Bölüm 4

1.9K 170 1
                                    


  Sevgili okuyucular düğün hazırlığım sonra  düğün ondan sonra yeni evli olmak derken giremedim evimde de internet  yok mobilden den girmesi sıkıntı oluyor o yüzden bölümler gecikti bundan sonra  annemin evine gittikçe  yayınlamaya çalışıcam 
4.BÖLÜM

   Pekala son 5 yıldır hayatımı nasıl geçiriyordum. Sokakalarda yürüken herhalde etrafıma bile bu kadar dikkatli bakmamıştım. Hüzün sarılıydı her yanımda sanki birden bire hayattan zevk almayıda kesmiştim.

Gerçekten nelerden zevk alıyordum ben ki... Alışveriş, moda haftası, şu anda bile bir saniye boşluk yoktu ajandamda .Yeni reklam kampanyası, moda defileleri, ropörtajlar. Peki Doug ile ne ara görüşüyordum. Ah Tanrım, gözlerimi hüzünle yumdum. 4 haftadır kocamla ilk buluşmam o akşam ki yemekti ve ben nasıl davranmıştım.

   Tam bir sürtüğe dönüştüğüm aşikardı. Onun ise sıradan monoton bir hayatı vardı. Beni aldatsa bile kendimi savunabilecek bir halde değildim. Tam anlamıyla iyi bir eş olabilmişmiydim ki kocamdan aynısını bekliyordum. Hayır berbat bir eştim. Aniden durdum ve vitrindeki görüntüme baktım. Bu hallerimden sıkılmıştım. Bu üzerimdeki dar kıyafetlerden, vücut hatlarımı gözler önüne sermekten sıkıldığımı hissettim ve gerçek anlamda kocamı, onunla geçirdiğim mutlu günleri özlediğimi hissettim.

Virtirinin önünden hızla ayrılıp koşmaya başlarken gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum.

****

  Caddenin karşısında ona bakarken kalbimdeki ağırlığı tek giderek şeyin ona sarılmak olduğunu biliyordum. Ama yapamazdım, bu kez olmaz. Tekrar acı çekmekten korkuyorum. Tekrar onu elde edip kaybetmekten korkuyorum.

  Ağlayışını gördüğümde elimde olmadan bir adım attım ama son anda kendimi durdurdum. Ona karşı zaafım o kadar büyük ki. Gözlerinden akan her yaş kalbimi delen binlerce hançerden biri sanki. Bir insan ne kadar sevebilir ki... Daha ne kadar? Bir erkek olarak bu kadar aşık olacağımı asla düşünmezdim. O tüm benliğimi ele geçirmiş durumda, tenimin her noktasını yada kalbimin her zerresini... Çok sevmek bazen çok acı çekmek demek. Şimdi acının dibine vurmuş durumdayım. Dahada beter olacağım biliyorum. Ama bunu en çok onun iyiliği için yapıyorum. İşim dolayısı ile şimdiye kadar uzun süreli şehir dışında olmasına ses çıkarmadığım doğru. Ama artık deşifre olmuş durumdayım. Onun hayatını riske atmaktansa ölmeyi tercih ederim. Yoksa ne kadar sorunlu yada kendi beğenmiş olsada onunla geçireceğim bir dakika için herşeyimi vermeye hazırım...

11 ŞUBAT 2002 – New york

  Evimin kapısını açtığımda tüm ümitlerim yok olmak üzerydi. Bu görüştüğüm 3.ajanstı ve bana asılan başka bir adam daha harika. İçeri girdiğimde Jane çığlık çığlığa geldi.

"Vicky!Tanrım sen ne yaptın?" Şaşkınlıkla ona bakarken ne yapmış olabileceğimi düşünüyordum. Paltomu çıkarıp kapının yanındaki askıya astım ve başımdaki bereye uzandım.

"Ne yaptığım hakkında bir fikrim yok!İnan bana." dedim bıkkınlıkla.

"Dışarısı çok soğuk."diye mırıldandım. Jane hala o aptal gülümsemesi suratında bana bakıyordu. Sinirle gözlerimi devirdim.

"Jane şu saçmalığı kesecekmisin?Gerçekten canım çok sıkkın." dedim. Arkadaşım ellerini omuzlarıma koydu. Derin bir nefes aldı.

"Pekala, bugün buraya hayatımda gördüğüm en yakışıklı adam geldi ve bana bir anahtar verdi. Araban hallolmuş." Ne kadarda çabuk.Kim gelmiş olabilirdiki. Jane hülyalı bir şekilde iç çekti.

"Ah görmeliydin Vicky! Uzun boylu esmer, gece gibi siyah saçları ve gözleri vardı..." Konuşmasını tamamlayamadan ilk koltuğa çöktüm.

"Doug." diye fısıldadım. Jane atıldı.

"İşte bu Doug, adı buydu ve sana bunu bıraktı."bJane arkasını döndü ve koşarak küçük salonun diğer ucuna gitti ve bir kutu aldı. Ardından kutuyu bana uzattı.

"Aç hadi meraktan ölüyorum." dedi heyecanla. Bir an kırmızı karton üzerinden beyaz bir kurdele geçen kutuya baktım. O gün beraber oturup kahve içtiğimizde

Pek konuşmamıştı şimdi ne istiyor olabilirdiki?

"Hadi ama." dedi Jane merakla. Elimi kurdelaya attım ve çekip aldım. sonrada yavaşça kutuyu açtım. İçinden çıkan bir bilet oldu ve birde not.

"Bu Cuma gecesi benimle buluş... Söz veriyorum eğlenceli olacak Doug." Bu da ne demekti . Jane zıpladı.

"Biliyordum senden hoşlandı değilmi?" dedi. Elime bileti aldım. Tanrım Winter Garden Tiyatrosunda ki ilk gösterim müzikal Mama Mia... Tüm biletler tükenmişti ve ben bu müzikale gitmek için ölüyordum. Bakışlarımı biletten Jane'e çevirdim.

"Mama Mia müzikaline bir bilet."diye mırıldandım. Jane elimdeki bileti çekti.

"Tanrı aşkına! Bu biletler tükenmedi mi? Oldukça pahalı." Sonra parlayan gözlerle bana baktı.

"Gidiyorsun değil mi? Lütfen gideceğini söyle!" dedi. Bense hala şaşkınlıkla bilete bakıyordum. Bunu nasıl bilebilirdi ki?

Günümüz...

Son birkaç gündür kaldığım eve geldim ve kapıda en iyi arkadaşımın karısını gördüm.Bana bakıp gülümsedi ve birkaç adımda yaklaşıp yanağımdan öptü.

"Nasılsın koca adam."Ona bakıp gülümsedim.

"İdare eder!" dedim. Koluma girdi ve beni eve yönlendirdi.

"Onunla konuşmaya gittiğimi biliyorsun." dedi lafı dolandırmadan. Sonra tek kaşını kaldırdı.

"Arabanı gördüm Doug!" Gözlerimi yumdum.

"Biliyorum." İçeri girdiğimizde kolumdan çıktı ve karşıma dikildi.

"Birazdan Jack burada olur. O gelmeden sana söylemem gereken bir şey var." Bir an durdu.

"Bence o çok pişman. Bana yalvardı. Düşünebiliyormusun? O koca egosunu yıktı ve bana yalvardı Doug. Ona bir şans daha vermelisin." Hızla başımı salladım.

"Durumun bundan ibaret olmadığını biliyorsun.Bunu yapamam." dedim. Gözlerini kısıp beni süzdü.

"Son kararın bu mu Doug. Onu sonsuza kadar kaybetmek mi?" Hüzünle ona baktım.

"Hayatta olduktan sonra başka bir şeyin önemi yok Nora! Tek önemli olan onun tehlikede olmaması." dedim ve hızlı adımlarla mutfağa yöneldim...

*****

Acı çekiyordu ve karısına asla dönmeyecekti. Onun kararlı halini iyi bilirim. Elimi kotumun arka cebine attım ve cep telefonunu çıkardım. Hızla son konuştuğum numarayı tuşladım.

"Alo,Vicky! Durum umutsuz üzgünüm." dedim. Bir an sesi çıkmadı.

"Pekala, kocanı tekrar kendine aşık etmeye hazırmısın?" dedim.

BENİ YİNE SEVER MİSİN ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin