Mihrimah,İstanbul'a ve Ömer'e uzak kalmanın hüznüyle anneannesinin evine götürülürken Ömer'in Zümrüt Hanımlara gitmeden evvel yapması gerekenler vardı.İlk önce en yakın pastaneye girerek Mihrimah'ın en sevdiği meyveli pastadan aldı.Yokluğunda Mihrimah'ın can sıkıntısını gidermek için romantik komedi tadında ne kadar izlenmemiş film varsa topladı.Bursada yapacaklarını hallettikten sonra Zümrüt Hanımların evine gitti.Leyla Hanım ve annesi bahçeye akşam yemeği için mükellef bir sofra kurdu.Ömer elindeki pasta ve filmlerle birlikte bahçe kapısından içeri girdi.Mihrimah bahçedeki akşam yemeği masasında yoktu.İçeride yatağında yatıyordu.Canı bir şey yemek istemiyordu.Annesinin ve anneannesinin ısrarları sonrasında bir şeyler yemeye ikna oldu fakat kendi başına,kimsenin yardımı olmadan artık bir şeyler yapması pek mümkün değildi.Leyla Hanım bahçe kapısının sesini duyunca Mihrimah'ın odasındaki pencereden dışarı baktı.Gelenin Ömer olduğunu görünce "Aaa..!Ömer.Tam zamanında geldi.Seni bahçeye çıkarmamızda bize yardımcı olur şimdi."Dedi.Mihrimah Ömer'in geldiğini duyunca içi içine sığmadı.İstanbul'a döndüğünü düşünmüştü.Yatağında doğrulmaya çalıştı.Ömer'i görmek istedi. Mehmet Bey ise Mihrimah'ın ilaçlarını almak için dışarı çıkmıştı.Bu yüzden Leyla Hanım Ömer'in gelmesini fırsat bilerek bahçeye çıkıp,Ömer'den Mihrimah'ı bahçeye,yemeğe indirmesi için yardım etmesini istedi.Ömer elindeki pastayı bahçedeki masanın üzerine bıraktı.Aldığı film serileri ile birlikte Mihrimah'ın odasına gitti.İçeri girdi.
Ömer:
-Hayırlı akşamlar.Mihrimah bak senin için en sevdiğin film serilerini aldım.Canın sıkılınca izlersin.
Leyla Hanım:
-Ömer oğlum!Bizim sözümü bir türlü dinlemiyor.Akşam yemeğini yemesi için zor ikna ettik.Beslenmesine dikkat etmesi gerekiyor.Mehmet amcan Mihrimah'ın ilaçlarını almak için eczaneye gitti.O gelene kadar yardım et Mihrimah'ı aşağıya indirelim. Babası gelene kadar bir kaç lokma bir şey yesin.Gücünü toparlaması,eski sağlığına hızla kavuşması için kendini toparlaması lazım.
Ömer,Mihrimah'a bakarak;
-Benim tanıdığım Mihrimah güçlü kızdır.Her ne yaşamış olursa olsun çabalamaktan vazgeçmez.Kendine dikkat edeceksin.Ailen için (Mihrimah'ın gözlerinin içine bakarak) bizim için! Hem senin en sevdiğin meyveli pastadan aldım.Hâlâ aşağıya inmemekte kararlı mısın?
Mihrimah gülümseyerek gözlerini kırptı.
Ömer,Mihrimah'ı aşağıya indirmek için kucağına aldı.
(Mihrimah'ın iç sesi...)
-Gittiğini düşünmüştüm oysa şimdi burdasın,yanımdasın.En sevdiğim pastayı ve filmleri almışsın.İyi ki yanımdasın Ömer.Gitme! O zaman her şey daha kolay.O zaman bütün eksikliğim daha az acı veriyor bana.
Ömer,Mihrimah'ı bahçeye indirdi.Masadaki sandalyelerden birine oturttu.Herkesten izin isteyerek dışarı çıktı.Mihrimah,annesi ve Zümrüt Hanım Ömer'in neden dışarı çıktığına anlam vermeye çalışıyordu.Birbirlerine baktılar.Leyla Hanım tam Ömer'e seslenecekti ki Ömer,tekerlekli sandalye ile birlikte bahçe kapısından içeri girdi.Mihrimah daha bu sabah hastaneden çıkmıştı ama onun sürekli yatarak, birilerinin yanına gelmesini bekleyerek zaman geçirmesini, bu durumun onu üzmesini istememişti.En azından onu Mehmet Bey ya da Ömer yokken kolayca taşıyabileceklerdi.Mihrimah,Ömer'i tekerlekli sandalye ile içeri girerken gördüğünde gözyaşlarını tutamadı.Bu duruma alışmak zorunda olduğunu düşündüğü için değil,bacaklarını kaybetmiş olmanın acısıyla değil,Ömer'in yaşadığı bu zor durumun farkına varıp onun önündeki bu engeli görebildiği için,Mihrimah konuşmasa dahi bunu anlayabildiği için gözyaşlarını tutamadı.Ömer, tekerlekli sandalye ile Mihrimah'ın yanına geldi,gözyaşlarını silerek onu oturttuğu sandalyeden alıp akülü sandalyeye oturttu.Yemeğe başlayacakları sırada Mehmet Bey Mihrimah'ın ilaçlarını almış olarak eve döndü.Hep birlikte masaya oturdular.Mihrimah,Ömer ile aynı masada olmanın mutluluğu içerisinde keyifle yemeğini yiyordu ki Ömer yarın sabah İstanbul'a döneceğini söyledi.
(Mihrimah'ın iç sesi...)
-Tabi ya elbette bir gün dönecektin.Hayatına,hayallerine kaldığın yerden devam edecektin.Aksini düşünmem saçma olurdu.
Zümrüt Hanım:
-Ömer oğlum! Ee hani burda kalacaktın.Bizde Leyla ile senin için üst katı derleyip toparlamıştık bugün.
Ömer:
-Biliyorum ama İstanbul'daki bazı işlerimi halletmem gerekiyor.Aksi takdirde bir çok sorunla karşılaşabilirim.Üstelik annemin ve babamında bu durumdan haberi yok.
Mehmet Bey:
-Peki oğlum! Sen daha iyisini bilirsin.İstediğin zaman gelip kalabilirsin.Seni burda görmek,Mihrimah'ın yanında olduğunu bilmek ona da bize de iyi geliyor.Birlikte büyüdünüz ne de olsa.Mihrimah'ı en iyi sen anlarsın.
Mihrimah'ın keyfi kaçtı.Yemeğine daha fazla devam etmek istemedi.Annesinin dizine dokundu.Gözlerini ovdu.Odasını işaret ederek içeri götürmesini istedi.
Akşam yemeğinden sonra herkes odasına çekildi.Leyla Hanım Mihrimah'ın bu durumuna çok üzülüyordu. Mehmet Beye sabah Mihrimah'ı fizik tedavi için hastaneye götürdüklerinde Doktoru Selim Bey ile tekrar konuşmak istediğini söyledi.
Zümrüt Hanım Mihrimah'ın odasındaydı.Yatmadan önce torununa bir bardak ballı süt içirdi.Yumuşacık, ipek gibi saçlarını tarayıp ördü.Odasının ışığını açık bıraktı,uyumak için kendi odasına döndü.
(Mihrimah'ın iç sesi...)
-Şu an aynı çatı altında aynı havayı soluyoruz.Kader; Allah'ın takdirinde benim için yeni bir yol çizdi.Kendimi sensizliğe alıştırırken, bu sahne zihnimde yazılmamış bir perdeydi.Şükrediyorum Ömer.Acımı paylaşıp,akan gözyaşlarımızın birlikte oluşuna,mutluluğumun mutluluğun olduğunu biliyor olduğum için şükrediyorum.Bu geceden sonra yollarımız belki bir daha hiç kesişmeyecek.İstanbul'a döndüğünde eğitimini bitirmek için çabalayacaksın.Belki sonra,çok ünlü bir müzisyen olacaksın.Hayallerinin peşinde koşacaksın.Bense senin için hep dua edeceğim.Bir gün, o gün hayatımızdaki son gün olsa dahi karşılaşmamız için...
Mihrimah her ne kadar o gece yarın ki ayrılığın hüznüyle uyuyamamış olsa bile yeni bir başlangıç için gün ağarmıştı.Sabah kahvaltısının ardından herkes yola koyulmak için hazırlığını yaptı.Ev ahalisi Ömer'i İstanbul'a yolculadıktan sonra Mihrimah'ı hastaneye götüreceklerdi.Ömer hazırlanıp aşağıya indi.Herkesle vedalaştı sıra Mihrimah'a geldi. Ömer dizlerinin üzerine çöktü.Mihrimah'a "Biz fani dünyadaki ilk günümüze birlikte göz açtık.Hayata birlikte başladık.Sevinçlerimizi de hüzünlerimizide birlikte yaşadık.Merak etme bundan sonra da bu hep böyle olacak" bu sözleri fısıldadı.
Ömer,Leyla Hanıma İstanbul'daki işlerini hallettikten sonra geri döneceğini söyledi.Leyla Hanım:
-Ömer! Al oğlum bunlar İstanbul'daki evimizin anahtarları.Biliyorum kısa zamanda Mihrimah'ın yanına geri döneceksin.O içindekileri,konuşabiliyorken bile satırlara yazardı.Eminim şimdi içinde yazacak çok şeyi birikmiştir.Bursa'ya dönerken Mihrimah'ın odasından,masasındaki çekmesinde duran kalem ve defterinide getirmeni istiyorum.Mehmet amcan zaten bugün yarın eşyalarımızı almak için İstanbul'a dönecek ama olsun.Burada bizi şimdilik idare edecek kadar kıyafetimiz var.Gitmesi zaman alabilir.Sen vakit kaybetmeden dediklerimi al getir.Ömer İstanbul'a dönüş yapmak için yola koyuldu.Mehmet Bey ve Leyla Hanım ise Mihrimah'ı hastaneye tedavisi için götürdü.Leyla Hanım, Mihrimah'ın Doktoru ile konuşmak için Mehmet Bey ile birlikte Selim Beyin odasına girdi.Leyla Hanım Selim Beye, Mihrimah'ın konuşma kaybı ile ilgili bir tedavi yöntemi bulup bulmadıklarını sordu.
Selim Bey:
-Ülkemizdeki ve Avrupadaki hastanelerle irtibat halindeyim.Merak etmeyin! Herhangi bir gelişme olduğunda sizi durumdan haberdar edeceğim.
Ömer bir kaç saatin ardından İstanbul'a döndü.Perihan Hanım Mihrimah'ı çok merak etmişti.Ömer'e Mihrimah'ın nasıl olduğunu sordu.Oğlunun İstanbul'a dönmüş olmasına şaşırmıştı.Ömer'in Mihrimah'ı o haldeyken bırakıp geleceğini düşünmüyordu.Ömer, akşam yemeğinde annesi ve babasına aldığı büyük ve önemli karardan bahsetti.
Ömer:
-Anne,baba! Biliyorsunuz, Mihrimah büyük bir kaza geçirdi ve hem yürüme hem de konuşma yeteneğini kaybetti.Eski sağlığına kavuşması için tedavisine Bursa'da devam etmesi gerekiyor.Ben de bu süreç içerisinde onun yanında olmaya karar verdim.Mihrimah eski sağlığına kavuşana kadar İstanbul'daki okulumu dondurmaya karar verdim.Bakın! Ne söylerseniz söyleyin bu kararım değişmeyecek. Buraya okul işlerimi halletmek ve bir kaç eşya almak için geldim.Beni anlamanızı ve aynı durumda benim olduğumu düşünmenizi istiyorum.
Perihan Hanım:
- Ama oğlum bu hayallerinden ve kariyerinden bu kadar çabuk mu vazgeçeceksin? Tamam Mihrimah'ı istediğin zaman git gör elbette ki buna karşı çıkmayız.Ama bu kararını bir kez daha gözden geçir.
Ömer ailesine kararından vazgeçmeyeceğini kesin bir dille tekrar söyledi.Perihan Hanım her anne gibi evladının istikbalini düşünüyordu.Fakat aynı durum bu kez babası için geçerli değildi.
Yağız Bey :
-Biliyorsun oğlum,ben her zaman okulunu bitirip işlerimizin başına geçmeni istedim.Sense her zaman hayallerinin peşinden gittin.Bunun sonucunda her zaman mutlu olduğunu gördüm.Bu beni de mutlu etti.Fakat şimdi bütün ısrarlarıma rağmen gerçekleştirmek istediğin hayallerinden vazgeçiyorsun.Bu Mihrimah'ı her şeyden çok seviyorsun demektir.(Ömer babasının bu sözlerini duyunca tebessüm etti.) Yüzündeki mutluluk her şeyi zaten anlatıyor.Üstelik biz ne söylersek söyleyelim sen yine inandığın şeyi yapacaksın.Aldığın kararlar seni yanıltmadı.Bu seferde öyle olacağına inanıyorum.Kararının arkasındayım.Ve tabi annende öyle...
Perihan Hanım eşinin söylediklerini düşündü.Ömer'in kararlılığının da farkındaydı.O da Ömer'in bu kararını kabullendi.Ömer, ertesi gün zaman kaybetmeden okula gitti.Okul işlemlerini halletmek için öğrenci işlerinin katına çıktı.Sıla,ders notlarını almak için öğretmenler odasının kapısının önünde bekliyordu.Ömer'in merdivenlerden çıktığını gördü.Koşarak yanına gitti.
Sıla:
-Ömerrr! Nerelerdesin? Günlerdir yoksun.Seni aradım açmadın.Mihrimah'ın telefonu da kapalıydı.Bir şey mi oldu?
Ömer:
-Sıla, Mihrimah hafta sonu Bursa'ya, anneannesinin yanına tatile gitmişti.Ama İstanbul'a dönerken otobüsü kaza yaptı.Mihrimah kaza sonrası kısmi felç geçirdi.Yürüyemiyor üstelik konuşma yeteneğinide kaybetti.Tedavisini Bursa'da devam ettirmek zorunda ben de buraya okul kaydımı dondurmak için geldim.O iyi olana kadar Bursa'da onun yanında olacağım.
Sıla duydukları karşısında çok şaşırdı.Mihrimah için çok üzüldü.Ömer'in Mihrimah için böyle bir karar alıyor olmasına her şeyden daha çok şaşırmıştı.Okul arkadaşları ve öğretmenleri Ömer'in ünlü bir müzisyen olmak istediğini biliyordu.Ve Ömer'de bu hayali için çok çalışıyordu.Üstelik okulda adı bilinen başarılı bir öğrenciydi.
(Sıla'nın iç sesi...)
-Mihrimah'ı böylesine sevdiğini bilmiyordum Ömer.Sizin için yaptıklarımdan pişmanlık duyuyorum.Eğer ben Mihrimah'ın seni sevdiğini bildiğim halde sana olan aşkımı dile getirmeseydim,belki de şuan Mihrimah sana her şeyi itiraf etmiş olacaktı.Oysa şimdi... Senin Mihrimah'ı bu kadar çok sevdiğini bilemezdim Ömer...-Sevmek,vazgeçmektir kimi zaman derken,sözlerimin manası bundan öte değildi.
Gülün büyüsüne kapılmadan evvel,kök saldığı toprağı,yaprağına konan bülbülü görmek,bilmek,kabullenmek gerek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN DİLİ YOKTUR
RomanceGözlerimi dünyaya açtığım andan itibaren yanımda olan aşka,içimi titreten cümleyi söyleyemedim.Ve hayat, imkanların ötesinde en sessiz aşkı yaşamayı benim için seçti.Aşkı bulduğunda zamanı harcamamayı öğretti.