamışım.Aslında kahvaltıda çayına tek şeker atttığını ama gün içerisinde iki şekerle içtiğini de biliyorum.Hatta demli çay içmeyi sevmezsin.Çok açık çayıda içemezsin.Akşam yemeğinde çorbayla yemeğe başlamadan edemezsin.Karnıyarık senin en sevdiğin yemektir mesela.Makarnayı salçalı seversin.Uyumadan evvel kitabını okurken,yorgunluk kahveni içmezsen olmaz.Eğer kahveni uyumadan önce içeceksen sütlü gün arasında içiyorsan sade içmeyi tercih edersin.Gece lambanı uyurken açık bırakırsın.Yağmurlu havada,müzik eşliğinde yürümeyi çok seversin.Çok açık renk kıyafet giymezsin.Yemeğin daha tadına bakmadan tuz ekersin.Bilim kurgu filmlerini izlemekten zevk alırsın.Boş bir vaktin olduğunda,eline fotoğraf makineni alıp,en güzel kareleri çekmek sana huzur verir.Çok konuşmayı sevmezsin,çok uyumayıda.Sütü sade içemezsin.Sana alınan her hediyeyi saklarsın.Özel günleri asla atlamazsın.Ütüsüz kıyafetlerle asla dışarı çıkmazsın.Haftasonlarını mutlaka değerlendirirsin.En az senede bir kez düşkünler evini ziyaret eder güzel sesinle onlara şarkılar söylersin.Bunu sadece benimle paylaşmıştın.Çok sinirli bir insan değilsin fakat haksızlık karşısında bambaşka biri olabiliyorsun.Eskiden çok iyi futbol oynardın.Hafta sonu sınıf arkadaşlarınla maç yapardınız.Başına aldığın sert darbeden sonra, Perihan teyze oynamanı yasaklamıştı.Her zaman anneni üzmekten korkardın.Bu yüzden onun için futbol oynamayı bırakmıştın.Ve senin hakkında aklıma yer eden binlercesi.Niçin bunları söylediğimi merak ediyorsundur.Ömer ! İnsanın sevmediği hiç bir şey aklına yer etmez.Ama,benim yalnız aklıma değil,gönlüme yer edindi senin her bir harfin,sesin,nefesin...Gönül topraklarımı mesken edindi sana olan sevgim.Şikayetçi değilim.Adını sen hariç ,var olan herşeye anlattım.Esen melteme,açan çiçeğe,doğan güneşe,uçan kuşa...Dilim sana gelince düğümlendi.Dimağımdaki (zihnimdeki) bütün kelimeler anlamını yitirdi.Bu sevginin adını kendi içimde koyalı  uzunca bir vakit oldu.Bilmek yetmiyormuş aşkı,anlamak gerekiyormuş.Kavuşunca değil,sevipte kavuşamayınca gönül ateşi harlanıyormuş.Senin değil,onun gözleri oluveriyormuş gözlerin.Yediğin yemeğin tadı bile değişiyormuş,ne denir?..Satırlar dolusu anlattım seni...Şarkılarda titrettim ismini...Mısralarım adın oldu.Aşık Veysel anlattı sözleriyle aşkımı "Seversin alırsın Sevda olur.Seversin alamazsın kara sevdan olur." Sevdamın karasını ağartmak için anlatıyorum.Gecem gündüzüne kavuşsun diye anlatıyorum.Ömer ben...ben seni..."
Bir ses yükseldi."İstanbul yolcusu kalmasın!" Mihrimah sesi duyunca  irkildi. Çantasını alıp otobüse bindi.Otobüse biner binmez annesine geri döndüğünü haber vermek için Leyla hanımı aradı.Bursa'dan kalkan otobüs hareket etmeye başladı.Mihrimah otobüsün en ön koltuğunda,şoförün sağ tarafındaki ilk ikili koltukta oturuyordu.Otobüs hareket halindeyken,Mihrimah şoförde bir şeyler olduğunu farketti.Kaptan uzun yol şoförüydü.Maddi sıkıntıları yüzünden gece gündüz ara vermeden şoförlük yapıyor.Bir iki saatlik uyku ile yetinerek para kazanmaya çalışıyordu.Mihrimah,uzun süre şoförü seyretti.Otobüs şoförü uykusuzluğu medeniyle sürekli esniyor,gözlerini ovalayıp duruyordu.Mihrimah, iki kere şoförün, direksiyon hakimiyetini kaybettiğini gördü.Daha fazla dayanamayıp otobüs şoförüne "Şoför bey iyi görünmüyorsunuz. Uykusuz olmalısınız.Bu durumda otobüsü kullanmanız doğru değil.Bütün yolcuların hayatını tehlikeye atıyorsunuz.En yakın dinlenme tesislerinde durun lütfen.Hem siz biraz dinlenmiş olursunuz. Hem de insanlar ihtiyaçlarını giderirler.Eğer kullanamayacak durumda olursanız,başka bir çare bulmanız gerekiyor."Dedi.Otobüs şoförü, Mihrimah'ın söylediklerinde haklı olduğunun farkındaydı.Mihrimah'a uykusuzluğunun nedenini anlattı.Otobüs şoförü;
-Haklısın kızım ama bu işi yapmak zorundayım.Eşim kalp hastası,çocuklarım henüz çok küçük,en büyüğü 10 yaşında.Onlara bakmak zorunda olduğum için günlerdir dinlenmeden şoförlük yapıyorum.Dedi.Mihrimah,duydukları karşısında mahçup oldu,çok üzüldü.Ama onu uyarması gerekiyordu.Daha fazla üstelemedi.Mola verecekleri tesislere kadar bekleyecekti.Gözlerini otobüs şoföründen ayırmadı.Bir ara gözleri dalar gibi oldu.Tam o sırada otobüs şoförünün gözleri, uykusuzluğa daha fazla dayanamadı, kapanır gibi oldu.Karşıdan gelen kamyon şoförü otobüsün şeritten çıktığını fark edince selektör yaptı.Otobüs şoförü,yüzüne yansıyan keskin ışığın ve yolcuların bağırışları yüzünden paniğe kapıldı.Mihrimah,yolcuların bağırışlarıyla irkildi.Gözlerine yansıyan far ışıklarından hiç bir şey göremiyordu.Otobüs şoförü,üzerlerine gelen kamyona çarpmamak için, panikle direksiyonu bir sağa bir sola kırdı.Şeritlerin arasında yalpalanan otobüs,kamyona çarparak üç kez takla attı.
-Bir can muhakemesi yaparken insanlar,Mihrimah'ın dudaklarından dökülen son cümle "Allah'ım bizi ahirette kavuştur."oldu.
O vakit,Mihrimah'ın bekleyişi ebediyete kavuştu.
Canı cananıyla buluştu.Ol der ve oluverir.
Mihrimah yazabilseydi o an içinden dökülen kelimeleri,cümleleri şu olurdu belkide kim bilir?;
-Hakka onsuz kavuşmam sürgün gibi gelsede gönlüme,Kalbim sen ferah ol.Ebediyette kavuşmak varmış alın yazımda.

AŞKIN DİLİ YOKTURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin