-Zaman dörde ayrılır; Geçmiş zaman,gelecek zaman,şimdiki zaman ve keşkeli zaman.Siz zamanınızı dörde bölmeyin! Keşkeler taş olur boğazınıza oturur,yutkunamazsınız.
Ömer,okuldaki işlerini bitirdikten sonra Leyla Hanımın istediklerini almak için evlerine gitti.Sıla,bu olup bitenlere üzülmüştü ve Mihrimah'ı görmek istiyordu.Ömer'in ne zaman geri döneceğini öğrenip,onunla birlikte Bursa'ya gitmeyi düşünüyordu.Fakat hazırlaması gereken bir ödevi vardı.Ömer'in ardından okuldan çıktı.Ömer,Mihrimah'ın evine gelmişti.Direk üst kata Mihrimah'ın odasına çıktı.İçerisi bahar havası misali mis gibi kokuyordu.Önce etrafa bakındı.Mihrimah'ın odasının kokusunu içine çekti.Masasına doğru yöneldi.Masanın çekmecesini çekti.Ağaçtan bir defter,bir kalem ve Mihrimah ile birlikte çekilmiş oldukları çocukluk resimleri vardı.Mihrimah Ömer'e onun aldığı aynalı defteri severek kullandığını,ona yazılar yazdığını söylemişti.Ama çekmecede ağaçtan yapılmış bir defter vardı.Ömer,Mihrimah'ın belkide aynalı defterini başka bir yere koymuş olacağını düşündü.Biraz daha etrafa bakınmak istedi.Yatağının yanında duran komidin çekmecesine baktı.Deftere benzer bir şey duruyordu.Alıp içini açtı.Onun bir albüm olduğunu anladı.Mihrimah kıyamamış ve çınar ağacının dibine o bir kaç küçüklük fotoğraflarını gömmemişti.Ömer,albümün sayfalarını bir bir çevirirken o eski,güzel anları gözünde canlandı.Küçük defter albümünün arasında bir de kurumuş çiçek olduğunu gördü.
Ömer,çiçeği görünce Mihrimah'ın neden o çiçeği sakladığını anlayamadı.Çiçeğin yanında bir küçük fotoğraf daha vardı.O fotoğraf, Ömer ve Mihrimah'ın küçükken sürekli birlikte oynadıkları sokaktan bir kareydi.Ömer o zamanları hatırlamaya çalıştı.Mihrimah ile birlikte vakit geçirdiği,koşup eğlendiği o sokakları hayal etti.Sonra birden Mihrimah'ın o sokakta koşarken düşüp dizini kaldırıma çarptığı anı hatırladı.Biraz daha düşündü.Sonra parça parça Mihrimah'ın dizinin kaynadığını,acıyla ağladığını hatırladı.Ömer,Mihrimah'ın ağlamasına dayanamamış,onu susturabilmek için sokaktaki bir evin önünde açmış bir çiçeği koparıp getirdiğini hatırladı.O çiçek bu çiçekti.Mihrimah'ın defterinin yaprağına yapıştırdığı ve yıllardır sakladığı o çiçekti.Ömer bunu anlayınca yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi ve gülümseyerek "Mihrimah bizimle ilgili ne varsa saklamış.Çoçukluk fotoğraflarımızı hatta onun için kopardığım küçük bir çiçeği bile..."Dedi.
Sonra tüm bu olanları düşünmeye başladı.
(Ömer'in iç sesi...)
-Bu sevginin derecesi ne Allahım!
Dostluk bu kadar güçlü bu kadar unutulmaz olabilir mi? Eğer öyleyse Sıla ile neden böyle değiliz.Onunla da en az Mihrimah ile olduğu kadar uzun süredir birlikteyiz. Yanlış bir şey düşünmek istemiyorum.Peki o zaman neden duygularım beni farklı yöne itiyor. Sanki bu bağ dostluktan daha fazlasıymış gibi geliyor. Önceden bunun yalnızca sıkı bir arkadaşlık olduğunu düşünürdüm.Oysa şimdi Mihrimah'ın bana bakışları,sakladığı,koruduğu anılarımız,kırgınlığı dahi sevgi değil sevda gibi geliyor.Onun bir başkasını sevecek olma ihtimali bana acı veriyor.Bu bir kıskançlık.Ama neden onu arkadaşım olarak sevmediğimin farkındayım.Ama bunun fazlasını,ötesini Mihrimah'ın da hissettiğini bir kaç resimle düşünmem ne kadar doğru olur.Bilmiyorum...Yanlış davranıp onu kırmak,onu kaybetmek istemiyorum.
Ömer büyük bir merak içerisinde kaldı.Mihrimah'ın duygularını öğrenebilme ihtimaline karşı, defteri açıp okumak istedi.Ama daha sonra,eğer bunu yaparsa Mihrimah'a ve duygularına saygı duymamış olacağını düşündü.Her ne olursa olsun,Mihrimah bir başkasını seviyor olsa bile her zaman onun yanında olacağını düşündü.Fotoğraf albümünü ve Mihrimah'ın defterini de alarak evlerinden çıktı.Ömer,Mihrimah'ların evinden çıktıktan sonra telefonu çaldı. Arayan Sıla'ydı.Sıla telefonda Ömer'e evlerinin önünde olduğunu ve onunla konuşmak istediğini söyledi.Ömer evlerinin önüne vardığında Sıla kapıda onu bekliyordu.Birlikte konuşmaya başladılar.
Ömer:
-Sıla..! Bir şey mi oldu? Nedir benimle konuşmak istediğin şey?
Sıla:
-Hoş buldum Ömer.Bende iyiyim.Beni içeri davet etmeyecek misin?
Ömer:
-Kusura bakma.Sen de biliyorsun bugün benim için yorucu bir gündü.Okul işlemleriyle uğraştım.Hocaların okulu dondurmama karşı tepkileri pek olumlu değildi.O yüzden bir an önce dinlenmek istiyorum.Malum yarın Bursa'ya dönüş yapacağım.
Sıla:
-Bende işte tam bu yüzden burdayım.
Ömer:
-Nasıl? Anlamadım.
Sıla:
-Yarın seninle birlikte Bursa'ya gelmeyi düşünüyorum.Mihrimah'ı ziyaret etmek istiyorum.Onun yanında olmak,destek olmak için.Bende buraya sana yarın birlikte gidelim demek için geldim.Ne dersin?
Ömer:
-Şey Sıla...İyi düşünmüşsün,iyi düşünmüşsün ama senin okulun var.
Sıla:
-Biliyorsun yaz tatiline girmek üzereyiz.Sınavlarımız çoktan bitti.Yetiştirmem gereken ödevlerim vardı.Onlarıda bu gece bitirip yarın teslim edeceğim.Öğleden sonra yola çıkarsak eğer işlerimi halletmiş olurum.
Sıla herşeyi düşünmüştü.Ömer Sıla'nın her şeyi planlamış olduğunun farkındaydı.Teklifini kabul etti.Yarın öğleden sonra birlikte yola çıkmak için sözleştiler.Ömer gece Bursa'ya Sıla ile birlikte gitmemekle doğru bir karar alıp almadığını düşündü."Sonuçta Sıla da Mihrimah'ın yakın arkadaşı.Onu merak ediyor."Diye düşündü.
Sabahın erken saatlerinde Sıla ödevini teslim etmek için okula gitti.Okuldaki işlerini bitirdikten sonra evine gitti.Yanına bir kaç eşya aldı.Ömer'i arayıp,gitmek için hazır olduğunu söyledi.Ömer ve Sıla birlikte Bursa'ya gitmek için yola çıktılar.Mihrimah,Ömer'in Bursa'ya geri döneceğinden habersizdi.Bu durum onu şaşırtacaktı.Ama asıl Sıla'yı karşısında gördüğünde bu onu daha çok şaşırtacaktı.Ömer ve Sıla akşam saatlerinde Bursa'ya vardılar.Mihrimah tekerlekli sandalyesinde bahçede kitap okuyordu.Mihrimah kitabını okurken bahçe kapısının açıldığını duydu.Arkasını döndüğünde Ömer ile göz göze geldi.Çok mutlu oldu.Ömer'in bu kadar kısa sürede geri döneceğini düşünmüyordu.Yanında Sıla'nın olduğunu görünce çok şaşırdı.Onu burada göreceğini düşünmemişti.Sıla,Mihrimah'ın yanına gidip sarıldı.
Sıla:
- Mihrimah canım geçmiş olsun.Ömer olanları anlattı.Çok üzüldüm. Seni çok merak ettim,görmek istedim.Umarım habersiz geldiğim için rahatsız olmamışsındır.Ne de olsa çok ağır bir durum yaşıyorsun.Seni böyle görmemizi istememiş olabilirsin.
(Mihrimah'ın iç sesi...)
-Aslında haklısın Sıla.Beni böyle görmenizi istemezdim.Bunun için sana kızamam.Ama inanamadığım bir şey var.Bana pek de buraya kadar yalnızca beni görmek istediğin için gelmiş olman inandırıcı gelmedi.İkimizde Ömer'i hala sevdiğini ve onu kıskandığın için buraya geldiğini biliyoruz.Bana Ömer'in başka birini sevdiğini söylemiştin ama bak Ömer burada,benim yanımda.Bu söylediğin bir yalanmış gibi geliyor bana ama bu kadarını yapmış olabileceğini düşünmek istemiyorum.
O sırada Leyla Hanım bahçeden Ömer'in sesini duydu,dışarı çıktı.
Leyla Hanım,Sıla'ya :
-Hoş geldiniz kızım. Neden rahatsız edeceksiniz?Başımızın üstünde yeriniz var.Hem eminim Mihrimah'ta arkadaşlarını gördüğüne çok sevinmiştir.Değil mi Mihrimah?
(Mihrimah tebessüm ederek başını salladı.)
Zümrüt Hanım camdan misafirlerinin geldiğini görünce dışarı çıktı.
Zümrüt Hanım:
-Ömer oğlum hoş geldiniz! Sıla kızım sende hoş geldin.Sizi burda görmek ne kadar güzel.
Ömer:
-Hoş bulduk Zümrüt nine.Tanıştırayım Mihrimah ile İstanbul'dan arkadaşımız Sıla.Mihrimah'ın durumunu öğrenince onu görmek istedi.
Sıla:
-Kusura bakmayın Zümrüt teyzecim böyle çat kapı habersiz geldik.
Zümrüt Hanım:
-Ömer'in geleceğinden haberimiz vardı.(Tebessüm ederek)Senin gelişin sürpriz oldu.Olsun biz misafirleri severiz kızım,hoş geldiniz.
(Mihrimah'ın iç sesi...)
-Ah anneanne..! Bunu bana nasıl söylemezsin.Günlerdir içim içimi kemiriyor.Ya Ömer dönmezse beni unutursa diye...(Anneannesinin gözlerine bakarak içinden) Alacağın olsun.
Zümrüt Hanım Mihrimah'ın ona kızdığını gözlerinden anlıyordu.
Zümrüt Hanım :
-Ee böyle ayakta dikilmeyelim.Ömer oğlum evde bir kaç bir şey eksikti,Mehmet Amcan gelene kadar sen onları al.Biz hanımlarda şöyle güzel bir akşam yemeği hazırlayalım.Sıla kızım sende bize yardım et.Leyla Hanım Sıla ile birlikte sofrayı hazırlarken,Zümrüt hanımın mahalledeki arkadaşlarıda Mihrimah'ı ziyaret için geldiler.Misafirlerin sayısı artınca eve dönen Mehmet Bey ve Ömer birlikte bahçedeki masa ve sandalyelerin sayısını artırdılar.Leyla Hanım masaya fazla tabak ve çatal koyarken Ömer'de bahçeyi lambalarla aydınlattı.Mihrimah bu tablodan çok mutluydu.Ailesinin ve Ömer'in onun için çabalıyor olması Mihrimah'ı eski sağlığına geri kavuşması için hırslandırıyordu.
Yemek yerken Mihrimah,Ömer'in üzerine titrediğini farketti.Sürekli gözü üstündeydi.Mihrimah çatalını bir ara yanlışlıkla yere yanlışlıkla yere düşürdü.Ömer Mihrimah'ın yere doğru eğilmesine izin vermeden çatalı yerden aldı,koşarak içerden yenisini getirdi.Bu onu mutlu,aynı zamanda tedirgin ediyordu.Akşam yemeği yendikten sonra Sıla Mihrimah'ı da alarak içeri girdi.Mihrimah'a bir şeyler anlatmaya başladı.
Sıla:
-Çok mutlu olmalısın Mihrimah.Baksana ailen hatta özellikle Ömer nasıl da üzerine titriyor.Kendini çok şanslı hissediyor olmalısın.Biliyor musun? Ömer okulunu dondurmak için İstanbul'a dönmüş.Senin için hayallerini düşünmeden elinin tersiyle itti.Hocalar bunun için ona çok kızdı.Yurtdışındaki bir gruptan teklif gelmişti.Bunu hiç umursamadı bile.Beni yanlış anlama ama bu çok ağır bir yük değil mi sencede? Bunları vicdan azabı çekmen için söylemiyorum bilakis çok şanslı olduğunun farkına varman ve iyileşmek için çaba göstermen için dile getiriyorum.Buraya gelirken biraz konuşma fırsatı bulduk.Senin bu haline çok üzülüyor.Ona okulunu neden bıraktığını sordum.Senin için bu kadarını yapıyor olması beni çok şaşırttı ve bir an sana aşık olduğunu düşündüm.Ama neyseki bana Senin kardeşin bu durumda olsa sen de aynısını yapardın dedi.
(Mihrimah'ın iç sesi...)
-Ömer'in bunu yaptığına inanamıyorum.Benim için hayallerinden vazgeçmiş olamaz.Bunu haketmiyorum.(Gözleri dolarak...) Demek kardeşi gibi gördüğünü söyledi.Tabi ya öyle olmasaydı hayatında başka biri olmazdı.
Mihrimah kendini çok kötü hissetti.Ömer için de herşeyin değiştiğini düşünmeye başlamıştı ki Sıla bu duygularının daha fazla ilerlemesine izin vermeden herşeyi yıkmıştı.Leyla Hanım Sıla için Mihrimah'ın odasına yatak hazırladı.Sıla uyumak için yatağına uzandı.Mehmet Bey Mihrimah'ı yatağına yatırdı.Mehmet Bey odanın ışıklarını kapatıp odasından çıktı.Mihrimah sessiz sessiz yatağında ağlıyordu.
-Kiminin gözyaşı,çöl olmuş kalbi yeşertmek için akar.Kimi ise çöl olmuş kalbinde açan çiçeğin yanmasına dayanamadığı için ağlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN DİLİ YOKTUR
RomanceGözlerimi dünyaya açtığım andan itibaren yanımda olan aşka,içimi titreten cümleyi söyleyemedim.Ve hayat, imkanların ötesinde en sessiz aşkı yaşamayı benim için seçti.Aşkı bulduğunda zamanı harcamamayı öğretti.