KAVUŞMA ARZUSU

18 4 2
                                    

Hayatı pamuk ipliğine bağlı yaşarız fakat,zincirlerle bağlanmış gibi güçlü tutunuruz.Bir asrı devirsek dahi hayat; iki hecelik,sekiz saniyelik bir sahneden ibarettir.Nefesinizi tutabildiğiniz kadardır.İnsan; Fanidir.Ruhu bakidir.Çoğu isteyip,az ile yetinendir.Sudur;akar durur.Topraktır;susar durur.Ruhun, bedene giydirilen askısıdır.Kuşun ağzında lokmadır.Varlığı kendince meçhule bağlıdır.Çoğu zaman bugünü yaşamayı değil,yarını düşünmeyi tercih edendir.İnsan,cesurdur.Mecnundur,meczuptur,bizce delidir.Göçmen kuştur...
-Mihrimah'ın bedeni,otobüsün içerisinde oradan oraya savruldu.Gözünden anılar,dilinden dualar süzüldü.Büyük bir teslimiyetle kararan gözlerine,ahiret perdesinin inmesini bekledi.Otobüs üç kez takla attı.Hızı kesilince,yolun sağ şeridine devrildi.Otobüsün attığı taklalar sonucunda, Mihrimah ve bir kaç yolcu otobüsün camından dışarı fırladılar.Mihrimah, önce gözlerine yansıyan bir ışık gördü,daha sonra otobüsün patlayan cam kırıklarını vücudunda hissetti.Bir müddet sarsıntıyla otobüsten fırlayan insanların çığlıklarını duydu.Daha sonra kulaklarında keskin bir çınlama...!!! Kazayı gören arabalar tek tek durdu.Yaralılara yardım etmeye çalıştı.Bir kaçı telefonu ile acil servisi arıyordu.Mihrimah olan biten herşeyi görüyordu.Yalnızca insanların görüntüleri vardı.Kızını yaralı gören annenin feryatlarını duyamıyordu.Can pazarında herkes sessizdi.Bir kaç dakika sonra göz kapakları bütün gücünü kaybetti.İnsanlar, yaralıları yoldan çekmeye çalıştılar.Aranan acil yardım ekibi,bir saat sonra kaza yerine vardı.Önce,ağır yaralıları ilk gelen acil servisine bindirdiler.Mihrimah yolun kenarında yatıyordu.Vücudunda ufak kesikler ve çarpmanın etkisiyle oluşan morluklar vardı.Mihrimah'ı bir sonraki acil servis aracına bindirdiler.Sağlık ekibi,Mihrimah'a yolda ilk müdahaleyi yaptı.Hastaneye vardıklarında,danışmaya bırakılan eşyalarının arasından telefonuna ve kimlik bilgilerine ulaşıldı.Hastane çalışanları, Mihrimah'ın telefonundan en son aranan numarayı çevirdi.Mihrimah,telefonu ile en son annesini aramış,ona bugün İstanbul'a dönüş yaptığını söylemişti.Hastane görevlisi,Mihrimah'ın telefonu ile annesi Leyla hanımı aradı.Telefon çaldı,çaldı ama açan olmadı.Görevli numarayı bir kez daha çevirdi.Leyla hanım, ikinci kez çalan telefonunun sesini duydu,üst kattan koşarak aşağıya indi.Arayan kişinin Mihrimah olduğunu görünce çok mutlu oldu.Kalbi heyecanlanla çarptı.Telefonu kalp çarpıntılarıyla açtı.Telefonu açan Leyla Hanım, "Kızım,Mihrimah! İstanbul'a vardın mı?"Diye Mihrimah'a seslendi.Telefonunun avizesinden gelen ses Mihrimah'a ait değildi.Leyla Hanım, telefonda Mihrimah'ın sesini değil de yabancı bir sesi duyunca şaşırdı.Görevli;
-Hanımefendi! Bursa devlet hastanesinden arıyorum.Kızınız trafik kazası geçirdi.Sizi durumdan haberdar etmek için aradım.Dedi.
Leyla Hanım duyduklarına inanamadı.Dizlerinin bağı çözüldü.Olduğu yere yığılıverdi.Gözyaşlarına boğuldu.Masaya tutunarak yerinden kalkmaya çalıştı.Eşi Mehmet Beyi aradı.Mihrimah'ın Bursa'da, İstanbul'a gelen otobüste olduğunu ve aracın kaza yaptığı haberini verdi.Mehmet Bey haberi alır almaz,okuldan çıktı ve eve geldi.Eşi Leyla Hanımı evden aldı.Bursa'ya özel araçlarıyla gideceklerdi.Leyla Hanım,yola çıkmadan evvel,Ömer'e haber vermek istedi.Eşi Mehmet Bey ile kazayı haber vermek için Ömer'lerin evine gittiler.Mehmet Bey yumruklarıyla kapıya vurdu,ard arda zile bastı.Ev ahalisi şiddetle çalan kapıyı duyunca,hep birlikte kapıya yöneldiler.Perihan hanım kapıyı açtı,karşısında gözyaşları içerisinde yakın arkadaşı Leyla Hanım ve Mehmet Beyi görünce paniğe kapıldı.Ömer,Leyla Hanıma "Leyla teyze neyin var? Ne oldu? Neden ağlıyorsun?" Diye sordu.Mehmet Bey eşi Leyla Hanıma sarılarak "Ömer oğlum! Mihrimah!..Mihrimah'ın bindiği otobüs, İstanbul'a dönerken kaza yapmış,durumu ağırmış,sana haber vermek istedik."Dedi.Ömer duyduklarına inanamadı,tekrar sordu.Olanlara inanmak istemedi.Göz torbalarına dolan yaşların akmasına izin vermedi.Mihrimah'a köyü bir şey olduğunu düşünmek dahi istemedi.Kendini toparladı.Ömer;
-Leyla teyze,topla kendini nolur! Mihrimah'a hiçbir şey olmayacak.Eğer izniniz olursa bende de sizinle gelmek istiyorum.Orada Mihrimah ve sizin için elimden ne geliyorsa yaparım.Dedi.
Ömer'in güçlü duruşu,Leyla Hanıma güç verdi."Mihrimah'ı da bizi de yalnız bırakma oğlum!Sende bizimle gel."Dedi.Ömer,Leyla Hanım ve Mehmet Bey ile yola koyuldu.
-İçlerinde Mihrimah'ı kaybetme korkusu vardı.Ömer'in korkularının yanı sıra özlemi,buruk sevinci ve keşkeleri vardı.Onun için yollar uzadıkça uzuyordu.İçine gökyüzünün karanlığı çöktü.Kirpikleri ilk kez bu denli ıslanıyordu."Sevdiğini kaybetme korkusu" bunun düşüncesi dahi azap için yeterliydi.Bir an evvel Mihrimah'ı görmek istiyordu.Aynı Mihrimah'ın,İstanbul'a dönerken duyduğu özlem ile...Hayat,ne garip...Yaşam yanı başınızda duran saksı çiçeği gibidir.Hayatın koşuşturmacasından onu sulamayı unutursunuz.Yaprakları sararır,toprağı kurur.Çiçek nefes alamaz hale gelir.Ölüp gideceğini anlarsınız ve onu sulamaya başlarsınız.Ömer, işte tam olarak bunu yaşıyordu.Solan çiçeği ölmesin diye, onu sulamaya gidiyordu.Bir kaç saatin ardından Ömer,Leyla Hanım ve Mehmet Bey Bursa'ya vardılar.Ömer,Mehmet Beyin arabayı park etmesini beklemeden arabanın kapısını açtı,koşarak hastanenin acil kapısından içeri girdi.Sol tarafında yer alan danışmaya titreyen sesiyle Mihrimah'ın nerede olduğunu sordu.Leyla Hanım ve Mehmet Bey de Ömer'in arkasından hastaneye koştular.Mihrimah'ın üçüncü katta yoğun bakımda olduğunu öğrenen Ömer,Leyla Hanım ve Mehmet Beyi yanına alarak asansöre bindiler.Asansör katları tek tek çıkarken,Ömer'in,Leyla Hanımın ve Mehmet Beyin dilinden dualar dökülüyordu.Mihrimah'ın,kızlarının iyi olduğunu düşünmek istiyorlardı.Asansör üçüncü kata gelince durdu.Leyla Hanım,Mehmet Bey ve Ömer asansörden indikten sonra, yoğun bakımın önünde beklemeye başladılar.Mihrimah'ın doktoru Selim Bey, bir kaç saat sonra yoğun bakımdan çıktı.