BÖLÜM 1

22 2 0
                                    

Yurdun kapısını yine çarparak çıkmıştım. Arkamdan gelen Elmas Hocanın bağırışlarını daha fazla duymamak için kulaklığımı taktım. Buraya geleli 1 hafta olmuştu ve herkesi kendimden bezdirmeyi başarmıştım. Yok efendim neymiş. Yemeği tam vaktinde yiyip gece yemek yemeyecekmişim. Tam vaktinde uyuyup tam vaktinde uyanacakmışım. Yemekhaneye pijamalarımla inmeyecekmişim. Yurda vaktinde gelecekmişim. Eğer bir daha gece yarısında gelirsem yurda alınmayacakmışım. Herşeyi vakitlice yapıp onların sözünden çıkmayacakmışım. Sinirlerime yine hakim olamayıp Hay sizin ben vaktinize sıçayım!  Diyerek nefretimi kusmuştum. Biraz sesli söylediğim bu cümle boş mahallede yankılanmıştı. Sırt çantamı düzeltip ilerlemeye devam ettim. Okula gitmek için hergün geçeceğim caddeye çıkmıştım. Küçük bir çiğköftecinin önünde duran siyah lüks bir motor dikkatimi çekti. Tiz bir ıslık çalarak hayranlığımı belli ettim. O nasıl bir motor arkadaş.  Ben hayran hayran bakadururken yanıma birisinin geldiğini hissettim. Gözlerimi ona dikip incelemeye başladım. Tahminimce ya lise son ya da üniversite birinci sınıftı. Yeşil gözleri esmer teninde adeta parlıyor, kaslarından dolayı yırtılacak tişörtü spor yaptığını haykırıyordu. Onu uzun uzun süzerken ne o beğendin galiba  dedi.  Motorumu yoksa kendinimi kastettiğini anlamamıştım. Hala ters ters bakarken  dilini yuttuğuna göre motorlara ilgin olmalı küçük.  Diyerek önüme geçip motora oturdu. Sivri çenesini kaldırmış cevap vermemi bekliyordu. Sonunda konuşmam gerektiği kafama dank ettiğinde  Evet. Afilli motormuş. Dedim. Söylediğim cümleye karşılık kahkaha bastı. Gülerken kırışan göz altları, beyaz dişleri ona çok yakışıyordu. Ayağındaki spor ayakkabılarda tam benim tarzımdı.Bol olan eşortmanıda baya iyi duruyordu. Salaş bir tipi vardı. Zengin züppesi işte ne olacak. diye gözlerimle söverken sürmek ister misin? diye sordu. Donup kaldım. Daha 1 hafta önce buraya gelmiştim ve tanımadığım biriyle konuşuyordum.ve o da motorunu sürüp sürmek istemediğimi sormuştu. Bugün kesinlikle üstüme oynanıyordu. Hayır. Saol. Okula gitmem gerek. diye ardı ardına kısa cümleler kurarak az ilerideki okula ilerledim. Kapısına geldiğimde bugünün burada başladığını varsayarak koca kapıdan içeriye girdim. Burası benim hayalimdeki okuldu. Lise 3'e geçmiştim. Evet buraya transfer öğrenci olarak geldim. Aslında başka bir okula gidecektim ama ufak bir değişiklik yapıp buraya geldim. Tesadüfe bakın ki ilk okuldan beri istediğim ÖZEL MİMAR SİNAN GÜZEL SANATLAR LİSE'sine transfer oldum. Buraya gelmek için gerçekten uzun uğraşlar verdim. E bir yerden başlamak lazımdı değil mi?  Büyük demir kapıyı itelerken nöbetçi öğrencinin buradan öğrenciler geçemez. demesiyle durdum. Hazır cevabım tabi müdürün yanına gidecektim ama.. diyerek gözlerine odakandım. Bir süre düşünükten sonra kaşlarını kaldırarak iyi geç bakalım. dedi. Yanından ayrılır ayrılmaz saydırmaya başladım. Sanki başkanı görcez arkadaş bu ne sorgu sual. Alt tarafı bir kapıdan geçicez yani ne var sanki. Söylenerek merdivenlerden çıkmaya başladım. Çocuk arkamdan bağırıp müdürün odası bu tarafta. dedi. Ona karşılık vermeyecektim. O kapıdan geçmek için oradaydım ve geri dönmezdim. Ne yani her zaman söylediğim yalanlardan bir tanesiydi.
  Ellerinde resim çantaları olan bir grup sağ alttan aşağıya iniyorlardı. Bende sınıfımı bulmak için karşımdaki okul çizelgesine baktım. Hay ben senin...  Her zaman ki gibi söverek sınıfımın bulunduğu kata doğru çıkmaya başladım. Bir sınıf neden 5.katta olur arkadaş anlamıyorum. Hayır yani koy 2.kata filan 5.kat nedir ya!  Dönerken birine çarpıp yere yapıştım. Sinirle solurken zemindeki bütün tozlar ciğerimi kaplamıştı. Ellerimden destek alarak yerden doğrulmaya çalışıyordum o sıra iyi misin küçük?  dedi arkamdaki. Küçük Kelimesini bir yerden hatırlıyor gibi oldum. Sesin kaynağını merak edip kafamı kaldırdığımda gördüğüm kişiyle şok oldum. Bu,bu sabahki motorcu çocuktu. Dudaklarım aralandı ve motorcu çocuk..  diye hayretler içerisinde ona seslendim. Yarım çatık gülüşüyle dediğimi tekrarladı. Yaptığıyla sinirlerimi alt üst etmişti. Önüne baksana salak. diyip sitem ettikten sonra yanından sıvışıp sınıfımı aramaya başlayacaktım ki kolumdan tutup sözlerine dikkat et küçük yoksa kötü olur. Dedi. imalı bu sözcükler hiçte hoşuma gitmemişti. Bende karşılık vermeden duramadım. Sende benden senin emirlerine uymamı istiyorsun. Ama kusura bakma ben hiçbir oyunu kurallarına göre oynamadım. İçimdeki nefreti kusmuştum resmen. Neden böyle davrandığımı anlamamıştım. Ama bu çocuğu hiç sevmemiştim. Kolumu iyice sıkarak benim oyunumdaysan benim kurallarıma göre oynayacaksın.  dedikten sonra yüzünü biraz daha yüzüme yaklaştırmıştı. Artık nefesini yüzümde hissettiğimde çoktan kişisel alanımı ihlal etmişti. Elimi yüzünün tamamını kaplayacak şekilde yüzüne yapıştırdım ve itekledim. Ya öylemi. Nasıl bir oyun ve hangi roldeyim. Bunları bana çıkışta söylersen sevnirim. Diyerek gözlerimi devirdim. Dalgamı geçmeseydim içim rahat etmezdi. Yanından umarsızca geçip sınıfımı aramaya başladım. 11 a.. 11 b... 11 d....  11..... Heh. 11 j. Nefesimi düzenlemeye çaılşarak kapıyı tıklatmayı dendim. Kalabalığın önüne çıkmaktan herzaman nefret etmişimdir. Kaçışım yoktu. İçeriye girecektim. Tekrar kapıyı tıklattım ve tuttuğum nefesi vererek kapı kulpunu indirdim. İçeriye girdiğimde sınıfta kimse yoktu. Kapıya yaslanıp bir süre bekledim. Kalbim heyecandan çıkmak üzereydi. Gözümü araladığımda masanın üzerinde sınıf defterini fark ettim. Elime alıp ders programına baktığımda dersin beden eğitimi olduğunu gördüm. Hemde 3 saatti. Diğer okulumda 1 saatti. Bu okulu şimdiden sevmeye başlamıştım. Gün ışığı pencereden yüzüme vuruyordu. Buraya gelbilmenin zaferini kutlarken spor salonuna inmem gerektiği için bu loş güneşten mahrum kalacaktım. Tekrar koridora çıktım. Spor ayakkabımın sesi boş koridorda yankılanıyordu. Bu çocuk kiminle uğraştığının farkında değildi. Ama kesin bir şey vardı o da yanlış oyuncuyu seçmişti.
..........
  Spor salonuna geldiğimde basketbol oynayanlar, tenis oynayanlar, voleybol oynayanlar... Herkes bir şeylerle meşguldü. Bunu fırsat bilip hocanın yanına gittim. Ne güzel dikkatler üzerimde değildi.Etrafımda bir yığın kalabalık bana bakmıyordu. Hocaya biraz daha yaklaşıp Hocam. Kusura bakmayın rahatsız ettiğim için özür dilerim. Ben yeni öğrenciyim. Ardı ardına söylediğim kibar sözcüklerle kendimi tuhaf ve gereksiz hissetmiştim. Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle öyle mi. Merhaba kızım bende Caner Hoca'n.  Dedi. Aman sanki ne kusuru desen öleceksin diye içimden geçirirken o da öğrencileri başımıza topluyordu. Hayır yani. Ne gerek var. Bırak çocuklar oyununa devam etsin dimi. Yook illa rahat batacak bana!  Sövmem bittikten sonra herkez bir araya geldiğinde hoca arkadaşlar bu yeni arkadaşınız..  Sözünü yarıda kestiğinde ona baktım. O da bana yakalaşıp pardon ismin neydi??  Diye sordu. Haklı adam beni başka nasıl tanıtacaktı. İsmimin bilinmesini istemeğimden uzun zamandır kayıtlardada geçen lakabımı, topluluğa dönerek söyledim.  Adım..  Siyah..  Beklediğim üzere siyah mı o ne yaa.  Gibi cümleler duydum. Zengin züppeleri işte..
Hoca sesi bastırarak herkezin sıraya geçmesini söyledi. Bende çantamı oturağa koyarak sıraya geçtim. Yanımda duran uzun boylu çocuk sınıfımıza hoşgeldin Siyah.Ben Ufuk.  Diye gülümsedi. Onunla tanıştıktan sonra herkez sırayla basket atmaya başladı. Sıra bana geldiğinde eskiden çöplüğümde kurduğum basket potasını hayal ettim. Bu ondan biraz daha uzundu. Ve orta atışı yapıyorduk. Gözlerimi kapatarak topu yuvasına yolladım. İlk önce çemberde dönsede içeriye girdi. Sınıftan hayretle karışık onay  sesi gelsede hoca arkamdan berbat bir atıştı diyerek bütün havamı bozmuştu. Bir kaç sıra geçtikten sonra hocadan izin alıp duş almak için salondan ayrıldım. Burası özel bir okuldu ve duşu vardır herhalde değil mi?
............
  Sıcak su tenimi okşarken içeriye birileri girdi. Konuşmalarından anladığım kadarıyla
-Hımmm. Şu yeni kız mı? 
-Evet. Adı Siyah'mış.
-O ne biçim isim öyle ya. Nerden geldiğini bilen var mı?
-Hayır. Kimse bişe bilmiyor.
Sohbetlerine dahil olmak için duştan çıktım. Ee ne de olsa benden bahsediyorlardı. Katılmam sakıncasızdı.
Üzerimi çoktan giyinmiştim. Bornozla asla rahat edemezdim. Selam gerizekalı ben Siyah.  Diyerek gözlerimi gözlerine diktim. Elindeki allık fırçasını bırakıp Ne diyorsun sen be salak. Diyerek uyuşuk uyuşuk konuştu. Sinirlerim hat safhaya ulaşınca yüzüne yumruk indirmemek için kendimi zor tuttum. Buradan da kovulamazdım. Yüzüme mal mal bakma diyerek yumruklarımı sıktım. Kız sırıtarak Hayır sadece ölü bir yüze bakıyorum. Hepsi bu.  diyerek makyajsız halimle dalga geçmişti. Normaldede makyaj yapmazdım. İhtiyacımda yoktu açıkçası. Ama bu lafı ben bu kıza yediririm arkadaş. Ya öyle mi. O zaman sende şu boyadan maskeni indir de gerçek yüzünü görelim. Hı?  Diyerek sol kaşımı kaldırdım. Kızı baştan aşağı süzdüğümde kıçını gösterecek olan kısa toz pembe bir eteği üstünde göbeği açık derin göğüs dekoltesi olan bir buluz vardı. Anlayacağınız kız üstüne hiçbir şey giyinmemişti. Gözlerimi devirerek şaşkınlıktan ağzı açık kalan kızı terk ettim. Dışarı çıktığımda koridorun en başında biri vardı. Gözlerimi kısmış ona doğru ilerlerken birden sağa döndü. E ben meraklıyım tabi ki peşinden gideceğim. Vücüt yapısı bana motorcu çocuğu anımsatmıştı. Acaba o mu diye düşünürken saçmalama ya gerizekalı neden o olsun ki diye kendime sövdüm. Nihayet bende köşeyi öndüğümde bir el ağzımı kapattı. Anca aralanabilen dudaklarımdan siktir.. kelimesi sessizce boşluktaki yerini bulmuştu..

   GERÇEK BİR SİYAH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin