Bülbül gülü sever ise sonu ya gülistandır ya kabristan.
Ömer'in Mihrimah'ı beklerken ki günleri kabir hayatı gibi soğuk,karanlık ve yalnız geçiyordu.
Mihrimah bir uyansa,Ömer'in ona söyleyecek çok şeyi vardı.
Zaman;yitip gitmeden bilinmeyen bir armağandır.Ömer,Mihrimah'ın yokluğunda bunu çok iyi anlıyordu..Bahçeye biraz nefes almak için çıkmıştı fakat daralan yüreğini ferahlatan tek şeyin Mihrimah'ın uyandığını görmek,gözlerine eskisi gibi baktığını bilmek,sesini bir kez daha duymak olduğunu biliyordu. Güneş adeta Dünya'nın ekseninden çıkmış gibiydi.Ömer için gün doğmak bilmiyordu.Hastanenin bahçesindeki bankta Mihrimah için dua ederken sonunda uyuya kalmıştı.Bütün geceyi diken üstünde geçirdiği için gözleri yeni kapanmıştı ki bir iki saat sonra Güneş'in yüzüne doğmasıyla tekrar uyandı.Güneş'in yansıyan ışıkları gözlerini kamaştırdı.Gözlerini ovaladı,üç bardak sıcak çay ve tost alarak yoğun bakım katına Mehmet Bey ve Leyla Hanımın yanına çıktı.Onlarda Ömer gibi bütün gece uyumamışlardı.Ömer'in onlar için getirdiği çay ve tostu yemek içlerinden gelmiyordu.Gözleri yoğun bakım kapısındaydı.Uzun bir gecenin ardından Mihrimah nihayet gözlerini açtı.Doktor Selim Beyin asistanı Mihrimah'ın uyandığını görür görmez Selim Beye haber verdi.Ömer,Mehmet Bey ve Leyla hanım Mihrimah'ın uyandığını öğrenince mutluluktan gözyaşlarını tutamadı.Selim bey yoğun bakım odasında bir takım müdahale yaptıktan sonra Mihrimah ile konuşmaya başladı.
-Günaydın Mihrimah! Ben doktorun Selim.Şu an hastanemizde yoğun bakım altındasın.Geçirdiğin trafik kazası sonucu hastanemize getirildin.Kaza sonrası bacaklarında kısmi felç geçirdin fakat endişe duymanı istemiyorum.Vücuduna darbeler ve bir kaç yara almışsın.Bizlerde herhangi bir komplikasyonla karşılaşmamak için seni yoğun bakımda gözetim altında tutarak uyanmanı bekledik.Kendini daha iyi hissettiğin zaman tedavine başlamayı istiyoruz.Bir iki gün içerisinde seninde yardımınla uzman psikoloğumuz eşliğinde fizik tedavine başlayacağız. Kısa zamanda eski sağlığına kavuşacaksın.Senden istediğimiz tek şey kendine inanman ve sağlığına kavuşmak için çaba göstermen.Daha sonrasında bacaklarının eski sağlığına kavuşacağı konusunda sana söz veriyorum.
Mihrimah doktor Selim Beye bir şey söylemek istedi.Dudaklarını oynattığında sesinin çıkmadığını farketti.Bir şeyler söylemek için kendini zorladı.Gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı.
Doktor Selim Bey;
-Mihrimah kendini yormamaya özen göstermelisin.Bu söyleyeceklerim seni üzebilir fakat umutsuzluğa kapılmanı istemiyorum.Geçirdiğin kazada yaşadığın travma nedeniyle konuşma yeteneğini kaybettiğini hastanemize getirildiğinde, yaptığımız tetkikler sonucu öğrendik.O an bunun için yapılabilecek pek bir şey yoktu.
-Bu sözler Mihrimah'ın içinde derin yaralar açtı.Ağlamak,üzülmemek elinde değildi.Ömer için büyük umutlarla ve sonsuz bir sevinçle İstanbul'a dönerken ki anları gözünde canlandı.Büyük bir endişesi olsa dahi Ömer ile başladığı sözlerini virgül ile sonlandırırdı.Çünkü ardı ardına cümleler kursa dahi onu anlatmakla bitiremezdi.Fakat bu kez o virgül ile biten cümleleri sessizliği ile noktayı bulmuştu.Sessiz hıçkırıklarının ardından başını yoğun bakım odasının camına doğru çevirdi.Annesi,babası ve Ömer'i camın arkasından onu seyrederlerken gördü.Ömer yanı başındaydı.Onu en son sonsuz yolculuğa çıktığını düşünürken dualarında bırakmıştı..Ama oradaydı.Ömer ve Mihrimah birbirlerinin gözlerine dalmış adeta zihinlerinin içinde birbirleri ile konuşuyorlardı.Uzaktan uzağa birbirlerinin gözyaşlarını siliyorlardı.
Mihrimah başını çevirdi.Ailesinin ve Ömer'in onu böyle görmelerini istemiyordu.Doktor Selim Bey,Mihrimah'ı özel odaya aldırdı.Mehmet Bey ve Leyla Hanıma Mihrimah'ı içeride uzun süre kalmaksızın görebileceklerini söyledi.
Artık Mihrimah'ı muayene saatlerinin dışında görebileceklerdi.Ömer Mehmet Bey ve Leyla Hanımın gözlerinin içine bakıyordu.Mihrimah'ı görmeyi çok istiyordu.İlk olarak Mehmet Bey ve Leyla Hanım Mihrimah'ın kaldığı odaya girdiler.Leyla Hanım içeri girer girmez Mihrimah'a sıkıca sarıldı,saçlarını kokladı,gözlerinden,ellerinden öptü.Mihrimah'ın yüzünde buruk bir mutluluk vardı.Anne ve babası içeriye girdiğinde koşarak onlara sarılmak istedi.Bacaklarındaki hissizlik onu uyuşturuyordu.Mehmet Bey,Mihrimah'ın elini tuttu,alnından öptü.Kızı Mihrimah'a
Mehmet Bey:
-Canım kızım! Babasının biricik sultanı.O güzel gözlerinden yalnızca mutluluk gözyaşları aksın.Ağlama! Yaradanın izniyle iyi olacaksın.Bunun için elimizden ne geliyorsa senin için yapacağız.Sen yeter ki ümidini kaybetme.Hayallerine,ümitlerine ve sevdiklerine sıkıca tutun.Allah isterse kuşlar filleri yener kızım.O dilerse ateşi serin kılar.Derdi veren elbet dermanınıda verir.Sen gönlünü ferah tut.
Gönül konuşur Mihrimah! Dil yalnızca kalbin tercümanıdır.Gözler gönlün aynasıdır.Sen bu zamana kadar zaten gönlünle konuştun.Dayan kızım her gecenin ardından bir Güneş doğar.Sabret!
Mehmet Beyin bu sözleri Mihrimah'a güç verdi.Mihrimah güçlü ve inançlı bir kızdı.İyi olacağına inanıyordu.
-Ümidini yitirmek yitip gitmektir.Daha Mihrimah'ın Ömer'e söyleyecek bir çift sözü vardı.Onu söylemek için elinden ne geliyorsa yapmak için gayret edecekti.Mihrimah'ın odasına gelen hemşire Hanım muayene için Mehmet Bey ve Leyla Hanımın odadan çıkmalarını rica etti. Ömer,Mihrimah'ı henüz yakından görememiş ve onunla konuşamamıştı.Mihrimah'ın bir kaç gün dinlenmesi ve gücünü geri kazanması gerekiyordu.Onu yormamak için hemşireler ziyaretleri kısa tutuyordu.Ömer de çekindiği için Leyla Hanım ve Mehmet Beye bir şey söyleyemiyordu.Mehmet Bey ve Leyla Hanım telaştan Mihrimah'ın kaza haberini anneannesi Zümrüt Hanıma haber vermeyi unutmuşlardı.Leyla Hanım annesini aramak için dışarı çıktı.Mehmet Bey de o sırada Ömer'e
Mehmet Bey:
-Ömer oğlum günlerdir Mihrimah'ın üzüntüsünden Leyla teyzenin boğazından doğru düzgün bir lokma geçmedi.Sen burada Mihrimah'ın yanında bekle bende o sırada Leyla teyzen ve bizim için yiyecek bir şeyler alıp geleyim.
Ömer:
-Olur Mehmet amca siz gidin, ben burada beklerim.Herhangi bir şey olursa size haber veririm.
Hemşire muayene bittikten sonra Mihrimah'ın odasından çıktı.Ömer hemşirenin çıktığını görünce durdurdu.Mehmet Bey ve Leyla Hanım hazır yokken Mihrimah'ı görmek istiyordu.Ömer hemşireye "Hemşire hanım,çok kısa bir süre Mihrimah'ı görebilir miyim?"diye sordu.
Hemşire:
-Ziyaret saatiniz bitti.Yarına kadar içeri kimseyi alamıyoruz.Hastanın ilaçları verildi,dinlenmesi gerekiyor.Şu anda içeri giremezsiniz"Dedi.
Ömer:
-Lütfen rica ediyorum izin verin yalnızca 2 dakika görüp çıkacağım.Söz veriyorum sizi zor durumda bırakmayacağım.Günlerdir onu göremiyorum.Beni anlayın lütfen."
Hemşire:
-Ömer'in acısını ve duyduğu özlemi öylesine hissetti ki bir kaç dakika için Mihrimah'ı görmesine izin verdi.
Ömer,sabah topladığı bir kaç papatya ile birlikte Mihrimah'ın odasından içeri girdi.Mihrimah beyaz çarşafların içerisinde yatıyordu.Rengi solmuş,bitkin görünüyordu.Elindeki papatyaları Mihrimah'ın başucunda duran su dolu bardağın içerisine koydu.Camın önünde duran sandalyeyi yatağa yaklaştırdı ve oturdu.
Ömer:
-Çok şükür ki gözlerine bir kez daha bakabilmek nasip oldu.Çok korktum Mihrimah...Seni bir an olsun kaybedeceğimi düşündüğümde nefesim kesildi.Göğsüme koca bir taş oturdu.Kalbim kağıt kesiği gibi inceden derin derin sızlamaya başladı.Dilim kurudu,acımı tarif edemedim.Seni kaybetme korkusu ölüm gibi aniden gelince anladım.Anladım ki bendeki yerin,benim benliğim.Sakın ben gitmeden gitme!
-
Mihrimah bu sözleri duyabilseydi sessizliğine bir kat daha üzülürdü.Hemşirenin verdiği ilaçlar onu halsiz düşürmüş,uyumasına sebep olmuştu.Ömer bu sözleri gözlerine bakarak söylemeyi çok isterdi.Ama belliki o gün bugün değildi.Hemşire bir kaç dakika sonra Mihrimah'ın odasına geldi.Ömer'e artık odadan çıkması gerektiğini söyledi.Ömer odadan dışarı çıktıktan bir kaç dakika sonra Mihrimah uyanır gibi oldu.Ömer'in söylediklerini duymuştu.Onu karşısında göreceğini umuyordu ama odada yalnızca hemşire vardı.Ömer'in onun için topladığı papatyaları görmedi.Duyduklarının bir rüya olduğunu düşündü.Gözlerini kapattı.Derin bir uykuya daldı.Hemşire, Mihrimah'ın serumunu değiştirirken eli masanın üzerindeki su bardağına çarptı.Papatyalar su bardağıyla birlikte yere düştü.Su bardağı kırıldı ve papatyalar cam kırıklarının arasında kaldı.Hemşire papatyaları ve cam kırıklarını toplayıp çöpe atmak zorunda kaldı.
Bu arada Zümrüt Hanım Mihrimah'ın haberini alır almaz hastaneye gelmişti.Torununun kaza haberini alan Zümrüt Hanım çok üzgün ve telaşlıydı.Leyla Hanım annesini sakinleştirmeye çalıştı.Mihrimah'ın durumunu anlattı.Zümrüt Hanım duyduklarına inanamadı.İçi içine sığmayan,neşeyle yolculadığı torununun yürüyemediğini ve konuşamadığını öğrenince gözyaşlarını tutamadı.Tansiyonu yükseldi,fenalaştı.Koridordaki hemşire Zümrüt Hanımın fenalaştığını görünce hemen müdahale etti.Mehmet Bey,tekerlekli sandalye yardımıyla Zümrüt Hanımı acil müdahale odasına götürdü.Tansiyonu yükseldiği için fenalaşan Zümrüt Hanım kendine geldiğinde Mihrimah'ı görmek istedi.Leyla Hanım annesine Mihrimah'ı yarın görebileceğini,bugün için ziyaret saatlerinin bittiğini söyledi.Leyla hanım ve Mehmet Bey geceyi Zümrüt Hanımın yanında geçirdiler.Ömer ise bütün geceyi Mihrimah'ın odasının önündeki koltukta geçirdi.Yeni bir gün daha ağardı.Günün ilk ışıklarının ardından Doktor Selim Bey Mihrimah'ın odasına geldi.Bugün onun için yeni bir adımdı.Psikolog Zeynep hanım ile Mihrimah'ın odasına gelen Selim Bey Mihrimah'a;
-Bugün Zeynep Hanım ile birlikte fizik tedaviye başlayacağız.İlk gün için seni fazla yormamaya çalışacağız.Seninde kendine fazla yüklenmeni istemiyoruz.Eğer yorulursan ya da vücudunda bir ağrı hissedersen bize söylemeni istiyoruz.Evet,şimdi hazırsan gidelim mi ne dersin?
Mihrimah başını sallayarak hazır olduğunu söylemeye çalıştı.Aslında Selim Beye gözleriyle bir şeyler söylemeye çalışıyordu.
- "Peki ya sonra...Konuşabilecek miyim?Anlatabilecekken sustuklarımı günün birinde söyleyebilecek miyim?"demeye çalışıyordu.
Selim Bey Mihrimah'ın bir şeyler anlatmak istediklerinin farkındaydı.Bu konuda hastası için düşündüğü bir şeyler vardı.Fakat ilk olarak onu sağlığına geri kavuşturmayı hedefliyordu.
Zeynep Hanım ve Selim Bey Mihrimah'ı hasta bakıcıların yardımıyla fizik tedavi katına çıkardı.Ömer Mihrimah'ın tekerlekli sandalye ile götürüldüğünü görünce endişelendi ne olduğunu anlayamadı.Gözleri uykusuzluktan yarı açık yarı kapalı bir şekilde Doktor Selim Beye "Doktor Bey Mihrimah'ı nereye götürüyorsunuz?Kötü bir durum mu var?"Diye sordu.Doktor Selim Bey Mihrimah'ı fizik tedavi için üst katta çıkardıklarını,Ömer'in de onlarla birlikte gelebileceğini söyledi.Ömer durumu Mihrimah'ın ailesine de haber verdi.Hep birlikte Mihrimah'ın yanında olmak için fizik tedavi katına çıktılar.Mihrimah Doktoru Selim Bey ve Zeynep Hanımın talimatları doğrultusunda ,fizik tedavi uzmanının da yardımıyla ilk denemelerine başladı.Tedavisi için hazırlanan düzeneğe tutundu.Düzenekten güç alarak adımlarını atmaya çalıştı.Çabaladıkça gücünü kaybediyordu.Kolları,vücudunun ağırlığını taşıyamadı ve kendini aşağıya doğru bıraktı.Ömer, Mihrimah'ın düşeceğini görünce ona doğru koştu.Fizik tedavi uzmanı Arda Bey Mihrimah'ın gücünü kaybettiğini farketti onu kollarında tuttu.İlk adım için onu daha fazla yormak istemedi.Mihrimah, Ömer'in ona doğru korkuyla koştuğunu görünce içini hüzün kapladı.Onu acı dolu gözlerle görmek istemedi.Selim Bey,Mehmet Bey ve Leyla Hanıma Mihrimah'ı artık evlerine götürebileceklerini bundan sonrası için fizik tedavi günlerinde hastaneye getirmelerinin şimdilik yeterli olacağını söyledi.Mehmet Bey,Selim Beye:
-Doktor Bey,Mihrimah'ın konuşma yeteneğini kazanması için bir tedavi uygulamayacak mısınız?Diye sordu.
Selim Bey:
-İlk olarak Mihrimah'ın vücudundaki kısmi felç ile ilgilenmek zorundayız.Onu eski sağlığına kavuşturduktan sonra bu süreç içerisinde konuşma kaybı için gerekli tedavi yöntemleri üzerine bir kaç araştırma yapacağız.Araştırma sonrasında onun için en uygun yöntemi uzman doktorlarımız yardımıyla elbette Mihrimah'ı iyileştirmek için uygulayacağız.
Mehmet Bey umutla Mihrimah'a dönüp tebessüm etti.Elbette bir çaresi bulunacaktı.Mihrimah'ın kendini daha iyi hissetmesi için evine çıkış izni verilmişti fakat Mihrimah'ın tedavisine Bursa'da devam etmesi gerekiyordu.Bu yüzden onu anneannesinin evine götüreceklerdi.Ömer bu süreç içerisinde Mihrimah'ın yanında kalmak istiyordu.Mehmet Bey Mihrimah'ın çıkış işlemlerini yaparken Zümrüt Hanım Ömer'in ortalıklarda olmadığını farketti.Aşağıya Mehmet Beyin yanına indiğinde ,Ömer'i hastanenin bahçesinde dalgın bir şekilde otururken gördü.Zümrüt Hanım bahçeye çıktı, Ömer'in yanına oturdu.Elini Ömer'in başına koydu.Ömer öylesine dalmıştı ki Zümrüt Hanım elini başına koyduğunda irkildi.
Zümrüt Hanım:
-Ömer! Neyin var oğlum? Neden bu kadar dalgınsın? Diye sordu.
Ömer bir cevap veremedi.Mihrimah'ın yanından ayrılmak istemiyordu.Ona destek olmak istiyordu.Bursa'ya sürekli gidip gelemeyeceği için Zümrüt Hanımlarda kalmak istiyordu.Fakat bunu söylemeye dili varmıyordu.
Zümrüt Hanım Ömer'in gözlerinin içine baktı.
- Mihrimah'ın yanında olmak burada kalıp,ona yakın olmak istiyorsun değil mi oğlum?
Ömer tek laf bile etmeden Zümrüt Hanımın bunu anlamış olmasına çok şaşırdı.Çekinerek başını salladı.
Zümrüt Hanım:
-Bunu dert edecek ne var oğlum! Bahar havası,yaz geliyor.Evin çatı katını temizler,senin için orayı elden geçiririz.Mihrimah iyi olana kadar bizimle birlikte orada kalırsın.Dedi.
Ömer ,Zümrüt Hanımından bu sözleri duyunca mutluluğunu gizleyemedi.
Ömer:
-Çok teşekkür ederim anneanne.Çocukluğumuzdan beri beni Mihrimah'tan ayrı tutmazdın.Bugün yine aynı sevgiyi göstererek beni çok mutlu ettin.
Zümrüt Hanım:
- Sen de benim bir torunumsum oğlum! Elbette sende Mihrimah'ın yanında olacaksın.O da bunu çok ister.Hadi gidip Mihrimah'ı alalım.Eskiden hep birlikte yanıma tatile gelirdiniz.Yine tatile yanıma gelmişsiniz gibi Mihrimah'ı alıp evimize götürelim. Dedi.
Ömer,Mihrimah'ın ailesi ile birlikte onu anneannesi Zümrüt Hanımın evine götürmek için bir taksi çağırdı.Mihrimah'ı Mehmet Bey ile birlikte tekerlekli sandalyeye bindirdi.Çilek reçelini koyduğu şişeyi ve Mihrimah'ın sırt çantasını aldı.Mihrimah,Ömer'in reçeli dökmeyip sakladığını görünce çok mutlu oldu.Işıldayan gözleriyle Ömer'e baktı.Ömer için Mihrimah'ın gözlerindeki mutluluğu görmek herşeye bedeldi.Eskisi gibi birbirlerine böyle bakıyor olabilmeleri güzel günler için bir adımdı.Ömer,Mihrimah'ın üzerine titriyordu.Onu sarsmadan hastanenin bahçesine indirdi.Taksi hastaneye geldi.Mihrimah yürüyemediği için Ömer onu yavaşça kucağına aldı,taksiye bindirdi.Mehmet Bey,Leyla Hanım ve kayınvalidesi ile birlikte taksiye bindi.Takside fazla yer olmadığı için Ömer başka bir taksiyle Zümrüt Hanımlara gitmek zorunda kaldı.Gözünü Mihrimah'tan alamıyordu.Ömer taksiye binemedi.Her ayrılık artık canlarını yakıyordu.Mihrimah,Ömer'in anneannesi ile konuştuklarından habersiz olduğu için Ömer'in İstanbul'a döneceğini düşündü.Gözleri doldu.Gitme! Demek istedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN DİLİ YOKTUR
RomanceGözlerimi dünyaya açtığım andan itibaren yanımda olan aşka,içimi titreten cümleyi söyleyemedim.Ve hayat, imkanların ötesinde en sessiz aşkı yaşamayı benim için seçti.Aşkı bulduğunda zamanı harcamamayı öğretti.