Ömer,doktorun yoğum bakımdan çıktığını gördü.Doktor Selim Beye "Doktor Bey!Biz trafik kazasında buraya getirilen hastanın yakınlarıyız.Adı Mihrimah.Durumu nasıl?İyi mi?Onu görebilir miyiz?"Diye sordu.Doktor
Selim Bey,Ömer'e "Siz hastanın nesi oluyorsunuz?"Diye sordu.Ömer,doktor Selim Beyin sorusunu duyunca yutkundu, gözyaşlarını sildi.Çok şey söylemek istedi.İçinden "Ben...Ben onun dostuyum,çocukluğuyum,ben onun çocukluk kahramanıyım,sıra arkadaşıyım,aslında o benim yeşeren ümitlerim..."demek istedi.Asıl söylemek istediği kelimeleri ise yutkundu.Doktor Selim Beye döndü ve "Ben Mihrimah'ın arkadaşıyım."Dedi. Selim Bey Leyla Hanım ve Mehmet Beye bakarak "Peki ya siz hastanın nesi oluyorsunuz?"Diye sordu.Mehmet Bey;
-Doktor Bey ben Mihrimah'ın babasıyım,(Leyla hanıma bakarak)bu da eşim.Kızım nasıl?Onu görebilir miyiz?Diye sordu.
Selim Bey,Mehmet Bey ve Leyla Hanımı, Mihrimah'ın sağlık durumu hakkında konuşmak için,odasına davet etti.
Ömer,Mihrimah'ın birinci dereceden akrabası olmadığı için doktor Selim Beyin odasına giremedi.Bir bilseniz..! O Mihrimah'ın herşeyi idi.Aldığı nefesti.Attığı her adımdı.Ama hayat,Ömer'i o an ötelere itti.O an yalnızca,Mihrimah'ın aynı mahallede oturduğu bir arkadaşı oldu.Hiç bir yere ayrılmadı.Selim Beyin odasının önünde Leyla Hanım ve Mehmet Beyin çıkmasını bekledi.Mihrimah'a bir şey olacak diye içi içini kemiriyordu.
Selim Bey,masasına oturdu.Leyla Hanım ve Mehmet Beye,Mihrimah'ın durumunu izah etti.
Selim Bey;
-Mehmet Bey,Leyla hanım!
Anlatacaklarımı dikkatle dinlemenizi rica ediyorum.Şunu söylemeliyim ki kızınız Mihrimah'ı bir süre daha hastanemizde,tedavi altında tutmamız gerekiyor.Geçirdiği kazada herhangi bir patolojik rahatsızlığa rastlanmadı.Vücudundaki organların hiç biri zarar görmemiş.Lakin kaza sonucu yaşadığı travma nedeniyle bacaklarında geçici bir felç olduğunu tespit ettik.Üstelik travmaya bağlı duyma ve konuşma yeteneğini ne yazık ki kaybettiği anlaşıldı.Dedi.
Ömer kapıyı dinliyordu.Selim Beyin,Mihrimah hakkında söylediklerini duydu.Kalbi deli gibi çarpmaya başladı.Ayakları ve tüm uzvu işlevini yitirdi sanki.Kapının önüne yığılıverdi.Nefesi kesildi.Elini kalbinin üzerine koydu.Kalbi yerinden çıkacak gibi oldu.Leyla Hanım,Selim Beyin söylediklerine inanmak istemedi.Hıçkırarak "Doktor Bey! Mihrimah,benim kızım...Emin misiniz?O iyi biliyorum.Lütfen,yanılıyor olamaz mısınız?" Diye acıyla sordu.
Mehmet Bey dirayetini koruyordu.Kızının iyi olacağını biliyordu.Dik durmaya çalıştı.
Selim Beye "Doktor bey! Peki siz bir şey yapamaz mısınız? Kızımı iyileştiremez misiniz? " Diye sordu.
Selim Bey;
-Merak etmeyin! Kızınız için elimizden geleni yapacağız.Mihrimah kendine gelir gelmez psikolog eşliğinde fizik tedaviye başlayacağız.Dedi.
Leyla Hanım,Selim Beye kızı Mihrimah'ı görmek istediğini söyledi.Selim Bey ilk başta Leyla hanımın bu isteğini kabul etmese de daha sonra,Leyla hanımın ısrarlarına dayanamadı.Asistanına,Leyla hanımı hazırlayıp,Mihrimah'ın yanına götürmesini söyledi.Leyla hanım ve Mehmet Bey doktorun odasından çıktıklarında,gözyaşlarına boğulmuş vaziyette,kapının önünde oturan Ömer'i gördüler.Leyla Hanım yere eğildi.Ömer'e sıkı sıkı sarıldı.Ömer'in gözyaşlarını sildi ve "Ağlama oğlum.Mihrimah iyi olacak.Yine koşarak çınar ağacının altına gidecek.Bize kızdığında çınar ağacının tepesine çıkıp,defterine satırlar dolusu cümleler kuracak.Kalk oğlum! Ona destek olmak istiyorsak,biz daha güçlü olacağız."Dedi.Ömer,gözyaşlarını sildi,olduğu yerden kalktı,"Leyla teyze peki ya konuşabilecek mi? Ben seslendiğimde,beni duyabilecek mi?"Diye sordu.O esnada yanlarına Selim Beyin asistanı geldi. Mehmet Beye "Hastamızın, hastanemize kayıt işlemlerini yapmanız gerekiyor.Kazadan sonra ekip arkadaşlarım hastanızın eşyalarını acile bıraktılar.İstediğiniz zaman alabilirsiniz."Dedi. Mehmet Bey "Sağolun doktor hanım.Ben iner eşyaları alır,kayıt işlemlerini yaparım."Dedi.
Ömer,Mehmet Beyi aşağıya inecekken durdurdu,"Mehmet amca,sen dur!Ben hallederim."Dedi.Ömer,Mihrimah'ın eşyalarını almak için alt kata, acil bölümüne indi.Oradaki danışmaya kaza sonrası gelen hastaların eşyalarının nerede olduğunu sordu.Hemşire Ömer'e, hastanın eşyalarını koridorun solundaki odada bulabileceğini söyledi.Ömer,koridorun solundaki odaya girdi.Kaza sonrası getirilen eşyaların arasından, Mihrimah'ın sırt çantasını buldu.Çantayı eline aldığında,avuçlarında şerbetsi bir ıslaklık hissetti.Çantanın içerisini açtı.Beyaz,ağzı mavi iple bağlı bir poşet vardı.Çantanın içerisinden poşeti çıkardı,altından kırmızı bir şerbet damlıyordu.Poşetin ağzını açtı.Poşetin içerisinde kırılmış bir kavanoz ve dibine dağılan çilek reçelini gördü.Ömer,gözyaşlarını tutamadı.Mihrimah'ın çilek reçelini onun için getirdiğini biliyordu.Çünkü evlerinde bir tek Mihrimah çilek reçelini severdi.Bu kavanozuda kendisi için getirdiğine emindi.Poşetin içerisindeki cam kırıklarını temizledi.Hastanenin yemekhane katından bir tane cam şişe içerisinde satılan sudan aldı.Cam şişenin içerisindeki suyu,dışarıdaki ağacın dibine boşalttı.Boş şişenin içerisine, Mihrimah'ın onun için getirdiği poşetin dibinde arta kalan çilek reçelini koydu.Dökmeye kıyamadı.Mihrimah'ın kayıt işlemlerini hallettikten sonra,biraz nefes alabilmek için hastanenin bahçesine çıktı.
Boğazı düğüm düğümdü.İçinde fırtınalar kopuyordu.İçine dolan çığlıkla bir dağı devirebilirdi.
-Acının tarifi zordur.Altından kalkması güçtür.Aklı himaye etmek,nefse kilit vurmaktan ötedir.Beklenen,özlenen,elem duyulan yar ise,yitip gitmemek aşıklık işidir...

AŞKIN DİLİ YOKTURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin